English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | upbraid v. | azarlamak | ||
My mother-in-law never passes up an opportunity to upbraid me over my decision to go into business for myself. Kayınvalidem kendi işimi kurma kararımdan dolayı beni azarlama fırsatını asla kaçırmaz. More Sentences |
||||
General | upbraid v. | çıkışmak | ||
General | upbraid v. | paylamak | ||
General | upbraid v. | haşlamak | ||
General | upbraid v. | eleştirmek | ||
General | upbraid v. | kınamak |
English | Turkish | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | upbraid (someone or something) for (doing) (something) v. | (birini/bir grubu bir şey yaptığı) için azarlamak |
Phrasals | upbraid (someone or something) for (doing) (something) v. | (birini/bir grubu bir şey yaptığı) için paylamak |
Phrasals | upbraid (someone or something) for (doing) (something) v. | (birini/bir grubu bir şey yaptığı) için haşlamak |
Phrasals | upbraid (someone or something) for (doing) (something) v. | (birini/bir grubu bir şey yaptığı) için eleştirmek |
Phrasals | upbraid (someone or something) for (doing) (something) v. | (birini/bir grubu bir şey yaptığı) için kınamak |
Phrasals | upbraid for v. | için azarlamak |
Phrasals | upbraid for v. | için paylamak |
Phrasals | upbraid for v. | için haşlamak |
Phrasals | upbraid for v. | için eleştirmek |
Phrasals | upbraid for v. | için kınamak |