|
- This is the message we must deliver at the summit meeting on Friday.
- Cuma günü yapılacak zirve toplantısında iletmemiz gereken mesaj budur.
- It has been discussed in the standing committee today and will be discussed again on Friday.
- Bu konu bugün daimi komitede görüşüldü ve Cuma günü tekrar görüşülecek.
- On Friday next week there is a vote on who will be hosting the 2008 Olympic Games.
- Önümüzdeki hafta Cuma günü 2008 Olimpiyat Oyunlarına kimin ev sahipliği yapacağına dair bir oylama yapılacak.
- It can then be taken at Council on Friday of this week under the Danish Presidency.
- Daha sonra bu hafta Cuma günü Danimarka Dönem Başkanlığında Konseyde ele alınabilir.
- The standing committee will meet again on Friday to review developments.
- Daimi komite gelişmeleri gözden geçirmek üzere Cuma günü yeniden toplanacak.
- It has been discussed in the standing committee today and will be discussed again on Friday.
- Konu bugün daimi komitede görüşüldü ve Cuma günü tekrar görüşülecek.
- On Friday, the unit was preparing for two key matches on Saturday.
- Birim, cuma günü boyunca cumartesi günü yapılacak iki önemli maça hazırlanıyordu.
- If Parliament has to work on Friday, then people must be here.
- Parlamento Cuma günü çalışmak zorundaysa, insanlar burada olmalıdır.
- The standing committee will meet again on Friday to review developments.
- Daimi Komite gelişmeleri gözden geçirmek üzere Cuma günü tekrar bir araya gelecektir.
- The nineteenth Winter Olympics start in Salt Lake City in the USA on Friday 8 February.
- On dokuzuncu Kış Olimpiyatları 8 Şubat Cuma günü ABD'nin Salt Lake City kentinde başlıyor.
- I have to admit that I made this mistake on Friday.
- Cuma günü bu hatayı yaptığımı itiraf etmeliyim.
- Do you want to go out with me on Friday?
- Cuma günü benimle çıkmak ister misin?
- Tom wants to know if you're taking anyone to the dance on Friday.
- Tom Cuma günü dansa birini götürüp götürmeyeceğini bilmek istiyor.
- Sami went to the mosque on Friday.
- Sami Cuma günü camiye gitti.
- Is she free on Friday afternoon?
- O, cuma günü öğleden sonra boş mu?
- He usually went to the beach on Friday.
- Genellikle cuma günü sahile giderdi.
- We can't have a press conference on Friday.
- Cuma günü basın toplantısı yapamayız.
- Tom hates to work late on Friday.
- Tom cuma günü geç saatlere kadar çalışmaktan nefret eder.
- We're going out for a meal on Friday.
- Biz cuma günü bir yemek için dışarı çıkıyoruz.
- Tom is leaving on a trip on Friday.
- Tom Cuma günü bir seyahate çıkıyor.
- Tom and Mary often work together on Friday.
- Tom ve Mary genellikle cuma günü birlikte çalışırlar.
- He'd prefer to go on Friday.
- Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.
- I'm writing this on Friday, June 2, 2017 at 10 AM.
- Bunu 2 Haziran 2017 Cuma günü saat 10'da yazıyorum.
- What do you plan to do on Friday?
- Cuma günü ne yapmayı planlıyorsun?
- She's very busy on Friday.
- Cuma günü çok meşgul.
- Tom and Mary broke up, so they won't be going to the dance together on Friday.
- Tom ve Mary ayrıldılar, bu yüzden Cuma günü dansa birlikte gitmeyecekler.
- The meeting is taking place on Friday.
- Toplantı cuma günü gerçekleşiyor.
- We can go to the show on Friday.
- Cuma günü gösteriye gidebiliriz.
- I met them on Friday the 13th.
- Onlarla ayın 13'ünde Cuma günü tanıştım.
- She's very busy on Friday.
- O, cuma günü çok meşgul.
- On Friday we will have a press conference.
- Cuma günü bir basın toplantısı yapacağız.
- I met Tom on Friday the 13th.
- Ayın on üçünde cuma günü Tom'la buluştum.
- Can the lawyer see me on Friday?
- Avukat beni cuma günü görebilir mi?
- Tom and Mary broke up, so they won't be going to the dance together on Friday.
- Tom ve Mary ayrıldı, bu yüzden onlar cuma günü birlikte dansa gitmeyecekler.
- I think I'm going to be busy on Friday.
- Sanırım cuma günü meşgul olacağım.
- A dance will be held on Friday.
- Cuma günü bir dans partisi düzenlenecek.
- Do you want to go out with me on Friday?
- Cuma günü benimle dışarı çıkmak istiyor musun?
- We can't have a press conference on Friday.
- Cuma günü bir basın toplantısı düzenleyemiyoruz.
- I met Tom on Friday the 13th.
- Tom'la ayın 13'ünde Cuma günü tanıştım.
- I have a date on Friday.
- Cuma günü bir randevum var.
- The standard working week begins on Monday and ends on Friday.
- Standart çalışma haftası Pazartesi günü başlar ve Cuma günü sona erer.
- I have a date on Friday.
- Cuma günü randevum var.
- He'd prefer to go on Friday.
- Cuma günü gitmeyi tercih ederdi.
- We can't have a press conference on Friday.
- Biz cuma günü bir basın toplantısı yapamıyoruz.
- The show is on Friday.
- Gösteri cuma günü.
- Tom wants to know if you're taking anyone to the dance on Friday.
- Tom cuma günü birini dansa götürüp götürmeyeceğini bilmek istiyor.
- Tom is leaving on a trip on Friday.
- Tom cuma günü bir seyahata çıkıyor.
- I suggest that we go out on Friday.
- Cuma günü dışarı çıkmayı öneriyorum.
- I met them on Friday the 13th.
- Onlarla ayın on üçünde cuma günü görüştüm.
- The show is on Friday.
- Şov cuma günü.
- The accident occurred on Friday.
- Kaza Cuma günü meydana geldi.
- The meeting is taking place on Friday.
- Toplantı Cuma günü yapılacak.
- The event is on Friday.
- Olay cuma günü.
- I'll call him on Friday.
- Cuma günü ben onu ararım.
- The accident occurred on Friday.
- Kaza, cuma günü oldu.
- A dance will be held on Friday.
- Cuma günü bir dans düzenlenecek.
- I'll call him on Friday.
- Onu cuma günü ararım.
- I'm writing this on Friday, June 2, 2017 at 10 AM.
- Bunu 2 Haziran 2017 Cuma günü sabah saat 10.00'da yazıyorum.
- What will you do on Friday?
- Cuma günü ne yapacaksın?
- I suggest that we go out on Friday.
- Cuma günü dışarı çıkmamızı öneriyorum.
- The party's on Friday.
- Parti cuma günü.
Show More (58)
|