Tureng - invitation - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	invitation	davet	n.
	I have groups to attend, we have invitations, and we have meetings. Katılmam gereken gruplar var, davetlerimiz var ve toplantılarımız var. That is because it only allows for the invitation of eight or ten representatives of the social partners. Bunun nedeni, sadece sekiz ya da on sosyal ortak temsilcisinin davet edilmesine izin vermesidir. First of all I wish to thank the Parliament for its invitation to this debate today. Her şeyden önce Parlamento'ya bugün bu tartışmaya davet ettiği için teşekkür etmek istiyorum. In other words, there is currently no legal basis for this invitation. Başka bir deyişle şu anda bu davet için yasal bir dayanak bulunmamaktadır. Finally, let me renew an invitation to the Member States. Son olarak Üye Devletlere yönelik bir daveti yenilememe izin verin. Of those 60, 28.5% were implemented in contravention of EU rules governing invitations for tenders. Bu 60 ihalenin %28.5'i AB'nin ihale davetlerini düzenleyen kurallarına aykırı olarak gerçekleştirilmiştir. And this invitation to consider the matter is particularly what I wanted to convey to the Commission. Ve konuyu değerlendirmeye yönelik bu davet, Komisyona özellikle iletmek istediğim şeydi. This invitation has been on the table since 1998, but the Turkish Cypriots have so far unfortunately not accepted it. Bu davet 1998'den beri masadadır, ancak Kıbrıslı Türkler ne yazık ki bugüne kadar kabul etmemiştir. I shall no doubt accept the invitation to visit sunny Ireland. Güneşli İrlanda'yı ziyaret etme davetini şüphesiz kabul edeceğim. I did not know anything about the debate or the invitation. Münazara ya da davet hakkında hiçbir bilgim yoktu. Maybe we should not have sent it since the invitation was turned down. Davet geri çevrildiği için belki de göndermemeliydik. Of course, this invitation may not only extend to Korea itself but also to other countries, principally in that region. Elbette bu davet sadece Kore'yi değil, başta o bölgedeki ülkeler olmak üzere diğer ülkeleri de kapsayabilir. Thank you very much for your invitation to visit you in Andalusia. Sizi Endülüs'te ziyaret etmemize yönelik davetiniz için çok teşekkür ederim. In other words, there is currently no legal basis for this invitation. Başka bir deyişle, şu anda bu davet için yasal bir dayanak bulunmamaktadır. Does that invitation extend to Turkey? Bu davet Türkiye'yi de kapsıyor mu? The invitation to the EU/ACP Assembly has, in the meantime, been withdrawn. Bu arada AB/AKP Asamblesine yapılan davet geri çekilmiştir. It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news. Tüm web semineri davetlerini, trend raporlarını ve sektör haberlerini takip etmek imkansızdır. It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news. İnternet ortamında seminer davetleri, trend raporları ve sektör haberlerinin tümüne yetişmek imkansız. Was that an invitation? Bu bir davet miydi? I knew Tom would accept my invitation. Tom'un davetimi kabul edeceğini biliyordum. I didn't even get an invitation. Davet bile almadım. I didn't get an invitation to Tom's party. Tom'un partisine davet edilmedim. I'm afraid I can't accept your invitation. Korkarım davetinizi kabul edemeyeceğim. It is very impolite of him to decline my invitation. Davetimi reddetmesi çok kaba bir davranış. Poetry is an exploration, a revelation, and an invitation for dialogue. Şiir bir keşif, bir vahiy ve diyalog için bir davettir. Thanks a lot for the invitation. Davet için çok teşekkürler. Tom accepted the invitation. Tom daveti kabul etti. Naturally he accepted the invitation. Doğal olarak o, daveti kabul etti. We accepted his invitation. Onun davetini kabul ettik. It's very impolite of you to decline her invitation. Onun davetini geri çevirmen büyük saygısızlık. Tom accepted the invitation to attend Mary's party. Tom Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti. It is very impolite of them to decline our invitation. Davetimizi reddetmeleri çok kaba bir davranış. He is very reluctant to accept the invitation. Daveti kabul etmekte çok isteksiz. It is very impolite of them to decline our invitation. Davetimizi reddetmeleri büyük kabalık. Have you received her invitation? Onun davetini aldın mı? Sami received an invitation. Sami bir davet aldı. Tom accepted our invitation. Tom davetimizi kabul etti. Thanks for the invitation, Tom. Davet için teşekkürler, Tom. President Lincoln accepted the invitation. Başkan Lincoln daveti kabul etti. Tom declined Mary's invitation. Tom Mary'nin davetini reddetti. It is very impolite