|
- That is why we shall vote against all three proposals, without entering into the debate on the details.
- Bu nedenle, detaylara ilişkin tartışmaya girmeksizin her üç öneriye de karşı oy kullanacağız.
- It is unnecessary to regulate the details, as has been mentioned here.
- Burada da belirtildiği üzere detayları düzenlemek gereksizdir.
- I do not want to go through the details already mentioned again point by point.
- Daha önce bahsedilen detayları tekrar tek tek ele almak istemiyorum.
- You will without doubt receive all these details as soon as possible.
- Şüphesiz tüm bu detaylar en kısa zamanda elinize ulaşacaktır.
- I knew the details regarding the Schengen Agreement but it is useful to have confirmation of them.
- Schengen Anlaşması ile ilgili detayları biliyordum ancak bunların teyit edilmesinde fayda var.
- Give us more precise details, then.
- O zaman bize daha kesin detaylar verin.
- Mr Medina Ortega, I shall give you all the details necessary.
- Bay Medina Ortega, size gerekli tüm detayları vereceğim.
- I do not want to go into the details.
- Detaylara girmek istemiyorum.
- The details are there in the report and I trust that the Commission and the Council will support it.
- Detaylar raporda yer almaktadır ve Komisyon ile Konsey'in bunu destekleyeceğine inanıyorum.
- The implementation details can then be given shape by means of national recommendations, as suggested in the proposal.
- Uygulama detayları daha sonra teklifte önerildiği gibi ulusal tavsiyeler yoluyla şekillendirilebilir.
- I will not go into all the details.
- Tüm detaylara girmeyeceğim.
- In the White Paper before us, you promise that details of these bodies will be published by the end of the year.
- Önümüzde bulunan Beyaz Kitap'ta bu organların detaylarının yıl sonuna kadar yayınlanacağı sözünü veriyorsunuz.
- Mr Chichester referred earlier to the need to get the details right.
- Bay Chichester daha önce detayların doğru belirlenmesi gerektiğine değinmişti.
- We need here a balanced relationship between constructive cooperation and justified criticism of details.
- Burada yapıcı işbirliği ile detaylara ilişkin haklı eleştiriler arasında dengeli bir ilişkiye ihtiyacımız var.
- Practical details of this can, of course, be decided only at the very end of the negotiations.
- Bunun pratik detayları elbette ancak müzakerelerin en sonunda kararlaştırılabilir.
- It is true that we have not gone into the details.
- Detaylara girmediğimiz doğrudur.
- You will without doubt receive all these details as soon as possible.
- Şüphesiz tüm bu detaylar en kısa sürede size ulaşacaktır.
- We must then also fill in the specific details.
- O halde spesifik detayları da doldurmalıyız.
- And we must make certain that the details are applicable, appropriate and relevant to the different countries.
- Detayların farklı ülkeler için uygulanabilir, uygun ve ilgili olduğundan emin olmalıyız.
- We can now get to work and start the development of the details of the strategy.
- Artık işe koyulabilir ve stratejinin detaylarını geliştirmeye başlayabiliriz.
- In our discussions about the details, we must not lose sight of that fact.
- Detaylar hakkındaki tartışmalarımızda bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız.
- Who is working on the details of this aid package?
- Bu yardım paketinin detayları üzerinde kim çalışıyor?
- As a result, many details of climate science have been clarified.
- Bunun sonucunda iklim bilimine dair pek çok detay açıklığa kavuştu.
- It's in your best interest to check out these details yourself.
- Bu detayları kendi başınıza incelemek sizin yararınıza olacaktır.
- We'll get in to details later but first comes a left-brain question.
- Detaylara daha sonra gireriz ancak ilkin sol beyin sorusu geliyor.
- The blouse patterns has some really nice details.
- Bluz modellerinde gerçekten çok şık detaylar var.
- As a result, many details of climate science have been clarified.
- Sonuç olarak, iklim biliminin birçok detayı açıklığa kavuşmuştur.
- All these details will make a different in the whole case.
- Tüm bu detaylar olayın bütününde bir farklılık yaratacak.
- Develop different solutions with updated materials in details of interior space.
- İç mekan detaylarında güncel malzemeler ile farklı çözümler geliştir.
- All these details will make a different in the whole case.
- Tüm bu detaylar vakanın tamamını farklı kılacaktır.
- The blouse patterns has some really nice details.
- Bluzun desenlerinde çok şık detaylar var.
- As a result, many details of climate science have been clarified.
- Bunun sonucunda, iklim biliminin pek çok detayı açıklığa kavuştu.
- Details are essential for you to check out early.
- Erken çıkış yapmanız için detaylar çok önemli.
- If you really want the details, I'll write you a report.
- Eğer gerçekten detayları istiyorsanız, size bir rapor yazacağım.
- The blouse patterns has some really nice details.
- Bluzun desenlerinde gerçekten şık detaylar var.
- Don't waste time by being engaged in details during your busy business tempo.
- Yoğun iş temponuzda detaylarla uğraşarak zaman kaybetmeyin.
- I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Konuyu bütünüyle öğrenmek istiyorum, hiçbir detayı es geçme.
- When it comes to the bedroom, the kid will be passionate enough to forget all these details.
- Konu yatak odasına gelince, çocuk tüm bu detayları unutacak kadar tutkulu olur.
- Develop different solutions with updated materials in details of interior space.
- İç mekan detaylarında güncel malzemelerle farklı çözümler geliştirin.
- I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Tüm hikayeyi duymak istiyorum, hiçbir detayı atlama.
- Now, you might wonder how I know all these details.
- Şimdi, tüm bu detayları nereden bildiğimi merak edebilirsiniz.
- If you really want the details, I'll write you a report.
- Eğer gerçekten detayları istiyorsan sana bir rapor yazarım.
- All these details will make a different in the whole case.
- Tüm bu detaylar vakanın genelinde bir fark yaratacaktır.
