in-place - Turkish English Dictionary

in-place

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "in-place" in Turkish English Dictionary : 2 result(s)

English Turkish
General
in-place adj. yerli
Military
in-place adj. mahalli

Meanings of "in-place" with other terms in English Turkish Dictionary : 96 result(s)

English Turkish
General
put in place v. devreye sokmak
What instruments can we put in place to establish a genuine policy of integration?
Gerçek bir entegrasyon politikası oluşturmak için hangi araçları devreye sokabiliriz?

More Sentences
in place adv. yerinde
But this is not in place.
Ancak bu yerinde değil.

More Sentences
in place adv. yürürlükte
We have already been through the pain barrier and currently have an individual identification system in place.
Acı bariyerini çoktan aştık ve şu anda yürürlükte olan bir bireysel tanımlama sistemimiz var.

More Sentences
in place adv. mevcut
Militarily speaking, such support was in place in Afghanistan, in the form of the Northern Alliance.
Askeri açıdan bakıldığında, Afganistan'da Kuzey İttifakı şeklinde böyle bir destek mevcuttu.

More Sentences
in place of prep. yerine
I rise to speak in place of Ruth Hieronymi, who actually should have been speaking, but is unfortunately unwell.
Aslında konuşması gereken ancak ne yazık ki rahatsız olan Ruth Hieronymi'nin yerine konuşmak üzere ayağa kalkıyorum.

More Sentences
Colloquial
in place of expr. yerine
We must not forget the priority of development, and we must not speak in place of the South.
Kalkınmanın önceliğini unutmamalı ve Güney'in yerine konuşmamalıyız.

More Sentences
General
in-place evaluation n. yerinde değerlendirme
relief in place n. yerinde değiştirme
jog in place n. yerinde koşu
run in place n. yerinde koşu
jog in place n. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş
run in place n. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan koşu
shelter in place n. yerinde sığınak
shelter in place n. yaşanılan mekanda, temel önlemler alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı oluşturulan güvenli bir alan
stay in place v. yerinde kalmak
be in place v. yerini almak
not to be firmly in place v. iğreti durmak
act in place of v. yerine hareket etmek
jog in place v. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yürümek
run in place v. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde koşmak
fixed-in-place adj. yerinde onarılan
in place adv. elverişli
in place adv. muvafık
in place of this adv. bunun yerine
in place adv. uygun
in place of prep. … yerine
Phrases
in place of you expr. sizin yerinize
in place of you expr. senin yerine
in place of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) yerine
in place of (someone or something) expr. (birine/bir şeye) vekaleten
in place of (something) expr. (bir şeyin) yerine
in place of (something) expr. (bir şeye) alternatif olarak
in place of somebody/something expr. birinin/bir şeyin yerine
in place of somebody/something expr. birine/bir şeye vekaleten
Idioms
age in place v. yerinde yaşlanmak
age in place v. alışık olduğu çevrede/konutta yaşlanmak
fall in place v. anlamlı gelmeye başlamak
fall in place v. taşlar yerine oturmak
fall in place v. yerli yerine oturmak
run in place v. yerinde koşu yapmak
run in place v. yerinde koşmak
run in place v. yerinde saymak
run in place v. olduğu yerde saymak
run in place v. aynı yerde saymak
run in place v. bir adım ilerleyememek
age in place v. bulunduğu/olduğu yerde yaşlanmak
be aging in place v. bulunduğu/olduğu yerde yaşlanmak
age in place v. bulunduğu/olduğu yerde yaşlanmak
be aging in place v. bulunduğu/olduğu yerde yaşlanmak
keep one in place v. birini yerinde/mevkisinde/görevinde tutmak
Speaking
everyone is in place expr. herkes yerini aldı
is everything in place? expr. her şey yerli yerinde mi?
is everything in place expr. her şey yolunda mı?
Trade/Economic
in-place value n. yerinde değer
Politics
agent-in-place n. casus
agent-in-place n. görevli ajan
Technical
cold in-place recycling n. asfaltın soğuk olarak yerinde işlenmesi
cast-in-place n. fore kazığı
cast-in-place n. yerinde dökme
mix-in-place method n. yerinde karıştırma yöntemi
cold in-place recycling n. (asfaltı) soğuk olarak yerinde işleme
cast in place n. yerinde dökme
mix-in-place n. yerinde karıştırma
cast in place pile n. yerinde dökme kazık
foamed-in place thermal insulation n. yerinde köpükle izolasyon
cast-in-place n. yerinde dökme kazık
dry-in-place chemical coater n. yerinde kuruyan kimyasal kaplayıcı
foamed-in-place insulation n. yerinde köpük dolgu yalıtım
mix-in-place adj. yerinde karılmış
sip (step in place) abrev. yerinde durarak atılan adım
Computer
chart in place n. yerinde grafik
in-place sorting n. yerinde sıralama (başka hafızaya alanına ihtiyaç duymadan diziyi kendi yerinde sıralama)
install in place expr. yerinde yükle
Construction
bored cast-in-place n. delme yerinde dökme
cast-in-place concrete n. sahada beton dökümü
cast-in-place concrete n. şantiyede beton döküm
cast-in-place concrete pipe n. yerinde dökme beton boru
cast-in-place construction n. yerinde dökme yapım
cured-in-place pipe n. yerinde kürlenmiş boru
cast-in-place shell n. yerinde dökme kabuk
molded-in-place adj. yerinde kalıplanmış
cast-in-place adj. yerinde dökülmüş
Automotive
formed-in-place gasket n. jel conta
Marine
cast-in-place concrete jetty n. yerinde dökme betonlu jeti
cast-in-place concrete pier n. yerinde dökme beton iskele
cast-in-place concrete n. yerinde dökme beton
mixed in place concrete n. yerinde karıştırılan beton
Psychology
aging in place n. yerinde yaşlanma
Food Engineering
cleaning in place n. yerinde temizlik
Geology
cast in-place concrete pile n. yerinde dökülen beton kazık
Military
defence in place n. inatla savunma
in-place force n. bölgesel güç
in-place force n. bölgesel kuvvet
in-place force n. nato
in-place force n. kuzey atlantik antlaşması örgütü
in-place force n. muharip komutanının yetki alanında bulunan kuvvet