|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
ondan sonra |
ever after adv.
|
|
And they all lived happily ever after.
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
More Sentences
|
2 |
General |
ondan sonra |
then adv.
|
|
It appears difficult to enlarge first and only then to focus on depth.
Önce genişletmek ve ancak ondan sonra derinliğe odaklanmak zor görünüyor.
More Sentences
|
3 |
General |
(ondan) sonra |
then adv.
|
|
I stopped by the pharmacy and then the butcher shop.
Önce eczaneye sonra da kasap dükkanına uğradım.
More Sentences
|
4 |
General |
ondan sonra |
after that adv.
|
|
After that, you ask why the world does not improve.
Ondan sonra dünya neden düzelmiyor diye soruyorsunuz.
More Sentences
|
Speaking |
|
5 |
Speaking |
ondan başkası değil |
none other than expr.
|
|
It's none other than her.
Ondan başkası değil.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
ziyaretçilerin bir spor veya rekreasyon etkinliğine katılma veya ondan keyif almasına odaklanan etkinlik |
sporting attraction n.
|
|
7 |
General |
kutsal görülen bir şeyin adıyla aynı olan, ondan türetilmiş veya o şeyin adını içeren ifade |
oath n.
|
|
8 |
General |
bir sıvıyı süzgeçten geçirip ondan bir şey çıkarmak |
strain something out of v.
|
|
9 |
General |
insanların ondan (kendisinden) nefret ettiğini bilerek yaşayabilmek |
go through life knowing that people hate him v.
|
|
10 |
General |
bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak |
walk off v.
|
|
11 |
General |
kahve tanenine ait veya ondan türetilmiş |
caffetannic adj.
|
|
|
12 |
General |
ondan dolayı |
her adj.
|
|
13 |
General |
ondan dolayı |
hers [obsolete] adj.
|
|
14 |
General |
yüz ondan beş fazla olan |
one hundred fifteen adj.
|
|
15 |
General |
yüz ondan beş fazla olan |
one hundred five adj.
|
|
16 |
General |
yüz ondan on fazla olan |
one hundred twenty adj.
|
|
17 |
General |
ondan küçük |
single-digit adj.
|
|
18 |
General |
ondan sonra |
next adv.
|
|
19 |
General |
ondan sonra |
in the second place adv.
|
|
20 |
General |
ondan dolayı |
so adv.
|
|
21 |
General |
ondan beri |
ever since adv.
|
|
22 |
General |
ondan dolayı |
for that reason adv.
|
|
23 |
General |
ondan sonra daima |
ever after adv.
|
|
24 |
General |
ondan sonra |
since adv.
|
|
25 |
General |
ondan sonra |
afterwards adv.
|
|
26 |
General |
ondan sonra |
thereafter adv.
|
|
27 |
General |
ondan dolayı |
thence adv.
|
|
28 |
General |
ondan sonra |
second-best adv.
|
|
29 |
General |
ondan sonra |
sene adv.
|
|
30 |
General |
ondan sonra |
so adv.
|
|
31 |
General |
ondan başka kim olsa |
anybody but he pron.
|
|
|
Phrasals |
|
32 |
Phrasals |
birinin tarafını tutmak/ondan yana olmak |
take up for v.
|
|
33 |
Phrasals |
bir şeye yaklaşmamak/ondan geri durmak |
stay back (from something) v.
|
|
34 |
Phrasals |
(birisinden) uzak durmak/ondan bahsetmemek |
skirt around someone v.
|
|
35 |
Phrasals |
birini kızdırıp ondan bir bilgi almak |
worry something out of someone v.
|
|
36 |
Phrasals |
birini taciz ederek ondan bir bilgi almak |
worry something out of someone v.
|
|
37 |
Phrasals |
(birinin) altından girip üstünden çıkıp ondan bir bilgi almak/koparmak |
wrangle (something) out of (someone) v.
|
|
Phrases |
|
38 |
Phrases |
hem ondan hem de şundan |
a little from column a, a little from column b expr.
|
|
39 |
Phrases |
ondan önceki |
the one before expr.
|
|
40 |
Phrases |
ondan iki çıkarsa sekiz kalır |
two from ten leaves eight expr.
|
|
41 |
Phrases |
(ondan) başka şey beklenmezdi zaten |
i wouldn't doubt (someone) [ireland] expr.
|
|
Proverb |
|
42 |
Proverb |
tehlikenin farkında olmak ondan kaçınmanın yarısıdır |
a danger foreseen is half-avoided
|
|
Colloquial |
|
43 |
Colloquial |
ondan önce |
first up n.
|
|
44 |
Colloquial |
ondan sorulmak |
ace it v.
|
|
45 |
Colloquial |
biraz ondan biraz bundan |
a dash of this a pinch of that expr.