- Please look at the pamphlet for the details.
- Detaylar için lütfen broşüre bakın.
- All the details will be discussed today.
- Tüm detaylar bugün konuşulacak.
- We want the committee to work out the details.
- Komitenin detayları çözmesini istiyoruz.
- Tom said he wants more details.
- Tom daha fazla detay istediğini söyledi.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom detay vermeye istekli görünmüyordu ve ben de zaten tüm detayları bilmek istemiyordum.
- Let's not get lost in details.
- Detaylarda kaybolmayalım.
- Tom left out no details.
- Tom hiçbir detayı atlamadı.
- Call Tom for more details.
- Daha fazla detay için Tom'u ara.
- Tom didn't want to know the details.
- Tom detayları bilmek istemedi.
- Could you tell me all the details?
- Bana tüm detayları anlatabilir misin?
- Tom didn't give us any details.
- Tom bize hiçbir detay vermedi.
- Tell me all the details.
- Bana tüm detayları anlat.
- I don't know the details.
- Detayları bilmiyorum.
- I don't have any details here.
- Burada hiç detay yok.
- Give me some details.
- Bana biraz detay verin.
- I want details.
- Detay istiyorum.
- I didn't give Tom any details.
- Tom'a detay vermedim.
- The details aren't necessary.
- Detaylara gerek yok.
- I noticed strange details.
- Garip detaylar fark ettim.
- Tom skipped many important details.
- Tom birçok önemli detayı atladı.
- Tom scribbled down some details.
- Tom bazı detayları karaladı.
- I'll tell you the details later.
- Detayları sonra anlatırım.
- I know all the details.
- Tüm detayları biliyorum.
- Tom explained the details to Mary.
- Tom detayları Mary'ye anlattı.
- No details were discussed.
- Hiçbir detay görüşülmedi.
- Tom is the type of person who doesn't usually worry about details.
- Tom genellikle detaylar hakkında endişe etmeyen insan türüdür.
- I don't have all the details.
- Tüm detaylara sahip değilim.
- We'll talk about the details later.
- Detaylar hakkında daha sonra konuşacağız.
- I want details.
- Ben detayları istiyorum.
- Let's arrange the details later.
- Detayları daha sonra organize edelim.
- Let's arrange the details later.
- Detayları daha sonra ayarlayalım.
- Details are sketchy.
- Detaylar kabataslak.
- Click here for details.
- Detaylar için buraya tıklayın.
- Focus on the details.
- Detaylara odaklanın.
- Tom never gave me the details.
- Tom asla bana detayları vermedi.
- Tom couldn't recall the details.
- Tom detayları hatırlayamıyordu.
- I don't know all the details myself.
- Tüm detayları ben de bilmiyorum.
- I can't give you any more details at this time.
- Şu anda sana daha fazla detay veremem.
- Don't worry about the minor details.
- Önemsiz detaylar için üzülme.
- Let me know the details.
- Detayları öğrenmeme izin verin.
- It's difficult to remember details.
- Detayları hatırlamak zordur.
- Tom didn't give any other details.
- Tom başka detay vermedi.
- Check back for details.
- Detaylar için tekrar kontrol et.
- We'll worry about the details later.
- Detayları sonra düşünürüz.
- I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Tüm hikayeyi duymak istiyorum, ve hiçbir detayı atlamayın.
- If you want more details than that, you'll have to ask my boss.
- Bundan daha fazla detay istiyorsanız, patronuma sormanız gerekecek.
- Tom didn't have any of the details.
- Tom'un elinde hiçbir detay yoktu.
- Give me the details.
- Bana detayları ver.
- Tom always pays attention to details.
- Tom her zaman detaylara dikkat eder.
- Tom didn't provide any details.
- Tom başka detay vermedi.
- Tom is going to give Mary the details later.
- Tom detayları Mary'ye daha sonra anlatacak.
- There's no point in dwelling on details.
- Detaylar üzerinde durmanın bir anlamı yok.
- I'm drowning in the details.
- Detaylarda boğuluyorum.
- You don't need to know all the details.
- Tüm detayları bilmene gerek yok.
- I'll tell you all the details later.
- Sana tüm detayları sonra anlatacağım.
- Don't skip over any details.
- Hiçbir detayı atlamayın.
- These details captured my attention.
- Bu detaylar dikkatimi çekti.
- Don't bother me with details.
- Beni detaylarla rahatsız etme.
- We still have some details to iron out.
- Hâlâ çözmemiz gereken bazı detaylar var.
- No details were offered.
- Hiçbir detay verilmedi.
- Details are still being finalized.
- Detaylar hala kesinleştiriliyor.
- Tom doesn't know any of the details yet.
- Tom henüz hiçbir detayı bilmiyor.
- Can you give me any details?
- Bana herhangi bir detay verebilir misin?
- Please give me the details of the accident.
- Lütfen bana kazanın detaylarını verin.
- I don't need to hear all the details.
- Tüm detayları duymama gerek yok.
- Tom doesn't know the details.
- Tom detayları bilmiyor.
- Do you want the details now?
- Detayları şimdi mi öğrenmek istiyorsun?
- Please give me the details of the accident.
- Lütfen bana kaza detayları veriniz.
- Tom said he'd give me the details later.
- Tom detayları daha sonra vereceğini söyledi.
- Don't quibble about the details.
- Detaylar hakkında tartışmayın.
- I'm not concerned with the details.
- Detaylarla ilgilenmiyorum.
- You can give me the details later.
- Detayları sonra verebilirsin.
- Tom said he wanted more details.
- Tom daha fazla detay istediğini söyledi.
- I wanted more details.
- Daha fazla detay istedim.
- We have no further details at this time.
- Şu anda elimizde başka detay yok.
- Don't worry about the minor details.
- Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Tom doesn't need to know the details.
- Tom'un detayları bilmesine gerek yok.
