Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yüksek arazi | upland n. |
General | yüksek arazi | braes [scotland] n. |
Technical | ||
Technical | yüksek arazi | highland n. |
Technical | yüksek arazi | upland n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | eskiden yüksek rütbeli subaylar tarafından kullanılan geniş bir arazi çadırı | markee n. |
General | açık, yüksek ve çimenlik geniş arazi | down n. |
General | bataklık veya alüvyal arazi ile çevrili yüksek arazi parçası | island n. |
General | bataklık veya alüvyal arazi ile çevrili yüksek arazi parçası | islet n. |
Agriculture | ||
Agriculture | yüksek arazi toprakları | upland soil n. |
Geography | ||
Geography | bir bölgenin ana fiziksel özelliğini teşkil eden, genellikle engebeli olan yüksek arazi veya plato | meseta n. |
Geography | yüksek arazi nehirlerini kıyı ovalarına ulaşmadan önce birleştirerek akıntıya karşı seyrin limitini belirleyen sınır | fall line n. |
Geography | ılıman veya nemli bölgelerde yüksek arazi ile alçak arazi arasındaki doğal sınır | fall line n. |
Geography | ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi | down n. |
Geography | ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi | downs n. |