| Turkish | English | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | yönergeler | directions n. | ||
|
It outlines once more a number of aspects very clearly and offers specific directions for solutions. Bir dizi hususu bir kez daha çok net bir şekilde özetlemekte ve çözüm için belirli yönergeler sunmaktadır. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | yönergeler | guidelines n. | ||
|
We therefore need a rigorous legal framework and clear legal guidelines. Bu nedenle titiz bir yasal çerçeveye ve net yasal yönergelere ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | yönergeler | directives n. | ||
|
I look forward to seeing further directives, perhaps starting with disability. Belki de engellilikle başlayacak daha fazla yönerge görmeyi dört gözle bekliyorum. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | yönergeler | instructions n. | ||
| Turkish | English | |
|---|---|---|
| Computer | ||
| Computer | eq yönergeler | eq instructions n. |
| Education | ||
| Education | sınav kağıdının başındaki yönergeler | rubric n. |
| Slang | ||
| Slang | detaylar, yönergeler, olaylar gibi bilgilerin bir arada sunulduğu liste/kaynak | poop sheet n. |
