|
- Knowing the answer to that question is of course the prior condition of being able to prevent it.
- Bu sorunun cevabını bilmek elbette bunu engelleyebilmenin ön koşuludur.
- Several of my colleagues have asked me that question, and quite frankly, I do not know the answer to it.
- Birkaç meslektaşım bana bu soruyu sordu ve açıkçası ben de cevabını bilmiyorum.
- Mrs Muscardini, I do not know the answer to your question.
- Sayın Muscardini, sorunuzun cevabını bilmiyorum.
- I do not know the answer to your question at this moment in time.
- Şu anda sorunuzun cevabını bilmiyorum.
- It would be nice to know the answer before the Constitution is signed.
- Anayasa imzalanmadan önce bu sorunun cevabını bilmek güzel olurdu.
- I assume not even Microsoft knows the answer to this question.
- Sanırım Microsoft bile bu sorunun cevabını bilmiyor.
- I thought I wouldn't know the answers.
- Cevapları bilemeyeceğimi düşündüm.
- I think Tom would know the answer to that question.
- Bence Tom bu sorunun cevabını biliyordur.
- Tom was the only one who knew the answer.
- Cevabı bilen tek kişi Tom'du.
- Tom knows the answer.
- Tom cevabı biliyor.
- I didn't know the answer.
- Ben cevabı bilmiyordum.
- I actually know the answer to that question.
- Aslında bu sorunun cevabını biliyorum.
- If you know the answer to this question, please tell me.
- Bu sorunun cevabını biliyorsanız, lütfen bana söyleyin.
- None of us knew the answer.
- Hiçbirimiz cevabı bilmiyorduk.
- I know somebody knows the answers.
- Birinin cevapları bildiğini biliyorum.
- We don't know the answer yet.
- Henüz cevabı bilmiyoruz.
- Even Tom didn't know the answer.
- Tom bile cevabı bilmiyordu.
- She might possibly know the answer.
- Cevabı biliyor olabilir.
- He might not know the answer.
- Cevabı bilemeyebilir.
- He pretended not to know the answer.
- Cevabı bilmiyormuş gibi davrandı.
- I think we both know the answer to that.
- Sanırım ikimiz de bunun cevabını biliyoruz.
- Tom says he already knows the answer.
- Tom zaten cevabı bildiğini söylüyor.
- I think you know the answer.
- Ben cevabı bildiğini düşünüyorum.
- Tom knew the answer.
- Tom cevabı biliyordu.
- If only I had known the answer yesterday!
- Dün keşke cevabı bilseydim.
- He might not know the answer.
- Cevabı bilmiyor olabilir.
- I now know the answers.
- Şimdi cevapları biliyorum.
- You seem to already know the answer.
- Zaten cevabı biliyor gibi görünüyorsun.
- Stop pretending you don't know the answer.
- Cevabı bilmiyormuş gibi davranmayı bırak.
- Tom may have known the answer.
- Tom cevabı bilmiş olabilir.
- The teacher said he did not know the answer to my question.
- Öğretmen sorumun cevabını bilmediğini söyledi.
- Tom doesn't know the answer yet.
- Tom henüz cevabı bilmiyor.
- Tom knows that Mary doesn't know the answer.
- Tom, Mary'nin cevabı bilmediğini biliyor.
- Tom might've known the answer, but he didn't say anything.
- Tom cevabı biliyor olabilirdi ama hiçbir şey söylemedi.
- I figured Tom wouldn't know the answer.
- Tom'un cevabı bilmeyeceğini düşündüm.
- Tom said that he doesn't know the answer.
- Tom cevabı bilmediğini söyledi.
- Raise your hand if you know the answer.
- Cevabı biliyorsanız elinizi kaldırın.
- Tom pretended not to know the answer.
- Tom cevabı bilmiyormuş gibi davrandı.
- I know the answer to that question.
- Bu sorunun cevabını biliyorum.
- I think I know the answer.
- Sanırım cevabı biliyorum.
- I would not ask if I knew the answer.
- Cevabı bilseydim sormazdım.
- If I knew the answer to the question, I would tell you.
- Sorunun cevabını bilsem sana söylerim.
- Tom probably knows the answer.
- Tom muhtemelen cevabı biliyor.