- Tom didn't give details.
- Tom detay vermedi.
- Tom didn't tell me all the details.
- Tom bana tüm detayları anlatmadı.
- I need to get all the details.
- Tüm detayları öğrenmem gerek.
- I'm going to need details.
- Detaylara ihtiyacım olacak.
- There are some details to iron out.
- Çözülmesi gereken bazı detaylar var.
- Tell me all the details.
- Bana bütün detayları söyle.
- Get me the details.
- Bana detayları getir.
- I need more details.
- Daha fazla detaya ihtiyacım var.
- We do not need so many details.
- Çok fazla detaya ihtiyacımız yok.
- Tom didn't give us any further details.
- Tom bize daha fazla detay vermedi.
- I don't want to get bogged down in details.
- Detaylara boğulmak istemiyorum.
- Tom discussed the details with Mary.
- Tom detayları Mary ile tartıştı.
- Tell me the details.
- Bana detayları anlat.
- Some details aren't known yet.
- Bazı detaylar henüz bilinmiyor.
- The details of the agreement are set forth in the contract.
- Anlaşmanın detayları sözleşmede belirtilmiştir.
- The details are still unclear.
- Detaylar hala belirsiz.
- Tom remembered all the details.
- Tom tüm detayları hatırladı.
- Please send us more details.
- Lütfen bize daha fazla detay gönderin.
- I'll give Tom the details later.
- Tom'a detayları daha sonra vereceğim.
- Give me the details of it.
- Bana detayları ver.
- Forget it, those are just trivial details.
- Boş ver, bunlar önemsiz detaylar.
- I asked for a few more details.
- Birkaç detay daha istedim.
- Tom left the details of the agreement to his lawyer.
- Tom anlaşmanın detaylarını avukatına bıraktı.
- Tom didn't know any of the details of Mary's plan.
- Tom, Mary'nin planının hiçbir detayını bilmiyordu.
- I won't bore you with the details.
- Seni detaylarla sıkmayacağım.
- Tom doesn't need to know the details.
- Tom'un detayları bilmesi gerekmez.
- I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Tüm hikayeyi duymak istiyorum ve hiçbir detayı atlamayın.
- Tom can tell me all the details later.
- Tom bana tüm detayları daha sonra anlatabilir.
- I could tell you all the details if you want to know them.
- Eğer bilmek istersen sana tüm detayları anlatabilirim.
- The details of the plan unfolded.
- Planın detayları ortaya çıktı.
- These details won't be published.
- Bu detaylar yayınlanmayacak.
- Sami didn't want to know details about that.
- Sami bu konudaki detayları bilmek istemiyordu.
- A butterfly's wing contains many details.
- Bir kelebeğin kanadı bir sürü detay içerir.
- Tom gave no other details.
- Tom başka detay vermedi.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
- Tarihi detaylar hakkında büyük bir bilgisi var ama bunun hayatta bir işe yarayacağından şüpheliyim.
- Could you give us more details?
- Bize daha fazla detay verebilir misiniz?
- Tom said that he didn't have any more details.
- Tom daha fazla detaya sahip olmadığını söyledi.
- I don't think that Tom knows the details.
- Tom'un detayları bildiğini sanmıyorum.
- I'll tell you all the details later.
- Daha sonra sana tüm detayları anlatacağım.
- These details are irrelevant.
- Bu detaylar alakasız.
- Don't worry too much about the details.
- Detaylar hakkında çok fazla endişelenme.
- I never heard any details about Tom's trip.
- Tom'un seyahati hakkında hiçbir detay duymadım.
- Tom never gave me the details.
- Tom bana detayları hiç vermedi.
- He reported the details with accuracy.
- Detayları doğru bir şekilde bildirdi.
- Tom didn't want to know the details.
- Tom detayları bilmek istemiyordu.
- Spare me the details.
- Detayları geç.
- The details are confidential.
- Detaylar gizli.
- The details really don't matter.
- Detaylar gerçekten önemli değil.
- Spare me the details.
- Detayları anlatma.
- We haven't fixed the final details of the budget.
- Bütçenin son detaylarını belirlemedik.
- I'll tell you the details later.
- Detayları daha sonra sana anlatırım.
- Tom couldn't recall the details.
- Tom detayları hatırlayamadı.
- We need to clarify a few details.
- Birkaç detayı netleştirmeliyiz.
- Give us the details.
- Bize detayları ver.
- We'll talk about the details later.
- Detayları daha sonra konuşuruz.
- Tom will give Mary the details later.
- Tom detayları daha sonra Mary'ye verecektir.
- Tom didn't give further details.
- Tom daha fazla detay vermedi.
- I wish I could tell you all the details, but my boss told me not to.
- Keşke size tüm detayları anlatabilseydim ama patronum anlatmamamı söyledi.
- Give me all the details.
- Bana tüm detayları ver.
- He told me all the details.
- O, bana tüm detayları anlattı.
- Tom wouldn't provide details.
- Tom detay vermedi.
- Tom pays attention to details.
- Tom detaylara önem verir.
- We don't need to add details to our story.
- Hikayemize detay eklememize gerek yok.
- Fadil changed his bank account details.
- Fadıl banka hesabı detaylarını değiştirdi.
- Tom will handle the details.
- Tom detayları halledecek.
- Don't go into the details.
- Detaylara girme.
- You can give me the details later.
- Detayları bana daha sonra verebilirsin.
- Don't worry about the minor details.
- Küçük detaylar için endişelenme.
- I don't have any further details.
- Elimde başka detay yok.
- You don't have to know all the details.
- Tüm detayları bilmek zorunda değilsin.
- Tom wouldn't give me any details.
- Tom bana hiçbir detay vermedi.
- Tom declined to provide details.
- Tom detay vermeyi reddetti.
- My friends wanted details.
- Arkadaşlarım detayları istedi.
- Tom doesn't know any of the details yet.