of him to decline our invitation. Davetimizi reddetmesi çok kaba bir davranış. Dan accepted Linda's invitation to dinner. Dan, Linda'nın akşam yemeği davetini kabul etti. I didn't get an invitation. Bir davet almadım. If I had time, I'd accept his invitation. Zamanım olsaydı, davetini kabul ederdim. I will be very happy to accept your invitation. Davetinizi kabul etmekten çok mutlu olacağım. I have an invitation. Bir davetim var. It is very impolite of you to decline their invitation. Onların davetini reddetmeniz çok kaba bir davranış. Thank you for your invitation. Davetiniz için teşekkür ederim. She naturally accepted the invitation. Daveti doğal olarak kabul etti. Jessie accepted the invitation at once. Jessie daveti derhal kabul etti. I didn't receive an invitation. Bir davet almadım. Do you think he would accept my invitation? Sen onun benim davetimi kabul edeceğini düşünüyor musun? I can't accept your invitation. Davetinizi kabul edemem. If I had free time, I would accept his invitation. Boş zamanım olsa onun davetini kabul ederim. Do you think Tom will accept my invitation? Tom'un davetimi kabul edeceğini düşünüyor musun? I knew Tom wouldn't accept my invitation. Tom'un davetimi kabul etmeyeceğini biliyordum. They declined Tom's invitation as politely as they could. Tom'un davetini ellerinden geldiğince kibarca reddettiler. Thanks for the invitation, Tom. Davetin için teşekkürler, Tom. She accepted our invitation. Davetimizi kabul etti. Did you accept his invitation? Davetini kabul ettin mi? Mary declined an invitation to the concert. Mary, konser davetini reddetti. Thanks for your invitation to the party. Partiye davetiniz için teşekkürler. It's very impolite of you to decline her invitation. Davetini geri çevirmeniz çok kaba bir davranış. She politely declined the invitation. Daveti kibarca reddetti. I didn't accept Tom's invitation. Tom'un davetini kabul etmedim. It is very impolite of him to decline her invitation. Davetini reddetmesi çok kaba bir davranış. Tom didn't accept Mary's invitation. Tom Mary'nin davetini kabul etmedi. I received an invitation from him, but didn't accept it. Ondan bir davet aldım ama kabul etmedim. Jessie accepted the invitation at once. Jessie daveti hemen kabul etti. Tom declined their invitation. Tom onların davetini reddetti. Did you receive Tom's invitation? Tom'un davetini aldınız mı? Thanks for your invitation to the party. Davetiniz için teşekkürler. Tom gladly accepted the invitation. Tom daveti memnuniyetle kabul etti. I appreciate the invitation. Davetiniz için minnettarım. It is very impolite of him to decline their invitation. Onun davetini geri çevirmen büyük kabalık. I appreciate the invitation. Daveti takdir ediyorum. Tom politely declined Mary's invitation. Tom, Mary'nin davetini kibarca reddetti. Tom accepted Mary's invitation to have dinner with her. Tom, Mary'nin onunla akşam yemeği yeme davetini kabul etti. No one could turn down their invitation. Hiç kimse onların davetini geri çeviremezdi. They declined our invitation. Davetimizi reddettiler. Thanks for the invitation. Davetiniz için teşekkürler. He refused my invitation. Benim davetimi reddetti. Did you receive his invitation? Onun davetini aldınız mı? I refused her invitation to dinner. Onun akşam yemeği davetini reddettim. Tom has accepted our invitation. Tom davetimizi kabul etti. It is very impolite of them to decline my invitation. Davetimi geri çevirmeleri büyük kabalık. Did you receive an invitation? Bir davet aldınız mı? We accepted his invitation. Davetini kabul ettik. I've received an invitation to dinner with him and his family. Onunla ve ailesiyle akşam yemeği için bir davet aldım. Tom declined my invitation. Tom davetimi reddetti. She turned down his invitation. Davetini geri çevirdi. Only Takeuchi didn't accept the invitation. Sadece Takeuchi daveti kabul etmedi. Do you think she would accept my invitation? Sence o benim davetimi kabul eder mi? I accepted his invitation. Davetini kabul ettim. Did you receive his invitation? Davetini aldın mı? Tom accepted Mary's invitation. Tom Mary'nin davetini kabul etti. He did not accept their invitation. Onların davetini kabul etmedi. Do you think Tom will accept my invitation? Sence Tom davetimi kabul edecek mi? Naturally he accepted the invitation. Doğal olarak daveti kabul etti. She naturally accepted the invitation. O da doğal olarak daveti kabul etti. He declined their invitation. Davetlerini reddetti. I'm busy, otherwise I'd accept your invitation. Meşgulüm, yoksa davetinizi kabul ederdim. It is very impolite of him to decline their invitation. Davetlerini