- It seems that you know the answer.
- Görünüşe göre cevabı biliyorsun.
- There's a chance that she might know the answer.
- Cevabı bilme ihtimali var.
- You mean to say that you know the answer?
- Cevabı bildiğini mi söylemek istiyorsun?
- Tom might know the answer.
- Tom cevabı bilebilir.
- Tom asked a lot of questions I didn't know the answers to.
- Tom cevaplarını bilmediğim bir sürü soru sordu.
- Tom says he doesn't know the answer.
- Tom cevabı bilmediğini söylüyor.
- Tom might possibly know the answer.
- Tom muhtemelen cevabı biliyor olabilir.
- If only I knew the answer now!
- Keşke şimdi cevabı bilsem!
- Tom would know the answer.
- Tom cevabı bilirdi.
- She might possibly know the answer.
- Muhtemelen cevabı biliyor olabilir.
- I thought Tom wouldn't know the answers.
- Tom'un cevapları bilmeyeceğini düşündüm.
- Nobody knows the answer.
- Kimse cevabı bilmiyor.
- Tom can't know the answer to that.
- Tom buna cevabı bilemez.
- You already know the answer.
- Sen zaten cevabı biliyorsun.
- He took it for granted that I knew the answer.
- Cevabı bildiğime kesin gözüyle bakıyordu.
- No one seems to know the answer.
- Kimse cevabı bilmiyor gibi görünüyor.
- I've already said I don't know the answer.
- Cevabı bilmediğimi zaten söyledim.
- He pretended not to know the answer.
- Cevabı bilmiyormuş gibi yaptı.
- Is that the woman who knows the answer?
- Cevabı bilen kadın o mu?
- No one knows the answer.
- Kimse cevabı bilmiyordu.
- She probably knows the answer.
- O muhtemelen cevabı biliyor.
- I now know the answers.
- Artık cevapları biliyorum.
- Do you really need to ask the question to know the answer?
- Cevabı bilmek için gerçekten soruyu sorman gerekiyor mu?
- If I knew the answer to the question, I would tell you.
- Eğer sorunun cevabını bilseydim, size söylerdim.
- You're asking me questions you already know the answers to.
- Bana zaten cevabını bildiğin sorular soruyorsun.
- I wish I knew the answer to this question.
- Keşke bu sorunun cevabını bilseydim.
- I think Tom would know the answer to that question.
- Tom'un bu sorunun cevabını bileceğini düşünüyorum.
- Tom can't know the answer to that.
- Tom bunun cevabını bilemez.
- Sami didn't know the answer.
- Sami cevabı bilmiyordu.
- I thought I wouldn't know the answers.
- Cevapları bilmeyeceğimi düşündüm.
- Tom doesn't know the answer.
- Tom cevabı bilmiyor.
- You mean to say that you know the answer?
- Yani cevabı bildiğini mi söylüyorsun?
- He might possibly know the answer.
- Cevabı biliyor olabilir.
- If you don't know the answers, guess.
- Cevapları bilmiyorsan, tahminde bulun.
- The teacher said that he didn't know the answer to my question.
- Öğretmen sorumun cevabını bilmediğini söyledi.
- It seems that you know the answer.
- Cevabı biliyorsun gibi görünüyor.
- I'll tell you right now that Tom won't know the answer.
- Tom'un cevabı bilmeyeceğini şimdiden söyleyeyim.
- I think we all know the answer.
- Bence hepimiz cevabı biliyoruz.
- You're asking me questions you already know the answers to.
- Bana zaten cevaplarını bildiğin soruları soruyorsun.
- Tom probably knows the answer.
- Tom muhtemelen cevabı biliyordur.
- I don't know the answer.
- Cevabı bilmiyorum.
- I really should know the answer.
- Ben gerçekten cevabı bilmeliyim.
- How can one answer any question, without knowing the answer?
- Cevabını bilmeden bir soruya nasıl cevap verilebilir ki?
- I actually don't know the answer.
- Aslında cevabı bilmiyorum.
- When I was studying to become a lawyer, my teachers told me to never ask a question that I didn't know the answer to.
- Avukat olmak için çalışırken, öğretmenlerim bana cevabını bilmediğim bir soruyu asla sormamamı söylemişti.
