| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | inadmissible adj. | kabul edilemez | ||
|
You told me that Amendment No 4 was inadmissible and then it has been voted on because an agreement had been reached. Bana 4 No'lu Değişikliğin kabul edilemez olduğunu söylediniz ve daha sonra bir anlaşmaya varıldığı için oylandı. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | inadmissible adj. | kabul edilemez | ||
|
Our President has declared inadmissible, unacceptable, an amendment calling for freedom of access to documents. Cumhurbaşkanımız belgelere erişim özgürlüğünü öngören bir değişikliği kabul edilemez ilan etti. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | inadmissible adj. | kabul edilemez | ||
|
It is inadmissible to make important assertions that are contrary to the current state of affairs in Europe. Avrupa'daki mevcut duruma aykırı önemli iddialarda bulunmak kabul edilemez. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | inadmissible adj. | kabul olunmaz | ||
| General | inadmissible adj. | uygun görülmez | ||
| General | inadmissible adj. | kabul olunamaz | ||
| General | inadmissible adj. | kabul edilmez | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| Trade/Economic | ||
| Trade/Economic | inadmissible asset n. | tümden veya belli oranda vergi dışı tutulan devlet tahvili |
| Statistics | ||
| Statistics | inadmissible estimator n. | kabul edilemez tahmin edici |
