| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | swiftly adv. | süratle | ||
|
This breach in safety arrangements should be swiftly put right. Güvenlik düzenlemelerindeki bu eksiklik süratle giderilmelidir. More Sentences |
||||
| Common Usage | swiftly adv. | hızla | ||
|
These are areas in which the EU has taken a quantum leap forward by swiftly adopting the necessary legal acts. Bunlar, AB'nin gerekli yasal düzenlemeleri hızla kabul ederek ileriye doğru bir kuantum sıçraması yaptığı alanlardır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | swiftly adv. | hızlı bir şekilde | ||
|
It is not to be expected that these new Member States will swiftly change over to the euro as their own legal currency. Bu yeni Üye Devletlerin hızlı bir şekilde kendi yasal para birimleri olarak Avro'ya geçmeleri beklenmemektedir. More Sentences |
||||
| General | swiftly adv. | fişek gibi | ||
| General | swiftly adv. | çabuk | ||
| General | swiftly adv. | hızlıca | ||
| General | swiftly adv. | yükseklik | ||
| General | swiftly adv. | hızlı şekilde | ||
| General | swiftly adv. | süratli bir şekilde | ||
| General | swiftly adv. | seri bir şekilde | ||
| General | swiftly adv. | doludizgin | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | leave swiftly v. | hızla ayrılmak |
| General | as swiftly as possible adv. | mümkün olduğunca süratli |
