tanıklık - Turkish English Dictionary

tanıklık

Meanings of "tanıklık" in English Turkish Dictionary : 12 result(s)

Turkish English
Common Usage
tanıklık testimony n.
He is trying to lift Parliament's efforts above the level of positive testimonies.
Parlamento'nun çabalarını olumlu tanıklık düzeyinin üzerine çıkarmaya çalışıyor.

More Sentences
tanıklık witness n.
He asked me to a witness to his will.
Benden vasiyetine tanıklık etmemi istedi.

More Sentences
Trade/Economic
tanıklık testimony n.
We have received blood-curdling accounts and testimonies on this score.
Bu konuda kan dondurucu ifadeler ve tanıklıklar aldık.

More Sentences
Law
tanıklık testimony n.
Sami's testimony was extremely important.
Sami'nin tanıklığı son derece önemliydi.

More Sentences
General
tanıklık evidence n.
tanıklık witnessing n.
tanıklık testimonial n.
tanıklık attestation n.
tanıklık witness n.
tanıklık authority n.
Law
tanıklık attestation n.
tanıklık oral evidence n.

Meanings of "tanıklık" with other terms in English Turkish Dictionary : 116 result(s)

Turkish English
Common Usage
tanıklık etmek testify v.
It's in your best interest to testify against Sami.
Sami'ye karşı tanıklık etmek senin yararına olur.

More Sentences
General
tanıklık etmek give evidence v.
He was called to give evidence.
O, tanıklık etmek için çağrıldı.

More Sentences
tanıklık etmek bear witness to v.
The proposals we have put on the table bear witness to this.
Masaya koyduğumuz teklifler buna tanıklık etmektedir.

More Sentences
tanıklık yapmak witness v.
Have you ever been a witness in a court case?
Hiç bir davada tanıklık yaptınız mı?

More Sentences
tanıklık etmek testify v.
And I testify that this is the Son of God.
Ve ben bunun Tanrı'nın Oğlu olduğuna tanıklık ediyorum.

More Sentences
tanıklık etmek witness v.
The past few years have witnessed the rise of e-commerce.
Geçtiğimiz birkaç yıllık dönem, e-ticaretin yükselişine tanıklık etmiştir.

More Sentences
cinayete tanıklık etmek witness the murder v.
He witnessed the murder.
O cinayete tanıklık etti.

More Sentences
Phrasals
(birinin/bir şeyin) aleyhinde tanıklık etmek testify against (someone or something) v.
I don't want to testify against Tom.
Tom'un aleyhine tanıklık etmek istemiyorum.

More Sentences
(bir şeye) tanıklık etmek testify to (something) v.
As an elected representative for the Loire-Atlantique region, unfortunately, I can testify to this.
Loire-Atlantique bölgesinin seçilmiş bir temsilcisi olarak ne yazık ki buna tanıklık edebilirim.

More Sentences
Law
tanıklık etmek testify v.
I may testify.
Ben tanıklık edebilirim.

More Sentences
tanıklık yapmak testify v.
Sami testified in court.
Sami mahkemede tanıklık yaptı.

More Sentences
tanıklık etmek witness v.
But at the same time, it was tragic to have to witness the extent of the street violence.
Ama aynı zamanda sokak şiddetinin boyutlarına tanıklık etmek zorunda kalmak da trajikti.