|
|
46 |
Colloquial |
kurtul ondan! |
toss it! expr.
|
|
47 |
Colloquial |
bundan/ondan sonra hep |
forever after expr.
|
|
48 |
Colloquial |
bundan/ondan sonra daima |
forever after expr.
|
|
49 |
Colloquial |
ondan bundan bir sürü şey |
this, that, and the other thing expr.
|
|
50 |
Colloquial |
biraz ondan biraz şundan |
a little of this a little of that expr.
|
|
Idioms |
|
51 |
Idioms |
suçu ondan ona atma |
blame shifting n.
|
|
52 |
Idioms |
gözü ondan başkasını görmemek |
only have eyes for someone v.
|
|
53 |
Idioms |
ondan ona dolaşmak |
do the rounds v.
|
|
54 |
Idioms |
ondan ona aktarılmak |
do the rounds v.
|
|
55 |
Idioms |
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek |
play footsies v.
|
|
56 |
Idioms |
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek |
play footsie v.
|
|
57 |
Idioms |
biraz ondan biraz bundan |
a little from column a, a little from column b expr.
|
|
58 |
Idioms |
biraz ondan biraz bundan |
a halfway house expr.
|
|
59 |
Idioms |
ondan sana fayda yok |
get no change out of somebody expr.
|
|
60 |
Idioms |
ondan sana hayır gelmez |
get no change out of somebody expr.
|
|
61 |
Idioms |
ondan sana hayır yok |
get no change out of somebody expr.
|
|
62 |
Idioms |
(tam da) ondan bekleyeceğim/ beklenecek bir hareket/davranış |
I wouldn't put it past somebody expr.
|
|
63 |
Idioms |
(ondan) hiç iz yok |
hide nor hair expr.
|
|
64 |
Idioms |
(ondan) hiç iz yok |
neither hide nor hair expr.
|
|
65 |
Idioms |
ondan sonrası felaket |
it's all downhill expr.
|
|
66 |
Idioms |
ondan sonra |
from that day forth expr.
|
|
67 |
Idioms |
ondan sonra |
from that time forth expr.
|
|
Speaking |
|
68 |
Speaking |
aslında ondan bahsetmiyordum |
actually I wasn't talking about him expr.
|
|
69 |
Speaking |
aslında ondan hoşlanmaya başlamıştım |
I kinda started to like him expr.
|
|
70 |
Speaking |
benim için (onun) numarasını ister misin ondan? |
can you please ask her for his number for me? expr.
|
|
71 |
Speaking |
bıktım ondan |
I have had enough of him expr.
|
|
|
72 |
Speaking |
insanlar ondan nefret ediyor |
people hate him expr.
|
|
73 |
Speaking |
işte ondan sonra (bu konuyla ilgileneceğiz) |
it is time after that expr.
|
|
74 |
Speaking |
işte ondan sonra bu konuyla ilgileneceğiz |
it is time after that expr.
|
|
75 |
Speaking |
ondan pek hoşlanmıyorum |
I don't really like her expr.
|
|
76 |
Speaking |
ondan nefret etmek için pek çok sebebim var |
I have got lots of reason to hate her/him expr.
|
|
77 |
Speaking |
ondan bir süredir haber alamıyorum |
I haven't heard from him for a while expr.
|
|
78 |
Speaking |
ondan ayrıldım |
I broke up with him expr.
|
|
79 |
Speaking |
ondan hoşlanmıyorum bile |
I don't even like her at all expr.
|
|
80 |
Speaking |
ondan hiç bahsetmiyorum bile |
to say nothing of him/her expr.
|
|
81 |
Speaking |
ondan hünerli bir avcı yaratacağım |
I'll make an accomplished hunter of him expr.
|
|
82 |
Speaking |
ondan seni afftetmesini iste |
ask him to forgive you expr.
|
|
83 |
Speaking |
ondan seni afftetmesini iste |
ask her to forgive you expr.
|
|
84 |
Speaking |
ne zaman ondan numarasını istesem |
every time that i ask her for his number expr.
|
|
85 |
Speaking |
ondan nefret ediyorum |
I hate her expr.
|
|
86 |
Speaking |
ondan hoşlanmıyorum |
I don't like him expr.
|
|
87 |
Speaking |
ondan uzak dur |
get away from him expr.
|
|
88 |
Speaking |
ondan korkmamalısın |
you shouldn't be afraid of her/him expr.
|
|
89 |
Speaking |
ondan bir haber alabildin mi? |
have you heard from him yet? expr.
|
|
90 |
Speaking |
ondan gına geldi |
I've had it up to here with him expr.
|
|
91 |
Speaking |
ondan haber var mı? |
any sign of the him yet? expr.
|
|
92 |
Speaking |
ondan emin ol |
be sure of that expr.
