English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | worldwide adj. | dünya çapındaki | ||
Poor countries, and particularly the poor population of those countries, do not benefit from worldwide prosperity. Yoksul ülkeler ve özellikle de bu ülkelerdeki yoksul nüfus, dünya çapındaki refahtan faydalanamamaktadır. More Sentences |
||||
General | worldwide adj. | dünya genelindeki | ||
Aviation is, in fact, responsible for 2.5% of CO2 emissions worldwide. Aslında havacılık, dünya genelindeki CO2 emisyonlarının %2,5'inden sorumludur. More Sentences |
||||
General | worldwide adv. | dünya çapında | ||
The grants are aimed at promoting respect for human rights and democracy worldwide. Hibeler dünya çapında insan hakları ve demokrasiye saygıyı teşvik etmeyi amaçlamaktadır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | worldwide adj. | dünya genelinde | ||
This adds up to over 3 million victims a year worldwide, 500 000 of whom are European citizens. Bu da dünya genelinde yılda 500.000'i Avrupa vatandaşı olmak üzere 3 milyondan fazla mağdur anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
Trade/Economic | worldwide adv. | dünya çapında | ||
The first question concerns the proposal to create a worldwide Socrates programme. İlk soru, dünya çapında bir Socrates programı oluşturma önerisiyle ilgilidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | worldwide adj. | dünyadaki her ulusu kapsayan | ||
General | worldwide adj. | yaygın | ||
General | worldwide adv. | bütün dünyada | ||
General | worldwide adv. | dünyanın her tarafında | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | worldwide adj. | alemşümul |