| 1 |
gown |
elbise |
n. |
|
- The gown is made of silk.
- Elbise ipekten yapılmış.
- Life is a magnificent gown full of lice.
- Hayat bitlerle dolu muhteşem bir elbise.
- How do you like my gown?
- Elbisemi nasıl buldun?
- How do you like my gown?
- Nasıl, elbisemi beğeniyor musun?
- Life is a magnificent gown full of lice.
- Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
- Please put on this gown.
- Lütfen bu elbiseyi giy.
- The fairies danced in wispy gowns.
- Periler uçuşan elbiseleriyle dans ederdi.
Show More (4)
|
| 2 |
gown |
cüppe |
n. |
|
- How do you like my gown?
- Cüppemi beğendin mi?
- How do you like my gown?
- Cüppemi beğendiniz mi?
Show More (-1)
|
| 3 |
gown |
önlük |
n. |
|
- The last time I saw Tom he was wearing a hospital gown.
- Tom'u son gördüğümde hastane önlüğü giyiyordu.
- Tom was wearing a blue hospital gown.
- Tom mavi bir hastane önlüğü giyiyordu.
Show More (-1)
|
| 4 |
gown |
gecelik |
n. |
|
- Please put on this gown.
- Lütfen bu geceliği giy.
Show More (-2)
|
| 5 |
gown |
sabahlık |
n. |
|
- She was wearing a gown of satin.
- O, saten bir sabahlık giymişti.
Show More (-2)
|