- Tom henüz detaylardan hiçbirini bilmiyor.
- I don't have any details.
- Bende hiç detay yok.
- I think you ought to pay closer attention to details.
- Sanırım detaylara daha yakından dikkat etmelisin.
- We can't give you any more details at this time.
- Şu anda size daha fazla detay veremeyiz.
- Tom doesn't need to know all the details.
- Tom'un tüm detayları bilmesine gerek yok.
- You can tell me the details later.
- Detayları sonra anlatırsın.
- He told me all the details.
- Bana tüm detayları anlattı.
- I don't have all the details yet.
- Henüz tüm detaylara sahip değilim.
- Would you like more details?
- Daha fazla detay ister misiniz?
- Tell us all the details.
- Bize tüm detayları anlatın.
- Here are the details.
- İşte detaylar.
- I don't know all the details yet.
- Henüz tüm detayları bilmiyorum.
- No financial details were disclosed.
- Hiçbir mali detay açıklanmadı.
- Tom told me all the details.
- Tom bana tüm detayları anlattı.
- I think you ought to pay closer attention to details.
- Bence detaylara daha çok dikkat etmelisin.
- Tom didn't give me any details.
- Tom bana herhangi bir detay vermedi.
- I want to know the details.
- Detayları bilmek istiyorum.
- I can't give you any more details at this time.
- Şu anda size daha fazla detay veremem.
- I still don't know all the details.
- Hâlâ tüm detayları bilmiyorum.
- I must acquaint myself with the details of the new plan.
- Yeni planın detayları hakkında bilgi sahibi olmalıyım.
- I want to know all the details.
- Tüm detayları bilmek istiyorum.
- The details are confidential.
- Detaylar gizlidir.
- Here are some details.
- İşte bazı detaylar.
- He reported the details with accuracy.
- Detayları doğru bir şekilde rapor etti.
- You don't have to know all the details.
- Bütün detayları bilmek zorunda değilsin.
- Check back for details.
- Detaylar için tekrar kontrol edin.
- I didn't ask for details.
- Detayları sormadım.
- Certain details of the crime were not made public.
- Suçun bazı detayları halka açıklanmadı.
- Could you send me more details by email?
- Bana e-posta ile daha fazla detay yollayabilir misiniz?
- He wrote down all the details.
- Tüm detayları yazdı.
- Tom said he had no more details.
- Tom daha fazla detayı olmadığını söyledi.
- We went over all the details.
- Tüm detayları gözden geçirdik.
- She gave him all the details.
- Ona tüm detayları anlattı.
- I want more details.
- Daha fazla detay istiyorum.
- You don't need to know all the details.
- Bütün detayları bilmen gerekmez.
- We have all the details.
- Tüm detaylara sahibiz.
- We went over all the details.
- Tüm detayları inceledik.
- You have to add more details to the report.
- Rapora daha fazla detay eklemelisin.
- Tom didn't give details.
- Tom detayları vermedi.
- Tom didn't give me details.
- Tom bana detayları vermedi.
- Spare me the grisly details.
- Korkunç detayları anlatma bana.
- Tell us all the details.
- Bize tüm detayları anlat.
- I didn't tell Tom all the details.
- Tom'a tüm detayları anlatmadım.
- Tom wrote down all the details.
- Tom tüm detayları yazdı.
Show More (234)
|
|
- Others have touched upon the details.
- Diğerleri ayrıntılara değindi.
- Unfortunately, I cannot give you any more details on this at the moment.
- Maalesef şu anda size bu konuda daha fazla ayrıntı veremem.
- Details of the level of representation of the various Member States of the Union have yet to be finalised.
- Birliğin çeşitli Üye Devletlerinin temsil düzeyine ilişkin ayrıntılar henüz kesinleşmemiştir.
- The most important details of the outcome of conciliation are those that relate to exceptional circumstances.
- Uzlaşma sonucunun en önemli ayrıntıları istisnai durumlarla ilgili olanlardır.
- I will nevertheless correspond with you concerning the details and interpretations.
- Yine de ayrıntılar ve yorumlarla ilgili olarak sizinle yazışacağım.
- We must not end up stalling the whole process by investing our energies in small financial details.
- Enerjimizi küçük finansal ayrıntılara harcayarak tüm süreci durdurmamalıyız.
- Details will have to be noted about the feedingstuffs used and the state of health of the animals.
- Kullanılan besleme maddeleri ve hayvanların sağlık durumları hakkında ayrıntıların not edilmesi gerekecektir.
- The group of Member State experts meets tomorrow to finalise these details.
- Üye Devlet uzmanlarından oluşan grup, bu ayrıntılara son şeklini vermek üzere yarın toplanıyor.
- Towards the end of the debate on the matter, a number of details concerning sludge and waste water came up.
- Konuyla ilgili tartışmaların sonuna doğru, çamur ve atık suyla ilgili bir dizi ayrıntı gündeme geldi.
- We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
- Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.
- The details are left in the hands of the Member States, however.
- Ancak ayrıntılar Üye Devletlerin elindedir.
- Those who wish to know precise details will have to read the report for themselves.
- Kesin ayrıntıları öğrenmek isteyenlerin raporu kendilerinin okuması gerekecektir.
- We are now in a position to discuss the details and I am sure that we will not always agree.
- Şimdi ayrıntıları tartışabilecek durumdayız ve eminim ki her zaman aynı fikirde olmayacağız.
- It seems to hit on all the right points without just being like some of the old reports, a series of details.
- Bazı eski raporlar gibi sadece bir dizi ayrıntıdan ibaret olmadan tüm doğru noktalara değiniyor gibi görünüyor.
- Having said that, these are details compared with the general thinking behind your proposal.
- Bununla birlikte, teklifinizin arkasındaki genel düşünceyle karşılaştırıldığında bunlar ayrıntıdır.
- My intention here is to simply give a few brief details.
