| Turkish | English | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | seferber etmek | mobilize v. | ||
|
We will mobilize all of the lawyers of the company. Şirketin tüm avukatlarını seferber edeceğiz. More Sentences |
||||
| General | seferber etmek | mobilise v. | ||
|
We would have to mobilise all the Community resources to obtain compensation. Tazminat elde etmek için tüm Topluluk kaynaklarını seferber etmemiz gerekecekti. More Sentences |
||||
| Military | ||||
| Military | seferber etmek | mobilize v. | ||
|
The whole world will be mobilized to stop them. Bütün dünya onları durdurmak için seferber edilecek. More Sentences |
||||
| Military | seferber etmek | mobilise v. | ||
|
We should mobilise all our forces in order to consolidate, as I have said, this strategic alliance. Söylediğim gibi, bu stratejik ittifakı pekiştirmek için tüm güçlerimizi seferber etmeliyiz. More Sentences |
||||
| Idioms | ||||
| Idioms | seferber etmek | press into service v. | ||
| Turkish | English | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | birini seferber etmek | press someone into service v. |
| General | birine yardım etmek için tüm imkanlarıyla seferber olmak | use every means available to help someone v. |
| General | tüm imkanları seferber etmek | use every means available v. |
| General | tüm olanakları seferber etmek | use every means available v. |
| Idioms | ||
| Idioms | tüm olanaklarını seferber etmek | pull out all the stops v. |
| Idioms | tüm kaynaklarını seferber etmek | pull out the stops v. |
| Idioms | (birini/bir şeyi) seferber etmek | press (someone or something) into service v. |
| Idioms | tüm olanaklarını seferber etmek | pull all the stops out v. |
| Physiology | ||
| Physiology | stres karşısında vücut sistemlerini seferber etmek için sempatik sinir sisteminin başlattığı bir dizi fizyolojik değişim | fight-or-flight response n. |
| Military | ||
| Military | kuvvetleri seferber etmek | rendezvous [obsolete] v. |
