English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | talk to (one) v. | (biriyle) görüşmek | ||
Tom is now talking to one of his teachers. Tom şimdi bir öğretmeniyle görüşüyor. More Sentences |
||||
Phrasals | talk to (one) v. | (birini) azarlamak | ||
If I were prime minister, I'd give Clinton a good talking to. Eğer başbakan olsam Clinton'ı bir güzel azarlarım. More Sentences |
||||
Phrasals | talk to (one) v. | (biriyle) konuşmak | ||
Phrasals | talk to (one) v. | (birini) paylamak | ||
Phrasals | talk to (one) v. | (birine) fırça çekmek |
English | Turkish | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | talk back (to one) v. | (birine) karşı gelmek |
Phrasals | talk back (to one) v. | (birine) sert/kaba bir şekilde karşılık vermek |
Phrasals | talk back (to one) v. | (birine) saygısızca cevap/karşılık vermek |
Phrasals | talk back (to one) v. | (birine) terbiyesizce/küstahça cevap/karşılık vermek |
Phrasals | talk down to (one) v. | (birini) aşağılayarak konuşmak |
Phrasals | talk down to (one) v. | (biriyle) küçümseyici bir biçimde konuşmak |
Phrasals | talk down to (one) v. | (birinin) seviyesinde/seviyesine inerek konuşmak |
Phrasals | talk down to (one) v. | (biriyle) yüksekten konuşmak |
Idioms | ||
Idioms | talk (to one) like a dutch uncle v. | (birinden) sözünü esirgememek |
Idioms | you're a fine one to talk! expr. | diyene bak! |
Speaking | ||
Speaking | no one will talk to me expr. | kimse benimle konuşmayacak |
Speaking | you're a fine one to talk expr. | konuşana bak! |
Speaking | you're a fine one to talk! expr. | söyleyene bak! |