English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | visceral adj. | içgüdüsel | ||
Jim had a visceral hatred for Muslims. Jim'in Müslümanlara karşı içgüdüsel bir nefreti vardı. More Sentences |
||||
General | visceral adj. | iç organlarla ilgili | ||
General | visceral adj. | ilkel | ||
General | visceral adj. | düşünmeden yapılan | ||
General | visceral adj. | akıl yerine içgüdü ile karakterize olan | ||
General | visceral adj. | akıl yerine içgüdü ile hareket eden | ||
General | visceral adj. | yüzeysel veya temel duygularla karakterize olan | ||
General | visceral adj. | yüzeysel veya temel duygularla hareket eden | ||
General | visceral adj. | kendi halinde | ||
General | visceral adj. | üstünkörü yapılmış | ||
Medical | ||||
Medical | visceral adj. | iç organda hissedilen | ||
Medical | visceral adj. | içorganlarla ilgili | ||
Medical | visceral adj. | organla ilgili | ||
Medical | visceral adj. | viseral | ||
Anatomy | ||||
Anatomy | visceral adj. | içorgansal | ||
Anatomy | visceral adj. | iç organlarla ilgili | ||
Psychology | ||||
Psychology | visceral adj. | içorgansal |