Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | uygunsuz (söz/davranış) | out of line adj. | ||
His remark was really out of line. Onun sözü gerçekten uygunsuzdu. More Sentences |
||||
General | uygunsuz/uygun olmayan (davranış) | bad form n. | ||
General | (uygunsuz davranış nedeniyle) kendi toplumundan dışlanma | coventry n. | ||
General | uygunsuz (davranış, inanç, fikir) | off-base adj. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | uygunsuz bir davranış olmak | be not the done thing [uk] v. | ||
Psychology | ||||
Psychology | olağan yanıt uygunsuz olduğunda davranışın beklenen davranış ile değiştirilmesi | displacement n. | ||
Psychology | olağan yanıt uygunsuz olduğunda davranışın beklenen davranış ile değiştirilmesi | displacement behavior n. | ||
Psychology | olağan yanıt uygunsuz olduğunda davranışın beklenen davranış ile değiştirilmesi | displacement activity n. | ||
Archaic | ||||
Archaic | uygunsuz davranış ve hareketleri gözlemleyip rapor eden sivil idare memuru | searcher n. |