More Sentences
General
yalancı tanıklık perjury n.
tanıklık etme deposition n.
yalancı tanıklık fictitious testimony n.
tanıklık etme depositure n.
müşterek tanıklık comprobation n.
bir çağa tanıklık etmek bear witness to an age v.
tanıklık etmek üzere tanık kürsüsüne çıkmak take the witness stand v.
tanıklık etmek vouch v.
tanıklık etmek give testimony v.
tanıklık etmek bear witness v.
tanıklık etmek depose to doing something v.
tanıklık etmek act as a witness v.
bir çağa tanıklık yapmak bear witness to an age v.
tanıklık etmek (bir çağa vb) bear witness (to an age) v.
bizzat gördüğü bir olaya tanıklık etmek eyewitness v.
yalancı tanıklık etmek perjure v.
tanıklık etmek (bir şeye) be a witness to (something) v.
-e tanıklık etmek be a witness to v.
-e tanıklık etmek testify to v.
tanıklık etmek bear testimony v.
imzaya tanıklık etmek witness the signature v.
imzaya tanıklık etmek witnesseth the signing of v.
imzaya tanıklık etmek witness the signing of v.
birini tanıklık için çağırmak call someone to testify v.
suça tanıklık etmek witness a crime v.
yalan yere tanıklık etmek forswear one's self v.
sahte olarak tanıklık etmek misvouch v.
mahkemede tanıklık yaptıktan sonra çekilmek stand down v.
sanığın masum olduğuna tanıklık eden compurgatorial [obsolete] adj.
Phrasals
tanıklık etmek üzere çağırmak put on v.
biri için tanıklık etmek witness for someone v.
bir şeye tanıklık etmek attest to something v.
(biri/bir grup) için mahkemede tanıklık/şahitlik etmek witness for (someone or something) v.
-e tanıklık/şahitlik etmek witness to v.
Colloquial
bir şeye tanıklık etmek be in at something v.
yalancı tanıklık yapmak be forsworn v.
Idioms
bir şeye tanıklık etmek bear testimony to something v.
bir şeye tanıklık etmek bear witness to something v.
birinin çöküşüne tanıklık etmek be in at the death/finish v.
bir şeye tanıklık/şahitlik etmek witness to something v.
bir şeye tanıklık etmek be witness to something v.
abd anayasasının beşinci ek maddesi bağlamında kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetmek plead the fifth (amendment) v.
şu anda tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz history in the making expr.
bir hayvanın öldürülmesine tanıklık eden in at the death expr.
bir hayvanın öldürülmesine tanıklık eden in at the kill expr.
bir hayvanın öldürülmesine tanıklık eden in on the kill expr.
mahkemede tanıklık eden on the stand expr.
Trade/Economic
bir belgeye tanıklık etme attestation n.
işçi işveren anlaşmazlığı durumlarında tanıklık yapan ve bağlayıcı kararlar alan özel kurul peer review panel n.
Law
tanıklık etme testate [obsolete] n.
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkını ortadan kaldıran muafiyet testimonial immunity n.
abd anayasasının beşinci ek maddesi bağlamında kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkı fifth amendment right against self-incrimination n.
aykırı tanıklık adverse witness n.
bir tanığın başka bir kimseden aldığı bilgilere dayanarak yaptığı tanıklık hearsay n.
devlet lehine tanıklık state's evidence n.
gerçek tanıklık intrinsic evidence n.
hükümete tanıklık yapma king's evidence n.
karşı tanıklık adverse witness n.
kendi aleyhine tanıklık etmeme muafiyeti (susma hakkı) freedom from self-incrimination n.
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkı privilege against self-incrimination n.
kendi aleyhinde tanıklık self incrimination n.
kendi aleyhine tanıklık self-incrimination n.
kendi aleyhine tanıklık witness against himself n.
kendi aleyhine tanıklık etmeme muafiyeti (susma hakkı) privilege against self-incrimination n.
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkı freedom from self-incrimination n.
maddi tanıklık material witness n.
olumsuz tanıklık negative testimony n.
olumsuz tanıklık negative evidence n.
sanık lehine tanıklık eden kimse witness for the defence n.
sanık aleyhine tanıklık eden kimse witness for the prosecution n.
şahsen gördüğü konularda tanıklık eden tanık eye witness n.
tanıklık yapmayı reddetme refusal to testify n.
tanıklık yetkinliği competency of witness n.
tanıklık ehliyeti competency witness n.
yemin altında tanıklık depone n.
yeminsiz tanıklık etme testifying without oath n.
yalancı tanıklık perjury n.
yalancı tanıklık fabricated proof n.
yalancı tanıklık false evidence n.
yeminli olarak yapılan tanıklık sworn evidence n.
yeminli tanıklık sworn testimony n.
yalan yere tanıklık cezası penalty of perjury n.
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkının yerine geçen muafiyet use immunity n.
devlet lehine tanıklık queen's evidence n.
(ingiliz mahkemelerinde) kraliyet lehine tanıklık crown's evidence n.
aleyhinde tanıklık etmek give evidence against v.
aleyhte tanıklık etmek testify against v.
tanıklık etmek attest v.
tanıklık için davet etmek call witness v.
tanıklık yapmak attest v.
tanıklık etmek take the stand as a witness v.
yalan yere tanıklık etmek perjure v.
yemin altında tanıklık etmek testify under oath v.
yalancı tanıklık yaptırmak suborn v.
tanıklık yapmak depose [obsolete] v.
kendi aleyhine tanıklık etmesini önlemek için tutukluya tanınan avukat tutma ve sessiz kalma haklarına ait veya ilişkin miranda adj.
tanıklık yapma yeterliğine sahip olan competent adj.
Politics
işkenceye tanıklık ettirme witnessing another under torture n.
Religious
bir kimsenin dini inançlarına tanıklık etmek witness v.
Latin
tanıklık etmek testari v.
tanıklık yapmak testari v.
Archaic
tanıklık yapmak test v.
tanıklık etmek steven v.
Slang
tanıklık etmek mount v.