- I knew you knew the answer.
- Cevabı bildiğini biliyordum.
- Do you really need to ask the question to know the answer?
- Cevabı bilmek için gerçekten soruyu sormanız gerekiyor mu?
- I wish I knew the answer to this question.
- Keşke bu sorunun cevabını bilsem.
- Tom said he didn't know the answer.
- Tom cevabı bilmediğini söyledi.
- Tom might not know the answer.
- Tom cevabı bilmiyor olabilir.
- I know the answer.
- Cevabı biliyorum.
- No one knew the answer.
- Kimse cevabı bilmiyordu.
- Tom may have known the answer.
- Tom cevabı biliyor olabilir.
- I didn't have to ask, since I already knew the answer.
- Zaten cevabı bildiğim için sormak zorunda değildim.
- I was hoping that you'd know the answer.
- Cevabı bileceğini umuyordum.
- If you don't know the answers, guess.
- Cevapları bilmiyorsanız, tahmin edin.
- Tom doesn't seem to know the answer.
- Tom cevabı biliyor gibi görünmüyor.
- She may have known the answer.
- Cevabı biliyor olabilirdi.
- Raise your hand if you know the answer.
- Cevabı biliyorsan, elini kaldır.
- Stop pretending you don't know the answer.
- Cevabı bilmiyormuşsun gibi davranmayı bırak.
- Is that the woman who knows the answer?
- Cevabı bilen kadın bu mu?
- No one seems to know the answer.
- Hiç kimse cevabı biliyor gibi görünmüyor.
- Tom didn't seem to know the answer.
- Tom cevabı bilmiyor gibi görünüyordu.
- I didn't know the answer.
- Cevabı bilmiyordum.
- No one knew the answer.
- Hiç kimse cevabı bilmiyordu.
- Tom just kept saying he didn't know the answer.
- Tom cevabı bilmediğini söyleyip durdu.
- The teacher said he did not know the answer to my question.
- Öğretmen benim sorumun cevabını bilmediğini söyledi.
- I know somebody knows the answers.
- Birilerinin cevapları bildiğini biliyorum.
- Tom was the only one who knew the answer.
- Tom cevabı bilen tek kişiydi.
- There was no doubt in my mind that Tom knew the answer.
- Tom'un cevabı bildiği hakkında aklımda hiç şüphe yoktu.
- Maybe she knows the answer.
- Belki o cevabı biliyordur.
- Tom didn't seem to know the answer.
- Tom cevabı biliyor gibi görünmüyordu.
- I told Tom that I didn't know the answer.
- Tom'a cevabı bilmediğimi söyledim.
- I think we both know the answer to that.
- Sanırım her ikimiz de bunun cevabını biliyoruz.
- Do you know the answer?
- Cevabı biliyor musun?
- I knew the answer.
- Cevabı biliyordum.
- I bet Tom knows the answer.
- Tom'un cevabı bildiğine eminim.
- Tom thinks he knows the answer.
- Tom cevabı bildiğini sanıyor.
- Tom might know the answer.
- Tom cevabı biliyor olabilir.
- I'll tell you right now that Tom won't know the answer.
- Tom'un cevabı bilmeyeceğini sana hemen şimdi söyleyeceğim.
- I think you know the answer.
- Sanırım cevabı biliyorsun.
- Tom thinks he knows the answer.
- Tom cevabı bildiğini düşünüyor.
- Tom actually didn't know the answer.
- Tom aslında cevabı bilmiyordu.
- I thought you wouldn't know the answer.
- Cevabı bilemeyeceğini düşündüm.
- There was no doubt in my mind that Tom knew the answer.
- Tom'un cevabı bildiğine dair aklımda hiçbir şüphe yoktu.
- I don't think I know the answer.
- Cevabı bildiğimi sanmıyorum.
- I thought you wouldn't know the answer.
- Ben senin cevabı bilmeyeceğini düşündüm.
- I bet Tom knows the answer.
- Eminim Tom cevabı biliyordur.
- She probably knows the answer.
- Muhtemelen cevabı biliyordur.
- Tom already knows the answer to that question.
- Tom zaten o sorunun cevabını biliyor.
- I knew you knew the answer.
- Cevabı bildiğinizi biliyordum.
Show More (131)
|
