English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | live happily v. | mutlu yaşamak | ||
Long long ago in India, a monkey, a fox, and a rabbit lived happily together. Uzun zaman önce Hindistan'da bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu yaşarlarmış. More Sentences |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | live happily ever after n. | (onlar erdi muradına) sonsuza dek mutlu yaşadılar |
General | make somebody live happily v. | gün göstermek |