|
- Did you fall for her at first sight?
- Ona ilk görüşte aşık mı oldun?
- Tom and Mary fell in love with each other at first sight.
- Tom ve Mary ilk görüşte birbirlerine âşık oldular.
- He fell in love with the girl at first sight.
- İlk görüşte kıza âşık oldu.
- She attracted me at first sight.
- Beni ilk görüşte etkiledi.
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte dostluğa inanıyorum.
- The blind don't believe in love at first sight.
- Körler ilk görüşte aşka inanmazlar.
- She attracted me at first sight.
- O (kız) beni ilk görüşte etkiledi.
- The man fell in love at first sight.
- Adam, ilk görüşte aşık oldu.
- She fell in love with him at first sight.
- İlk görüşte ona âşık oldu.
- Can you tell barley from wheat at first sight?
- İlk görüşte arpayı buğdaydan ayırabilir misin?
- I believe in love at first sight.
- İlk görüşte aşka inanıyorum.
- Did you fall in love with her at first sight?
- İlk görüşte ona âşık oldun mu?
- Tom fell in love with Mary at first sight.
- Tom, Mary'ye ilk görüşte aşık oldu.
- Did you fall in love with me at first sight?
- İlk görüşte mi bana aşık oldun?
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte arkadaşlığa inanırım.
- He fell in love with her at first sight.
- İlk görüşte ona âşık oldu.
- She fell in love with him at first sight.
- Ona ilk görüşte aşık oldu.
- He met her at a party, and it was love at first sight.
- Onunla bir partide tanışıp ilk görüşte aşık olmuştu.
- He met her at a party, and it was love at first sight.
- Onunla bir partide tanıştı ve ilk görüşte aşık oldu.
- I recognized her at first sight.
- Onu ilk görüşte tanıdım.
- It was love at first sight.
- İlk görüşte aşktı.
- Did you fall in love with me at first sight?
- Bana ilk görüşte aşık mı oldun?
- It was love at first sight.
- O ilk görüşte aşktı.
- He fell in love with the girl at first sight.
- Kıza ilk görüşte aşık oldu.
- In their case, it was love at first sight.
- Onların durumunda bu ilk görüşte aşktı.
- Tom met Mary at a party, and it was love at first sight.
- Tom Mary ile bir partide tanıştı ve ilk görüşte aşk oldu.
- Do you believe in love at first sight?
- İlk görüşte aşka inanır mısın?
- He fell in love with her at first sight.
- Ona ilk görüşte aşık oldu.
- I believe in love at first sight.
- İlk görüşte aşka inanırım.
- Tom fell in love with Mary at first sight.
- Tom ilk görüşte Mary'ye aşık oldu.
Show More (27)
|
|
- The 2002 EU Budget, amounting to EUR 51 billion, appears at first sight to be balanced and straightforward.
- 51 milyar Euro tutarındaki 2002 AB Bütçesi ilk bakışta dengeli ve anlaşılır görünmektedir.
- As a solution, labelling is a good idea only at first sight.
- Bir çözüm olarak etiketleme sadece ilk bakışta iyi bir fikirdir.
- There is talk of a 'Maastricht of pensions', a slogan that, at first sight, is devoid of meaning.
- İlk bakışta anlamsız gelen bir "Maastricht emekli maaşı" sloganından söz ediliyor.
- This report has far more impact than would appear at first sight.
- Bu rapor ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla etkiye sahiptir.
- So the problem is more complex than at first sight.
- Yani sorun ilk bakışta göründüğünden daha karmaşık.
- Take a look at payments, and the figure of 1.9% does not, at first sight, appear to be very much.
- Ödemelere baktığımızda, %1.9'luk rakam ilk bakışta çok fazla görünmüyor.
- Europe and Russia are a great deal more dependent on each other than might appear to be the case at first sight.
- Avrupa ve Rusya birbirlerine ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla bağımlıdır.
- At first sight the White Paper might seem tied down to its essentially technical content.
- İlk bakışta Beyaz Kitap esasen teknik içeriğine bağlı görünebilir.
- So the problem is more complex than at first sight.
- Dolayısıyla sorun ilk bakışta göründüğünden daha karmaşıktır.
- Tom and Mary fell in love with each other at first sight.
- Tom ve Mary birbirlerine ilk bakışta aşık oldular.
- At first sight, he seemed kind and gentle.
- İlk bakışta, nazik ve kibar görünüyordu.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Halklarımızın ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla ortak noktası vardır.
- Can you tell barley from wheat at first sight?
- Arpayı buğdaydan ilk bakışta ayırabilir misiniz?
- At first sight this problem seems easy, but in fact it's difficult.
- İlk bakışta bu sorun kolay görünüyor, ama aslında zor.
- The problem is not as simple as it might seem at first sight.
- Sorun ilk bakışta göründüğü kadar basit değil.
- We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta göründüğünden daha fazla ortak noktamız var.
- I recognized her at first sight.
- Ben onu ilk bakışta tanıdım.
Show More (16)
|