- Buradaki amacım sadece birkaç kısa ayrıntı vermektir.
- The details of the mechanisms will need to be further elaborated.
- Mekanizmaların ayrıntılarının daha da detaylandırılması gerekecektir.
- On the other hand, there is also no point in producing a whole stack of details without any form of prioritisation.
- Öte yandan, herhangi bir öncelik sıralaması yapmadan bir yığın ayrıntı üretmenin de bir anlamı yoktur.
- It is estimated that it may be a year before we know all the details relating to the causes of this accident.
- Bu kazanın nedenlerine ilişkin tüm ayrıntıları öğrenmemizin bir yıl alabileceği tahmin edilmektedir.
- The explosive device is not immediately apparent and no details of the incident are known.
- Patlayıcı cihaz hemen fark edilmemiştir ve olayla ilgili herhangi bir ayrıntı bilinmemektedir.
- Finally, on the investment issue, I should know more of the details of the fund which the Member is talking about.
- Son olarak, yatırım konusunda, Sayın Üyenin bahsettiği fonla ilgili daha fazla ayrıntı bilmem gerekiyor.
- As to the details of the proposal, I have some concerns to highlight.
- Teklifin ayrıntılarına gelince, altını çizmek istediğim bazı endişelerim var.
- I cannot reply to all these details straight away.
- Tüm bu ayrıntılara hemen cevap veremem.
- We therefore urgently need more precise details of this entire project.
- Bu nedenle acilen tüm bu projenin daha kesin ayrıntılarına ihtiyacımız var.
- We are always getting bogged down in details.
- Her zaman ayrıntılarda boğuluyoruz.
- We are naturally very curious about the precise details of the new Constitution.
- Yeni Anayasa'nın kesin ayrıntılarını doğal olarak çok merak ediyoruz.
- I cannot give you any details until suitable negotiations have been held with all the Member States.
- Tüm Üye Devletlerle uygun müzakereler yapılana kadar size herhangi bir ayrıntı veremem.
- I have a few reservations about some of the details, but on the whole it is an exceptionally good report.
- Bazı ayrıntılar konusunda bazı çekincelerim var, ancak genel olarak son derece iyi bir rapor.
- Details of this are contained in my report.
- Bu konudaki ayrıntılar raporumda yer almaktadır.
- We therefore urgently need more precise details of this entire project.
- Bu nedenle tüm bu proje hakkında acilen daha kesin ayrıntılara ihtiyacımız var.
- Yet at the same time, we ourselves must not stray into secondary details.
- Ancak aynı zamanda ikincil ayrıntılara da girmemeliyiz.
- The report has now been adopted and will be published and promoted once one or two details have been sorted out.
- Rapor artık kabul edilmiştir ve bir iki ayrıntı çözüldükten sonra yayınlanacak ve tanıtılacaktır.
- We cannot leave the Copenhagen European Council to decide on dozens and dozens of details.
- Kopenhag Avrupa Konseyi'ni onlarca ve düzinelerce ayrıntı üzerinde karar vermeye bırakamayız.
- Without going into the details, let us consider each of these subjects.
- Ayrıntılara girmeden, bu konuların her birini ele alalım.
- I can send details of all the assistance that we have given in the Palestinian authorities.
- Filistinli yetkililere sağladığımız tüm yardımların ayrıntılarını gönderebilirim.
- Yet at the same time, we ourselves must not stray into secondary details.
- Ancak aynı zamanda bizler de ikincil ayrıntılara takılıp kalmamalıyız.
- We must therefore await the results of the judicial inquiry before we can provide further details.
- Bu nedenle daha fazla ayrıntı vermeden önce adli soruşturmanın sonuçlarını beklemek durumundayız.
- I will not bore you with the details, but we finally arrived here.
- Sizi ayrıntılarla sıkmayacağım ama nihayet buraya geldik.
- It contained details and issues that had already been raised in previous reports.
- Daha önceki raporlarda da gündeme getirilmiş olan ayrıntı ve konuları içeriyordu.
- I will, however, send you all the details.
- Bununla birlikte size tüm ayrıntıları göndereceğim.
- It seems a little pointless to go into the details on that before the Kyoto Protocol has even entered into force.
- Kyoto Protokolü daha yürürlüğe girmeden bu konuda ayrıntılara girmek biraz anlamsız görünüyor.
- The time is so short that it will not allow us to get fully into all the intricacies and details.
- Zaman o kadar kısa ki, tüm inceliklere ve ayrıntılara tam olarak girmemize izin vermeyecektir.
- These details are all contained in the report.
- Bu ayrıntıların hepsi raporda yer almaktadır.
- Today, I would simply like to give some details in response to the four categories of questions raised.
- Bugün, sorulan dört soru kategorisine yanıt olarak bazı ayrıntılar vermek istiyorum.
- However, the difficult thing is to decide on the framework, details, a political objective and technical implementation.
- Ancak zor olan husus; çerçeve, ayrıntılar, siyasi hedef ve teknik uygulama konusunda karar vermektir.
- The details of our scheme have yet to be put in place.
- Bizim planımızın ayrıntıları henüz uygulamaya konulmamıştır.
- I would now like to share with you some of the details of the content of the proposals.
- Şimdi sizlerle tekliflerin içeriğine ilişkin bazı ayrıntıları paylaşmak istiyorum.
- I will not bore you with the details, but we finally arrived here.
- Ayrıntılarla sizi sıkmayacağım ama sonunda buraya geldik.
- Transparency and details are two different things in our view.
- Bize göre şeffaflık ve ayrıntılar iki farklı şeydir.
- I thank you in advance for including these particular details.
- Bu özel ayrıntıları eklediğiniz için şimdiden teşekkür ederim.
- The discussions on the details within the framework the chairman presented are making rapid progress.
- Başkanın sunduğu çerçevede ayrıntılara ilişkin tartışmalar hızla ilerliyor.
