English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | insufferable adj. | çekilmez | ||
His arrogance and condescending attitude made him insufferable to be around. Kibri ve küçümseyici tavrı onun etrafında olmayı çekilmez kılıyordu. More Sentences |
||||
General | ||||
General | insufferable adj. | çekilmez | ||
Tom can be insufferable at times. Tom zaman zaman çekilmez olabilir. More Sentences |
||||
General | insufferable adj. | dayanılmaz | ||
General | insufferable adj. | katlanılmaz | ||
General | insufferable adj. | kendini beğenmiş | ||
General | insufferable adj. | (davranış) katlanılmaz | ||
General | insufferable adj. | kabul edilemez (davranış) | ||
General | insufferable adj. | tahammül edilemez (davranış) |