Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | keyfine düşkün | self-indulgent adj. | ||
His self-indulgent behaviour led to financial problems. Keyfine düşkün davranışları mali sorunlara yol açıyordu. More Sentences |
||||
General | keyfine düşkün | freeliver n. | ||
General | keyfine düşkün | unaccommodating adj. | ||
General | keyfine düşkün | pleasurable [obsolete] adj. | ||
General | keyfine düşkün | free-living adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | keyfine düşkün kimse | epicure n. |
General | (orta çağ avrupası'nda) latin dilinde hicivli ve küfürlü şarkılar yazan keyfine düşkün gezgin öğrenci | golyardeys n. |
General | keyfine düşkün kimse | free liver n. |
General | keyfine düşkün yaşam | free living n. |
General | keyfine düşkün kimse | free-liver n. |
General | keyfine düşkün davranmak | epicurize v. |
General | keyfine düşkün davranmak | epicurise v. |
General | keyfine düşkün olmak | dissipate v. |
General | keyfine son derece düşkün | voluptuous adj. |
History | ||
History | (orta çağ avrupası'nda) latin dilinde hicivli ve küfürlü şarkılar yazan keyfine düşkün gezgin öğrenci | goliard n. |
History | (orta çağ avrupası'nda) keyfine düşkün gezgin öğrencilerin yazdığı şiirler | goliardy n. |