|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
mahkemede tanığın ifade verdiği yer |
witness stand n.
|
|
2 |
General |
mahkemede bulunmama mazereti |
essoin n.
|
|
3 |
General |
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösteren |
essoinee n.
|
|
4 |
General |
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösterenin vekil tayin ettiği kişi |
essoiner n.
|
|
5 |
General |
duruşmada mahkemede bulunan/yer alan |
trialist n.
|
|
6 |
General |
dini mahkemede yargı yetkisini kullanmak üzere atanan kimse |
principal n.
|
|
7 |
General |
mahkemede gizli anlaşma yapma suçu işlemiş kimse |
prevaricator n.
|
|
8 |
General |
(mahkemede) hazır bulunmak |
appear v.
|
|
9 |
General |
mahkemede yargılanacak olmak |
face charges in court v.
|
|
10 |
General |
mahkemede kendini savunmak |
defend oneself in court v.
|
|
11 |
General |
mahkemede tartışmak |
discuss in court v.
|
|
12 |
General |
askeri mahkemede yargılamak |
court-martial v.
|
|
13 |
General |
mahkemede hazır bulunmak |
appear v.
|
|
14 |
General |
mahkemede aklanmak |
be declared innocent v.
|
|
15 |
General |
mahkemede aklanmak |
be absolved v.
|
|
16 |
General |
mahkemede aklanmak |
be cleared of blame v.
|
|
17 |
General |
sonu mahkemede bitmek |
end up in a court of law v.
|
|
18 |
General |
soluğu mahkemede almak |
end up in a court of law v.
|
|
|
19 |
General |
birini mahkemede temsil etmek |
represent someone in court v.
|
|
20 |
General |
askeri mahkemede yargılanıyor olmak |
have a pending court-martial v.
|
|
21 |
General |
mahkemede çözmek/halletmek |
settle it in court v.
|
|
22 |
General |
mahkemede dava açmak |
file a lawsuit v.
|
|
23 |
General |
mahkemede ifade vermek |
take the stand v.
|
|
24 |
General |
sessiz kalmak (mahkemede) |
stand mute v.
|
|
25 |
General |
vekil aracılığıyla mahkemede temsil edilmek |
compear [obsolete] v.
|
|
26 |
General |
mahkemede tanıklık yaptıktan sonra çekilmek |
stand down v.
|
|
27 |
General |
(mahkemede birini) temsil etmek |
represent v.
|
|
28 |
General |
mahkemede yapılmayan |
extrajudicial adj.
|
|
Phrasals |
|
29 |
Phrasals |
(biri/bir grup) için mahkemede tanıklık/şahitlik etmek |
witness for (someone or something) v.
|
|
30 |
Phrasals |
(mahkemede) düşünülmek |
come on v.
|
|
31 |
Phrasals |
(mahkemede) değerlendirilmek |
come on v.
|
|
Phrases |
|
32 |
Phrases |
(mahkemede) görüşülmeyi bekleyen |
on the docket expr.
|
|
Colloquial |
|
33 |
Colloquial |
yüksek mahkemede görülen |
in chancery expr.
|
|
Idioms |
|
34 |
Idioms |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn state's evidence v.
|
|
35 |
Idioms |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn king's evidence v.
|
|
36 |
Idioms |
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek |
turn queen's evidence v.
|
|
37 |
Idioms |
mahkemede suçunu kabul etmek |
nod the nut [obsolete] v.
|
|
38 |
Idioms |
mahkemede tanıklık eden |
on the stand expr.
|
|
|
39 |
Idioms |
mahkemede şahitlik eden |
on the stand expr.
|
|
40 |
Idioms |
bunları mahkemede anlatırsın |
save it for the judge [cliché] expr.
|
|
41 |
Idioms |
derdini mahkemede anlatırsın |
save it for the judge [cliché] expr.
|
|
42 |
Idioms |
derdini hakime/mahkemede anlat |
save it for the judge [cliché] expr.
|
|
43 |
Idioms |
mahkemede anlatırsın |
tell it to the judge [cliché] expr.
|
|
Formal |
|
44 |
Formal |
(mahkemede) yargıç mahkemeye girerken ya da çıkarken ayağa kalkma komutu |
upstanding expr.
|
|
Speaking |
|
45 |
Speaking |
on dakika sonra mahkemede olmalısın |
you're due in court in ten minutes expr.
|
|
46 |
Speaking |
sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir |
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
|
|
47 |
Speaking |
sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir |
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
|
|
Trade/Economic |
|
48 |
Trade/Economic |
mahkemede duruşma |
trial n.