- Let me turn now, however, to the details of the report on Parliament.
- Ancak şimdi Parlamento raporunun ayrıntılarına dönmek istiyorum.
- We are naturally very curious about the precise details of the new Constitution.
- Yeni Anayasanın kesin ayrıntılarını doğal olarak çok merak ediyoruz.
- Let me check the details and I will get back to you with the results of my enquiries.
- Ayrıntıları kontrol edeyim ve araştırmalarımın sonuçlarıyla birlikte size geri döneceğim.
- However, the details of possible measures must be decided by the Commission.
- Ancak, olası tedbirlerin ayrıntılarına Komisyon tarafından karar verilmelidir.
- With regard to the specific case concerning butter, I cannot supply all the details on that.
- Tereyağı ile ilgili özel duruma gelince, bu konuda tüm ayrıntıları veremem.
- Siri can tell you more details about the music that you're listening to or a recently played song.
- Siri, dinlediğiniz müzik veya yakın zamanda çaldığınız şarkı hakkında size daha fazla ayrıntı verebilir.
- If you really want the details, I'll write you a report.
- Ayrıntıları gerçekten öğrenmek istiyorsanız, size rapor yazarım.
- We'll get in to details later but first comes a left-brain question.
- Ayrıntılara daha sonra gireceğiz ama önce bir sol beyin sorusu geliyor.
- We'll get in to details later but first comes a left-brain question.
- Ayrıntılara daha sonra gireceğiz ama önce sol beyin sorusu geliyor.
- When it comes to the bedroom, the kid will be passionate enough to forget all these details.
- Söz konusu yatak odası olduğunda, oğlan tüm bu ayrıntıları unutacak kadar tutkulu olacaktır.
- Please check out the details in the links below.
- Lütfen aşağıdaki bağlantılarda yer alan ayrıntılara göz atın.
- Please check out the terms and conditions for details and instructions.
- Ayrıntılar ve talimatlar için lütfen hüküm ve koşullara göz atın.
- Siri can tell you more details about the music that you're listening to or a recently played song.
- Siri, dinlediğiniz müzik veya en son çaldığınız bir şarkı hakkında size daha fazla ayrıntı söyleyebilir.
- I want to hear the whole story, and don't skip any details.
- Hikâyenin tamamını dinlemeyi ve hiçbir ayrıntıyı atlamamanı istiyorum.
- For more details, please see the instructions for the web browser you are using.
- Daha fazla ayrıntı için lütfen kullandığınız web tarayıcısının talimatlarına bakın.
- Nobody ever knew the details and he came out of the deal smelling of roses.
- Kimse ayrıntıları bilmiyordu ve o anlaşmadan alnının akıyla çıktı.
- Suppose a person transferred funds to several details at once.
- Bir kişinin aynı anda birkaç ayrıntıya para aktardığını varsayalım.
- I wanted more details.
- Daha fazla ayrıntı istiyordum.
- Tom revealed the most intimate details of his relationship with Mary.
- Tom, Mary ile olan ilişkisinin en mahrem ayrıntılarını açıkladı.
- I must acquaint myself with the details of the new plan.
- Yeni planın ayrıntılarını öğrenmeliyim.
- Tom can tell me all the details later.
- Tom daha sonra bana bütün ayrıntıları söyleyebilir.
- I didn't give Tom any details.
- Tom'a hiçbir ayrıntı vermedim.
- Please see below for details.
- Ayrıntılar için lütfen aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
- Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
- Zamanımızı ufak tefek dekoratif ayrıntılar için endişelenerek harcamak yerine web sitemiz için içerik oluşturmaya harcamalıyız.
- I corrected even the smallest details.
- En küçük ayrıntıları bile düzelttim.
- Tom provided few other details.
- Tom başka birkaç ayrıntı verdi.
- Details weren't immediately available.
- Ayrıntılara hemen ulaşılamadı.
- I won't bore you with the details.
- Seni ayrıntılarla sıkmayacağım.
- There are no further details.
- Başka ayrıntı yok.
- No further details were given.
- Daha fazla ayrıntı verilmedi.
- There are no further details.
- Daha fazla ayrıntı yok.
- After a month or two, you won't remember such minor details.
- Bir veya iki ay sonra, bu tür küçük ayrıntıları hatırlamayacaksınız.
- All the details will be discussed today.
- Bütün ayrıntılar bugün görüşülecek.
- Tom overlooked a few minor details.
- Tom birkaç küçük ayrıntıyı gözden kaçırdı.
- Forget it, those are just trivial details.
- Unut gitsin, bunlar sadece önemsiz ayrıntılar.
- There's no point in dwelling on details.
- Ayrıntılar üzerinde durmanın hiçbir anlamı yok.
- Tom scribbled down some details.
- Tom bazı ayrıntıları karaladı.
- Tom said he had no other details.
- Tom başka ayrıntı bilmediğini söyledi.
- We need to clarify a few details.
- Birkaç ayrıntıyı aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor.
- I didn't tell Tom all the details.
- Bütün ayrıntıları Tom'a anlatmadım.
- We do not need so many details.
- Çok fazla ayrıntıya ihtiyacımız yok.
- Tom gave no additional details.
- Tom başka ayrıntı vermedi.
- Focus on the details.
- Ayrıntılara odaklan.
- Contact Tom Jackson for further details.
- Daha fazla ayrıntı için Tom Jackson'la irtibat kurun.
- I didn't ask for details.
- Ben ayrıntıları istemedim.
- Tom said he wants more details.
- Tom daha fazla ayrıntı istediğini söyledi.
- I need to get all the details.
- Tüm ayrıntıları almak istiyorum.
- I know all the details.
- Bütün ayrıntıları biliyorum.
- For further details, read below.
- Daha fazla ayrıntı için aşağıyı oku.
- Tom offered no further details.
- Tom daha fazla ayrıntı vermedi.
- The devil is in the details.
