English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | throw away v. | atmak | ||
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised. Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | throw away v. | çöp atmak | ||
She explained to me that we throw away too much garbage. Bana çok fazla çöp attığımızı açıkladı. More Sentences |
||||
General | throw away v. | boşa harcamak | ||
He threw away his chance of promotion. O, terfi şansını boşa harcadı. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | throw away v. | ziyan etmek | ||
Don't throw away your money. Paranı ziyan etme. More Sentences |
||||
Phrasals | throw away v. | fırsatı kaçırmak | ||
Don't throw away a good opportunity. Güzel bir fırsatı kaçırma. More Sentences |
||||
General | ||||
General | throw away v. | atmak (istenilmeyen bir şeyi) | ||
General | throw away v. | kaçırmak | ||
General | throw away v. | elden çıkarmak | ||
General | throw away v. | çarçur etmek | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | throw away v. | ıskartaya çıkarmak | ||
Phrasals | throw away v. | çöpe atmak | ||
Phrasals | throw away v. | heba etmek | ||
Phrasals | throw away v. | kurtulmak | ||
Phrasals | throw away v. | iyi bir şekilde yararlanamamak | ||
Phrasals | throw away v. | uyduruk bir tarzda yapmak/söylemek | ||
Phrasals | throw away v. | israf etmek | ||
Phrasals | throw away v. | har vurup harman savurmak | ||
Phrasals | throw away v. | bir kenara atmak | ||
Phrasals | throw away v. | reddetmek | ||
Phrasals | throw away v. | başından savmak | ||
Phrasals | throw away v. | başından atmak | ||
Phrasals | throw away v. | çevresinden uzaklaştırmak | ||
Phrasals | throw away v. | es geçmek | ||
Phrasals | throw away v. | vurguyu azaltmak | ||
Phrasals | throw away v. | vazgeçmek |