|
|
93 |
Speaking |
ondan neden hoşlanmıyorsun? |
why don't you like her? expr.
|
|
94 |
Speaking |
ondan hemen hoşlandım |
I liked him right off expr.
|
|
95 |
Speaking |
ondan nefret ettiğimi sanıyor |
he thinks that I hate him expr.
|
|
96 |
Speaking |
ondan ayrılalı çok oldu |
he/she is long gone expr.
|
|
97 |
Speaking |
ondan bir süredir haber alamıyorum |
I haven't heard from her for a while expr.
|
|
98 |
Speaking |
ondan hoşlanıyorum |
I like her expr.
|
|
99 |
Speaking |
ondan gerçekten nefret falan mı ediyordun? |
do you like really hate him or something? expr.
|
|
100 |
Speaking |
ondan nefret ediyorum |
I hate him expr.
|
|
101 |
Speaking |
ondan hiçbir şey anlayamıyorum |
I can't make heads or tails of it expr.
|
|
102 |
Speaking |
ondan genç misin? |
are you younger than him? expr.
|
|
103 |
Speaking |
ondan hoşlanıyor musun? |
do you like her? expr.
|
|
104 |
Speaking |
ondan ayrıldım |
I broke up with her expr.
|
|
105 |
Speaking |
ondan kaçmayı seçseniz bile |
even if you choose to run from it expr.
|
|
106 |
Speaking |
ondan acil bir telefon geldi |
there was an urgent call from him expr.
|
|
107 |
Speaking |
ondan neden hoşlanmıyorsun? |
why don't you like him? expr.
|
|
108 |
Speaking |
ondan çok mu farklıyım? |
am I so different from him? expr.
|
|
109 |
Speaking |
ondan vazgeçmiyorum |
I'm not giving it up expr.
|
|
110 |
Speaking |
ondan çok hoşlanıyorum |
I like him/her a lot expr.
|
|
111 |
Speaking |
ondan hoşlanıyor musun? |
do you like him? expr.
|
|
112 |
Speaking |
ondan daha mı gençsin? |
are you younger than him? expr.
|
|
113 |
Speaking |
ondan genç misin? |
are you younger than her? expr.
|
|
114 |
Speaking |
ondan daha mı gençsin? |
are you younger than her? expr.
|
|
115 |
Speaking |
ondan pek hoşlanmıyorum |
I don't really like him expr.
|
|
116 |
Speaking |
ondan zaten hoşlanmıyorum |
I don't like her anyway expr.
|
|
117 |
Speaking |
sen ondan vazgeçtin ve o da senden vazgeçti |
you gave up on her and she gave up on you expr.
|
|
118 |
Speaking |
tanrı ondan razı olsun |
thank god for her expr.
|
|
119 |
Speaking |
tanrı ondan razı olsun |
thank god for him expr.
|
|
Petrol |
|
120 |
Petrol |
bir varil ham petrol ile ondan rafine edilen petrol ürünleri arasındaki genel fiyat farkı |
crack spread n.
|
|
Math |
|
121 |
Math |
ona eşit veya ondan büyük tamsayı |
large integer n.
|
|
Chemistry |
|
122 |
Chemistry |
nitropruzik aside ait, ondan türemiş ya da ilgili |
nitroprussic adj.
|
|
Astronomy |
|
123 |
Astronomy |
başka bir gezegenin hareketine tabi ve ondan daha küçük olan gök cismi |
undersphere n.
|
|
Zoology |
|
124 |
Zoology |
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen |
moco n.
|
|
125 |
Zoology |
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen |
rock cavy n.
|
|
126 |
Zoology |
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen |
cavia rupestris n.
|
|
Botanic |
|
127 |
Botanic |
dişi üreme organlarının altındaki çiçek tablası veya saptan çıkıp ondan ayrı olan (çanak yaprak, taç yaprak ve erkek üreme organları) |
hypogynous adj.
|
|
Linguistics |
|
128 |
Linguistics |
şiirdeki hece sayısına uymak için m harfi ile ondan önce gelen sesli harfin atılması |
ecthlipsis n.
|
|
Military |
|
129 |
Military |
düşmanın saldıracağını hissederek ondan önce saldırıya geçme |
preemptive attack n.
|
|
130 |
Military |
kraliyet hava kuvvetlerinde kıdemli subaya eşdeğer fakat ondan önde gelen rütbe |
master aircrew n.
|
|
Mythology |
|
131 |
Mythology |
yarı tanrıça atalanta'yı kandırıp ondan daha hızlı koşan talibi |
hippomenes n.
|
|
Latin |
|
132 |
Latin |
suçun muhtemel sorumluluğu ondan fayda sağlayana aittir prensibi |
cui bono n.
|
|
Slang |
|
133 |
Slang |
(çaktırmadan birine) dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek |
play footsie (with somebody) v.
|
|