- Şeytan ayrıntıda gizlidir.
- Give me all the details.
- Bana tüm ayrıntıları verin.
- Tom will give Mary the details later.
- Tom ayrıntıları Mary'ye daha sonra anlatacak.
- I asked for a few more details.
- Birkaç tane daha ayrıntı istedim.
- Tom said he couldn't provide any more details.
- Tom daha fazla ayrıntı veremeyeceğini söyledi.
- Give me the details.
- Ayrıntıları ver.
- After a month or two, you won't remember such minor details.
- Bir ya da iki ay sonra böyle küçük ayrıntıları hatırlamayacaksınız.
- Tom wouldn't give me any details.
- Tom bana hiçbir ayrıntı vermeyecekti.
- Today's paper gives further details of the accident.
- Bugünkü gazete kazayla ilgili daha fazla ayrıntı veriyor.
- He wrote down all the details.
- O tüm ayrıntıları yazdı.
- Tom discussed the details with Mary.
- Tom ayrıntıları Mary ile tartıştı.
- Tell me the details.
- Ayrıntıları anlat.
- Tom didn't give us any further details.
- Tom bize daha fazla ayrıntı vermedi.
- Some details aren't known yet.
- Bazı ayrıntılar henüz bilinmiyor.
- Would you like more details?
- Daha fazla ayrıntı ister misiniz?
- I don't know the details.
- Ayrıntıları bilmiyorum.
- Tom said he wanted more details.
- Tom daha fazla ayrıntı istediğini söyledi.
- Additional details weren't immediately available.
- Daha fazla ayrıntıya hemen ulaşılamadı.
- I want details.
- Ayrıntıları istiyorum.
- It's difficult to remember details.
- Ayrıntıları hatırlamak zor.
- Tom didn't have further details.
- Tom daha fazla ayrıntı vermedi.
- Give me the details.
- Bana ayrıntıları ver.
- You must give close attention to the merest details.
- En ufak ayrıntılara bile çok dikkat etmelisin.
- No details have been announced.
- Hiçbir ayrıntı açıklanmadı.
- Tom provided no further details.
- Tom daha fazla ayrıntı vermedi.
- We don't need to add details to our story.
- Hikayemize ayrıntı eklememize gerek yok.
- Tom pays attention to details.
- Tom ayrıntılara dikkat ediyor.
- Tom explained the details to Mary.
- Tom ayrıntıları Mary'ye açıkladı.
- For further details, read below.
- Daha fazla ayrıntı için aşağıyı okuyun.
- Tom didn't provide further details.
- Tom daha fazla ayrıntı vermedi.
- Call Tom for more details.
- Daha fazla ayrıntı için Tom'u arayın.
- Are there any more details?
- Başka ayrıntı var mı?
- No details were offered.
- Hiçbir ayrıntı sunulmadı.
- Tom offered no further details.
- Tom başka ayrıntı vermedi.
- We have no further details at this time.
- Şu anda daha fazla ayrıntımız yok.
- Today's paper gives further details of the accident.
- Bugünkü gazete olay hakkında daha fazla ayrıntı verir.
- I can give you more details on Monday.
- Pazartesi günü sana daha fazla ayrıntı verebilirim.
- We have all the details.
- Biz tüm ayrıntılara sahibiz.
- Give us the details.
- Bize ayrıntıları verin.
- Tom gave no further details.
- Tom başka ayrıntı vermedi.
- Could you give us more details?
- Bize biraz daha ayrıntı verir misin?
- Tom didn't give me any details.
- Tom bana hiçbir ayrıntı vermedi.
- I'm going to need details.
- Ayrıntılara ihtiyacım olacak.
- I can give you more details on Monday.
- Pazartesi günü size daha fazla ayrıntı verebilirim.
- Tom told me all the details.
- Tom bana bütün ayrıntıları söyledi.
- The details are still unclear.
- Ayrıntılar hala belirsiz.
- No financial details were disclosed.
- Hiçbir mali ayrıntı açıklanmadı.
- No details were discussed.
- Hiçbir ayrıntı tartışılmadı.
- You have to add more details to the report.
- Rapora daha fazla ayrıntı eklemek zorundasın.
- You'll no longer remember such minor details after a month or two.
- Bir ya da iki ay sonra böyle küçük ayrıntıları artık hatırlamayacaksınız.
- Contact Tom Jackson for details.
- Ayrıntılar için Tom Jackson'a ulaşın.
- Let me know the details.
- Bana ayrıntıları bildirin.
- Please refer to the owner's manual for more details.
- Daha fazla ayrıntı için lütfen kullanım kılavuzuna bakın.
- Contact Tom Jackson for details.
- Ayrıntılar için Tom Jackson'la bağlantı kurun.
- Don't go into the details.
- Ayrıntıya girme.
- Spare me the details.
- Ayrıntılara girme.
- Details are sketchy.
- Ayrıntılar yarım yamalak.
- Police didn't release any additional details.
- Polis daha fazla ayrıntı vermedi.
- For more details, visit our website.
- Daha fazla ayrıntı için web sitemizi ziyaret edin.
- Tom is going to give Mary the details later.
- Tom ayrıntıları daha sonra Mary'ye verecek.
- I need more details.
- Daha fazla ayrıntıya ihtiyacım var.
- Tom said he'd give me the details later.
- Tom bana ayrıntıları daha sonra vereceğini söyledi.
- I don't need to hear all the details.
- Bütün ayrıntıları duymama gerek yok.
- Apply to the office for further details.
- Daha fazla ayrıntı için ofise başvurun.
- Here are the details.
- İşte ayrıntılar.
- Show more details.
- Daha fazla ayrıntı göster.
- I don't want to get bogged down in details.
- Ben ayrıntılara gömülmek istemiyorum.
- I want more details.
- Ben daha fazla ayrıntı istiyorum.
- Tom doesn't need to know all the details.