|
|
Law |
|
49 |
Law |
halihazırda mahkemede değerlendirilen dava |
case at bar n.
|
|
50 |
Law |
mahkemede yemin etme |
oath-taking n.
|
|
51 |
Law |
mahkemede hazır bulunmama |
nonentry n.
|
|
52 |
Law |
mahkemede hakimin oturduğu yer |
the bench n.
|
|
53 |
Law |
mahkemede uygulanan para cezalarının üçüncü bölümünden elde edilen gelir |
third-penny n.
|
|
54 |
Law |
avukat aracılığıyla mahkemede temsil edilme |
appearance by counsel n.
|
|
55 |
Law |
bir üst mahkemede dava açma talebini içeren dilekçe |
bill of certiorari n.
|
|
56 |
Law |
bir özel davada davalının mahkemede hazır bulunmasını tekeffül eden kefil |
bail below n.
|
|
57 |
Law |
dini mahkemede olayın görüşülmesine son verilmesi |
indicavit n.
|
|
58 |
Law |
duruşmaya kadar sanığı mahkemede hazır bulunma külfetinden kurtaran mahkeme kararı |
binding over n.
|
|
59 |
Law |
ilgililerin mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli |
bailiff n.
|
|
60 |
Law |
mahkemede hazır bulunma kefaleti |
safe pledge n.
|
|
61 |
Law |
mahkemede sanığın oturduğu yer |
dock n.
|
|
62 |
Law |
mahkemede hakimin oturduğu yer |
bench n.
|
|
63 |
Law |
mahkemede hakimlerin oturduğu yer |
banc n.
|
|
64 |
Law |
mahkemede hazır bulunmayan şahsın mazur görülmesi |
essoin n.
|
|
65 |
Law |
mahkemede savunma ve iddia makamının jüri üylerinin duyamayacağı bir şekilde ya da kayıt dışı konuştukları yargıcın kürsüsü önündeki özel alan |
sidebar n.
|
|
66 |
Law |
mahkemede avukatların sorularına cevap vermek (sanık/şahit) |
take the stand n.
|
|
67 |
Law |
mahkemede hazır bulunma |
appearance before the court n.
|
|
68 |
Law |
mahkemede gösterilecek olan delillerin tutulduğu oda |
property room n.
|
|
69 |
Law |
mahkemede gösterilecek olan delillerin tutulduğu oda |
evidence room n.
|
|
70 |
Law |
mahkemede tanıkların oturduğu yer |
witness box n.
|
|
71 |
Law |
mahkemede sanık kürsüsü |
bar n.
|
|
72 |
Law |
mahkemede sanığın oturduğu yer |
felon's dock n.
|
|
73 |
Law |
mahkemede dava açma |
file a suit n.
|
|
74 |
Law |
mahkemede hazır bulunmayan şahsın mazur görülmesi |
essoign n.
|
|
75 |
Law |
mahkemede verilen tutuklama müzekkeresi |
bench warrant n.
|
|
76 |
Law |
mahkemede duruşma |
trial at bar n.
|
|
77 |
Law |
mahkemede hazır bulunmama |
nonappearance in court n.
|
|
78 |
Law |
mahkemede hazır olmama |
nonappearance in court n.
|
|
|
79 |
Law |
sivil mahkemede açılan dava |
civil claim n.
|
|
80 |
Law |
tarafların mahkemede hazır bulunmaları |
appearance n.
|
|
81 |
Law |
vekil aracılığıyla mahkemede temsil edilme |
appearance by attorney n.
|
|
82 |
Law |
tarafların (mahkemede) hazır bulunması |
coming into court n.
|
|
83 |
Law |
tarafların (mahkemede) hazır bulunması |
appearing n.
|
|
84 |
Law |
mahkemede (kral, kraliçe veya devletin safında) suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade verme |
approvement n.
|
|
85 |
Law |
mahkemede suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade veren kimse |
approver n.
|
|
86 |
Law |
mahkemede itiraz eden kimse |
exceptant n.
|
|
87 |
Law |
mahkemede hazır bulunma kefaleti |
safe-pledge n.
|
|
88 |
Law |
mahkemede yapılan ön duruşma |
mention [australia/new zealand] n.
|
|
89 |
Law |
(mahkemede) tahliye edilme |
dismission n.
|
|
90 |
Law |
mahkemede yargıçların oturduğu yer |
bench n.
|
|
91 |
Law |
(yüksek mahkemede) memur |
cursitor [obsolete] n.
|
|
92 |
Law |
mahkemede kendini savunma günü |
day in court n.
