Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kızarık | florid adj. | ||
His florid complexion suggested he had been out in the sun for hours. Kızarık teni, saatlerdir güneş altında olduğunu gösteriyordu. More Sentences |
||||
General | kızarık | erythro n. | ||
General | kızarık | reddened n. | ||
General | kızarık | erubescent adj. | ||
Medical | ||||
Medical | kızarık | rubescent adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | kızarık ve şiş | red and puffy adj. |
General | (yüz) kızarık ve sivilceli | sauseflem adj. |
General | (yüz) kızarık ve sivilceli | sawceflem adj. |
Medical | ||
Medical | kızarık yüzlülük | rubor n. |