- Tom'un tüm ayrıntıları bilmesi gerekmez.
- Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Magazin gazeteleri her gün Başkan'ın evlilikteki sadakatsizliğiyle ilgili korkunç ayrıntılarla halkı gıdıklıyordu.
- You may leave out the details.
- Ayrıntıları atlayabilirsiniz.
- Do you want the details now?
- Ayrıntıları şimdi mi istiyorsun?
- Tom left out no details.
- Tom hiçbir ayrıntıyı atlamadı.
- Tom didn't tell me all the details.
- Tom bana bütün ayrıntıları söylemedi.
- Let's not get lost in details.
- Ayrıntılarda kaybolmayalım.
- I don't know all the details yet.
- Henüz tüm ayrıntıları bilmiyorum.
- Spare me the details.
- Bana ayrıntıları anlatma.
- I'm not concerned with the details.
- Ayrıntılarla ilgilenmiyorum.
- These details won't be published.
- Bu ayrıntılar yayınlanmayacak.
- I'm drowning in the details.
- Ayrıntılarda boğuluyorum.
- Tom left the details of the agreement to his lawyer.
- Tom anlaşmanın ayrıntılarını avukatına bıraktı.
- We can't give you any more details at this time.
- Şu anda sana daha fazla ayrıntı veremem.
- Give me some details.
- Bana bazı ayrıntılar ver.
- Further details are presented below.
- Daha fazla ayrıntı aşağıda sunulmuştur.
- A butterfly's wing contains many details.
- Bir kelebeğin kanadı birçok ayrıntı içerir.
- I corrected even the smallest details.
- Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
- Tom wouldn't provide details.
- Tom ayrıntıları sağlamazdı.
- Can you give me any details?
- Bana herhangi bir ayrıntı verebilir misin?
- Tom didn't give us any details.
- Tom bize herhangi bir ayrıntı vermedi.
- Tom declined to give details.
- Tom ayrıntı vermeyi reddetti.
- Please send us more details.
- Lütfen bize daha fazla ayrıntı gönderin.
- Could you send me more details by email?
- Bana e-posta ile daha fazla ayrıntı gönderir misin?
- I wish I could tell you all the details, but my boss told me not to.
- Keşke sana bütün ayrıntıları söyleyebilsem ama patronum bana söylemememi söyledi.
- Could you tell me all the details?
- Bana tüm ayrıntıları söyleyebilir misin?
- The details aren't necessary.
- Ayrıntılar gerekli değil.
- I realize you're anxious to finalize the details.
- Ayrıntıları tamamlamak konusunda kaygılandığının farkındayım.
- Will you please provide more details about your proposal?
- Lütfen teklifiniz hakkında daha fazla ayrıntı verir misiniz?
- Spare me the details.
- Ayrıntıları atla.
- All the details will be discussed today.
- Bütün ayrıntılar bugün tartışılacak.
- I don't have any further details.
- Daha fazla ayrıntım yok.
- Are there any more details?
- Daha fazla ayrıntı var mı?
- The details really don't matter.
- Ayrıntılar gerçekten önemli değil.
- My friends wanted details.
- Arkadaşlarım ayrıntıları istedi.
- Tom scribbled down some details in his notebook.
- Tom defterine bazı ayrıntılar karaladı.
- Sami didn't want to know details about that.
- Sami onunla ilgili ayrıntıları bilmek istemedi.
- No other details were given.
- Başka ayrıntı verilmedi.
- Contact Tom for details.
- Ayrıntılar için Tom ile iletişime geçin.
- No further details were given.
- Daha fazla ayrıntı verilmemiştir.
- I don't have all the details yet.
- Henüz bütün ayrıntılara sahip değilim.
- Tom always pays attention to details.
- Tom her zaman ayrıntılara dikkat eder.
- I noticed strange details.
- Garip ayrıntılar fark ettim.
- The student decided to abridge his paper by taking out unnecessary details.
- Öğrenci gereksiz ayrıntıları çıkararak raporunu kısaltmaya karar verdi.
- Don't worry too much about the details.
- Ayrıntılar hakkında çok fazla endişe etmeyin.
- Tom doesn't pay attention to details.
- Tom ayrıntılara dikkat etmez.
- The details of the plan unfolded.
- Planın ayrıntıları ortaya çıktı.
- I don't have any details.
- Hiçbir ayrıntım yok.
- Tom remembered all the details.
- Tom tüm ayrıntıları hatırladı.
- No further details were available.
- Daha fazla ayrıntı mevcut değildi.
- We haven't fixed the final details of the budget.
- Bütçenin nihai ayrıntılarını düzeltmedik.
- She gave him all the details.
- Ona bütün ayrıntıları verdi.
- No details were made public.
- Hiçbir ayrıntı kamuoyuna açıklanmadı.
- For more details, visit our website.
- Daha fazla ayrıntı için web sitemizi ziyaret et.
- I'll give Tom the details later.
- Ayrıntıları Tom'a sonra veririm.
- Tom didn't give further details.
- Tom daha fazla ayrıntı vermedi.
- Give me the details of it.
- Bana onun ayrıntılarını verin.
- Sherlock Holmes could deduce much out of the smallest details.
- Sherlock Holmes en küçük ayrıntılardan bile çok şey çıkarabilir.
- You can tell me the details later.
- Ayrıntıları bana daha sonra söyleyebilirsin.
- I need to know more details.
- Daha fazla ayrıntıya ihtiyacım var.
- Here are some details.
- İşte bazı ayrıntılar.
- If you want more details about that, you'll have to ask my boss.
- Bu konuda daha fazla ayrıntı istiyorsanız, patronuma sormanız gerekecek.
- We want the committee to work out the details.
- Komitenin ayrıntıları çözmesini istiyoruz.
- I still don't know all the details.
- Ben hâlâ tüm ayrıntıları bilmiyorum.
Show More (231)
|