|
|
93 |
Law |
mahkemede dava kararının belirlenmesinde taraflar arasındaki vatandaşların çeşitliliği |
diversity n.
|
|
94 |
Law |
(ingiltere'de) daha önce yüksek mahkemede veya nısfet mahkemesinde avukatlık yapması kabul edilmiş kimse |
solicitor n.
|
|
95 |
Law |
(mahkemede) kanunları okuyan kimse |
subreader n.
|
|
96 |
Law |
mahkemede çalışmak |
sit at chambers v.
|
|
97 |
Law |
itirazı reddetmek (mahkemede) |
overrule the objection v.
|
|
98 |
Law |
itirazı kabul etmek (mahkemede) |
sustain the objection v.
|
|
99 |
Law |
mahkemede ifade vermek |
testify in court v.
|
|
100 |
Law |
tutukluların mahkemede vb. hazır bulunmalarını sağlamak |
produce the prisoners v.
|
|
101 |
Law |
üçüncü bir şahıs ile ilgili mahkemede karşılıklı davalaşmak |
interplead v.
|
|
102 |
Law |
mahkemede bulunmamaya mazeret göstermek |
essoin v.
|
|
103 |
Law |
(mahkemede) açılış konuşmasını yapmak |
open v.
|
|
104 |
Law |
(birinin) mahkemede yargılanmasını emretmek |
commit [uk] v.
|
|
105 |
Law |
mahkemede ifadesini almayı reddetmek |
dismiss v.
|
|
106 |
Law |
mahkemede daha fazla ifadesini almayı reddetmek |
dismiss v.
|
|
107 |
Law |
(mahkemede, toplantıda) ara vermek |
call a recess v.
|
|
108 |
Law |
askeri mahkemede yargılamak |
court martial v.
|
|
109 |
Law |
mahkemede yargılanmak |
poll v.
|
|
110 |
Law |
şahitlik için (birine) mahkemede eşlik etmek |
sue v.
|
|
111 |
Law |
(mahkemede) jüri olmadan |
nonjury adj.
|
|
112 |
Law |
askeri mahkemede açılmış (dava) |
court-martialled adj.
|
|
113 |
Law |
askeri mahkemede açılmış (dava) |
court-martialed adj.
|
|
114 |
Law |
askeri mahkemede görülen (dava) |
court martialed adj.
|
|
115 |
Law |
mahkemede cevap vermeyen |
(stand) mute adj.
|
|
116 |
Law |
mahkemede sessiz kalan |
(stand) mute adj.
|
|
117 |
Law |
dışarıya kapalı bir mahkemede olan |
in chambers adj.
|
|
118 |
Law |
(suç) dini mahkemede yargılanabilir |
clergiable adj.
|
|
119 |
Law |
(suç) dini mahkemede yargılanabilir |
clergyable adj.
|
|
120 |
Law |
dışarıdan izleyici olmadan hakimin odasında veya mahkemede |
in camera adv.
|
|
121 |
Law |
dışarıya açık olmayan bir mahkemede |
in chambers adv.
|
|
122 |
Law |
söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir |
anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
|
|
History |
|
123 |
History |
ingiltere'de yüksek mahkemede belgeleri mühürlemede kullanılan balmumunu hazırlayan görevli |
chafewax n.
|
|
124 |
History |
ortaçağ kiliselerinin suç işleyen din adamlarının dini mahkemede yargılanmasını isteme ayrıcalığı |
clergy n.
|
|
125 |
History |
feodal mahkemede hazır bulunarak efendisine hizmet yükümlülüğü |
suit and service n.
|
|
126 |
History |
belirli bir mahkemede dava açma sözleşmesi |
suit covenant n.
|
|
127 |
History |
feodal mahkemede hazır bulunarak efendisine hizmet yükümlülüğü |
suit service n.
|
|
Religious |
|
128 |
Religious |
(başpiskopos, piskopos, baş papaz, rahip, başdiyakoz) dini mahkemede yargıçlık yapmak üzere atanan kimse |
official n.
|
|
Military |
|
129 |
Military |
askeri mahkemede yargılanacak olan bir mahkumun emniyetinden sorumlu deniz subayı |
provost marshal n.
|
|
Archaic |
|
130 |
Archaic |
mahkemede yemin ile beyan etmek |
allege v.
|
|
Slang |
|
131 |
Slang |
mahkemede kendi aleyhinde tanıklıkta bulunmayı reddetmek |
five it v.
|
|
132 |
Slang |
mahkemede suçun kabul edildiği iddiasıyla (birini) bir suça dahil etmek |
verbal v.
|
|