reddetmesi çok kaba bir davranış. It is very impolite of her to decline my invitation. Onun davetimi reddetmesi çok kaba bir davranış. If I were free, I would accept his invitation. Boş olsaydım, davetini kabul ederdim. She naturally accepted the invitation. O, doğal olarak daveti kabul etti. Thank you very much for your invitation. Davetiniz için çok teşekkür ederim. Say what you will, he won't accept your invitation. Ne dersen de ama o senin davetini kabul etmeyecek. Thanks for the invitation. Davet için teşekkürler. I received an invitation from Tom, but didn't accept it. Tom'dan bir davet aldım ancak onu kabul etmedim. Tom didn't know the reason why Mary wouldn't accept his invitation. Tom, Mary'nin onun davetini neden kabul etmediğini bilmiyordu. Tom accepted Mary's invitation to have dinner with her. Tom, Mary'nin akşam yemeği davetini kabul etti. Unfortunately, I can't accept your invitation. Ne yazık ki davetinizi kabul edemem. I would like to thank you for accepting my invitation. Davetimi kabul ettiğiniz için size teşekkür etmek isterim. I have an invitation. Davetim var. It is very impolite of you to decline my invitation. Davetimi reddetmeniz çok kaba bir davranış. She went at the invitation of an unknown man. Kim olduğu bilinmeyen bir adamın daveti üzerine gitti. Thank you for the invitation. Davetiniz için size teşekkür ederim. Do you think she would accept my invitation? Sence davetimi kabul eder mi? Thank you for the invitation. Davetin için teşekkürler. He refused my invitation. Davetimi reddetti. If I were free, I would accept your invitation. Boş olsaydım, davetinizi kabul ederdim. She refused my invitation. O benim davetimi reddetti. She accepted our invitation. O, bizim davetimizi kabul etti. If I were free, I would accept his invitation. Ben boş olsam, onun davetini kabul ederdim. Tom accepted the invitation to attend Mary's party. Tom, Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti. I will be very happy to accept your invitation. Davetini kabul etmekten çok mutlu olacağım. Did you accept his invitation? Onun davetini kabul ettin mi? Tom didn't accept the invitation. Tom daveti kabul etmedi. I'm busy, otherwise I'd accept your invitation. Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim. He did not accept their invitation. Davetlerini kabul etmedi. I didn't get an invitation to Tom's party. Ben Tom'un partisi için bir davet almadım. If I had free time, I would accept his invitation. Boş zamanım olsaydı, davetini kabul ederdim. I refused her invitation to dinner. Yemek davetini reddettim. Is this an invitation? Bu bir davet mi? Do you think he would accept my invitation? Sence o davetimi kabul eder mi? They declined our invitation. Onlar davetimizi reddetti. I would like to thank you for accepting my invitation. Davetimi kabul ettiğiniz için size teşekkür etmek istiyorum. Thank you for the generous invitation but we don't want to wear out our welcome. Cömert davetiniz için teşekkür ederiz, ama misafirperverliğimizi aşmak istemeyiz. I'm grateful for the invitation. Ben, davet için minnettarım. It is very impolite of them to decline my invitation. Davetimi reddetmeleri çok kaba bir davranış. I politely declined Tom's invitation. Tom'un davetini kibarca reddettim. She refused my invitation. Davetimi geri çevirdi. It is very impolite of her to decline their invitation. Davetlerini reddetmesi çok kaba bir davranış. Dan accepted Linda's invitation to dinner. Dan, Linda'nın yemek davetini kabul etti. She declined my invitation. Davetimi reddetti. I didn't get an invitation. Ben davet almadım. Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf. Robert o kadar meşguldü ki golf oynama davetini geri çevirmek zorunda kaldı. He turned down their invitation. Davetlerini geri çevirdi. They declined Tom's invitation as politely as they could. Tom'un davetini ellerinden geldiğince nazikçe reddettiler. Tom didn't know the reason why Mary wouldn't accept his invitation. Tom Mary'nin onun davetini kabul etmeme nedenini bilmiyordu. He is very reluctant to accept the invitation. Daveti kabul etmek için çok isteksiz. If I had time, I'd accept his invitation. Eğer vaktim olsaydı, onun davetini kabul ederdim. No one could turn down their invitation. Kimse onların davetini geri çeviremez. I'm afraid I can't accept your invitation. Maalesef davetinizi kabul edemem. Was that an invitation? O bir davet miydi? I'm grateful for the invitation. Davetiniz için minnettarım. She went at the invitation of an unknown man. Tanımadığı bir adamın daveti üzerine gitti. Show More (155)
2	invitation	davetiye	n.
