English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | teleport v. | ışınlanmak | ||
The protagonist of the story can teleport. Hikayenin başkahramanı ışınlanabiliyor. More Sentences |
||||
General | teleport v. | ışınlamak | ||
General | teleport v. | telekinezi yoluyla birini veya bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak | ||
Telecom | ||||
Telecom | teleport n. | haberleşme uydularına ve diğer uzun mesafeli araçlara erişim sağlayan bölgesel telekomünikasyon ağı |