English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | manna n. | kudret helvası | ||
It's manna from heaven. Bu cennetten gelen bir kudret helvası. More Sentences |
||||
Botanic | ||||
Botanic | manna n. | manna | ||
Botanic | manna n. | eskiden müshil olarak kullanılan, çiçekli dişbudak gibi bazı bitkilerin gözeneklerinden dışarıya çıkan maddenin kurutulmuş hali | ||
Botanic | manna n. | kabuklu bitler ve fidan bitleri gibi bazı böceklerin bitkilerin yapraklarında salgıladığı ve tüketilebilen tanecikli tatlı bir madde | ||
Botanic | manna n. | eski dünya'ya özgü lecanora cinsi çeşitli likenlere verilen ad | ||
Botanic | manna n. | tatlıçim | ||
Botanic | manna n. | glyceria cinsi çim | ||
Botanic | manna n. | çiçekli dişbudak | ||
Botanic | manna n. | çanakyapraklı çiçekleri ve yeşilimsi beyaz taç yaprakları olan avrupa'ya özgü bir dişbudak | ||
Religious | ||||
Religious | manna n. | kutsal yiyecek | ||
Religious | manna n. | bir kimsenin beklenmedik bir şekilde aldığı değerli şey |
Turkish | English | |
---|---|---|
Botanic | ||
Botanic | manna | manna n. |