English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | little girl n. | küçük kız | ||
Sometimes, I feel like the little girl in the story "The Emperor's New Clothes" . Bazen kendimi "İmparatorun Yeni Giysileri" hikayesindeki küçük kız gibi hissediyorum. More Sentences |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | scream like a little girl v. | küçük bir kız gibi bağırmak |
Phrases | ||
Phrases | once upon a time there was a little girl expr. | bir zamanlar küçük bir kız varmış |
Colloquial | ||
Colloquial | little chinese girl n. | küçük çinli kız |
Idioms | ||
Idioms | poor little rich girl/boy/kid n. | (bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız/oğlan/çocuk |
Idioms | poor little rich girl/boy/kid n. | (bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/oğlan/çocuk/çocuğu |
Idioms | poor little rich girl n. | (bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız |
Idioms | poor little rich girl n. | (bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/çocuk/çocuğu |
Speaking | ||
Speaking | you're not a little girl anymore expr. | artık küçük bir kız değilsin |
Speaking | when i was a little girl expr. | ben küçük bir kızken |
Speaking | did you hear about the little girl who was missing? expr. | kaybolan küçük kızı duydunuz mu? |
Speaking | there was a little girl expr. | küçük bir kız vardı |
Literature | ||
Literature | the little match girl n. | kibritçi kız |