1 |
gossip |
dedikodu |
n. |
|
- She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors.
- O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı.
- Tell us all the gossip.
- Bütün dedikoduyu bize anlat.
- The gossip is true!
- Dedikodular doğru!
- Gossip is nothing new.
- Dedikodu yeni bir şey değil.
- All she does is gossip.
- Onun tüm yaptığı dedikodu.
- All they do is gossip.
- İşleri güçleri dedikodu.
- I have no time to engage in gossip.
- Dedikoduya ayıracak vaktim yok.
- There's a lot of gossip about her lately.
- Son zamanlarda onun hakkında çok dedikodu var.
- He likes to gossip, therefore he has a lot of enemies.
- Dedikoduyu sever, bu nedenle çok düşmanı var.
- I have no time to engage in gossip.
- Dedikodu ile meşgul olcak zamanım yok.
- Tell us all the gossip.
- Bütün dedikoduları anlat.
- Sami said that was just office gossip.
- Sami onun sadece ofis dedikodusu olduğunu söyledi.
- All they do is gossip.
- Tek yaptıkları dedikodu.
- I've got better things to do than to sit here listening to your gossip.
- Burada oturup dedikodularınızı dinlemekten daha iyi işlerim var.
- Sami said that was just office gossip.
- Sami bunun sadece ofis dedikodusu olduğunu söyledi.
- She spread the gossip all over the town.
- Dedikoduyu tüm kasabaya yaydı.
- Layla loves gossiping.
- Leyla dedikoduyu sever.
- The gossip hurt his reputation.
- Dedikodu namına zarar verdi.
- All she does is gossip.
- Tek yaptığı şey dedikodu.
- She loves gossip.
- Dedikoduya bayılır.
- Mary likes to gossip about celebrities.
- Mary ünlüler hakkındaki dedikoduları sever.
- The gossip hurt his reputation.
- Dedikodu onun itibarını zedelemiştir.
- They wrote a lot of nasty gossip about them in the newspaper.
- Gazetede onlar hakkında bir sürü kötü dedikodu yazdılar.
- She is very fond of gossip.
- Dedikoduya çok düşkündür.
- She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors.
- Komşularla ilgili dedikodularla sohbeti renklendirmeye çalıştı.
- The gossip is true!
- Dedikodu doğrudur!
- The gossip spread around the school like wildfire.
- Dedikodu okulun her tarafına yayıldı.
- The gossip spread around the school like wildfire.
- Dedikodu orman yangını gibi okul çevresinde yayıldı.
- The gossip hurt his reputation.
- Dedikodu onun itibarını zedeledi.
- There's a lot of gossip about her lately.
- Son zamanlarda onun hakkında birçok dedikodu var.
Show More (27)
|
2 |
gossip |
dedikodu yapmak |
v. |
|
- Tom gossips a lot.
- Tom çok dedikodu yapar.
- Everyone gossips.
- Herkes dedikodu yapar.
- He loves to gossip.
- O, dedikodu yapmayı sever.
- Almost everyone gossips.
- Neredeyse herkes dedikodu yapıyor.
- Tom loves to gossip.
- Tom dedikodu yapmayı seviyor.
- Tom loves to gossip.
- Tom dedikodu yapmayı sever.
- Tom isn't one to gossip.
- Tom, dedikodu yapacak biri değil.
- He likes to gossip, therefore he has a lot of enemies.
- Dedikodu yapmayı sever, bu yüzden çok düşmanı var.
- He's always gossiping.
- Hep dedikodu yapar.
- I can't believe Tom would gossip about Mary like that.
- Tom'un Mary hakkında öyle dedikodu yapacağına inanamıyorum.
- Stop gossiping.
- Dedikodu yapmayı bırak.
- She loves to gossip.
- O dedikodu yapmayı sever.
- Tom is always gossiping.
- Tom hep dedikodu yapar.
- Mary is gossiping with Kate.
- Mary, Kate ile dedikodu yapıyor.
- Tom isn't the type of person who gossips.
- Tom dedikodu yapan biri değildir.
- I'm not one to gossip.
- Dedikodu yapacak biri değilim.
- He's always gossiping.
- Her zaman dedikodu yapar.
- He loves to gossip.
- Dedikodu yapmayı sever.
- Does Tom gossip a lot?
- Tom çok dedikodu yapar mı?
- I'm not one to gossip.
- Dedikodu yapan biri değilim.
- Mary is gossiping with Kate.
- Mary, Kate'le dedikodu yapıyordu.
- She loves to gossip.
- Dedikodu yapmayı çok sever.
- I shouldn't gossip.
- Dedikodu yapmamalıyım.
- Stop gossiping.
- Dedikodu yapmayı kes.
- Layla loves gossiping.
- Layla dedikodu yapmayı sever.
- Tom isn't one to gossip.
- Tom dedikodu yapan biri değildir.
- Tom is always gossiping.
- Tom her zaman dedikodu yapıyor.
- I can't believe Tom would gossip about Mary like that.
- Tom'un Mary hakkında böyle dedikodu yapacağına inanamıyorum.
- People like gossiping.
- İnsanlar dedikodu yapmayı sever.
- People like gossiping.
- İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır.
Show More (27)
|
3 |
gossip |
dedikoducu |
n. |
|
- She's a real gossip.
- O gerçek bir dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
- Bilinen bir dedikoducudur.
- Tom's mother is such a gossip.
- Tom'un annesi tam bir dedikoducu.
- John is a gossip.
- John bir dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
- Dedikoducu olduğu kesin.
- You're such a gossip.
- Tam bir dedikoducusun.
- You're such a gossip.
- Sen böyle bir dedikoducusun.
Show More (4)
|