	They are an invitation to terrorists to hijack material for the making of a nuclear bomb. Teröristlere nükleer bomba yapımı için malzeme kaçırmaları için davetiye çıkarmaktadırlar. The system of agricultural export refunds as currently practised is an invitation to fraud. Şu anda uygulandığı şekliyle tarımsal ihracat iadeleri sistemi dolandırıcılığa davetiye çıkarmaktadır. It's impossible to keep up with all of the webinar invitations, trend reports and industry news. Tüm çevrimiçi seminer davetiyelerine, trend raporlarına ve sektörel haberlere ayak uydurmak imkansızdır. The invitation said to bring your significant other. Davetiyede hayat arkadaşınızı da getirmeniz yazıyordu. We've sent the invitations yesterday. Dün davetiyeleri gönderdik. We sent out the invitations yesterday. Davetiyeleri dün gönderdik. I cannot send you the invitation. Sana davetiye gönderemem. It's awkward for me to go to them without an invitation. Davetiye olmadan onlara gitmek benim için garip. The invitation said that popcorn and soft drinks would be served. Davetiyede patlamış mısır ve alkolsüz içecek servisi yapılacağı yazıyordu. Have you received her invitation? Davetiyesini aldın mı? I cannot send you the invitation. Ben sana davetiye gönderemem. Admission is by invitation only. Giriş sadece davetiyeyle. I can't send you the invitation. Sana davetiye gönderemem. I didn't get the invitation. Davetiyeyi almadım. We've sent the invitations yesterday. Davetiyeleri dün gönderdik. Have you received Tom's invitation? Tom'un davetiyesini aldınız mı? Invitations have been mailed. Davetiyeler gönderildi. Tom has just been given an invitation. Az önce Tom'a bir davetiye verildi. We sent out the invitations yesterday. Dün davetiyeleri yolladık. We overlooked Tom's name when we sent out invitations. Davetiyeleri gönderirken Tom'un adını gözden kaçırdık. We ran off 50 copies of the invitation. Davetiyeden 50 kopya bastık. I'm still waiting for an invitation. Hala bir davetiye bekliyorum. When do you want me to send these invitations to our customers? Bu davetiyeleri müşterilerimize ne zaman göndermemi istiyorsun? Have you received Tom's invitation? Tom'un davetiyesini aldın mı? It's awkward for me to go to them without an invitation. Onlara davetiyesiz gitmek benim için zordur. I didn't even get an invitation. Davetiye bile almadım. Admission is by invitation only. Giriş sadece davetiyeyledir. Did you receive Tom's invitation? Tom'un davetiyesini aldın mı? Tom has just been given an invitation. Tom'a bir davetiye verildi. I can't send you the invitation. Size davetiye gönderemem. Tom sent Mary an invitation. Tom, Mary'ye bir davetiye gönderdi. Invitations have been mailed. Davetiyeler postalandı. When do you want me to send these invitations to our customers? Bu davetiyeleri müşterilerimize ne zaman göndermemi istersin? We ran off 50 copies of the invitation. Davetiyenin 50 kopyasını dağıttık. Show More (31)
3	invitation	çağrı	n.
	I do not know whether an official summons or invitation was issued, or whether it was declined. Resmi bir çağrı ya da davet yapılıp yapılmadığını ya da bunun reddedilip reddedilmediğini bilmiyorum. I didn't get an invitation. Bir çağrı almadım. Show More (-1)