Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ikiyüzlülük | duplicity n. | ||
When will this duplicity end? Bu ikiyüzlülük ne zaman sona erecek? More Sentences |
||||
General | ikiyüzlülük | double-dealing n. | ||
It is too early to say whether President Bush will choose double-dealing or inconsistency. Başkan Bush'un ikiyüzlülüğü mü yoksa tutarsızlığı mı seçeceğini söylemek için henüz çok erken. More Sentences |
||||
General | ikiyüzlülük | hypocrisy n. | ||
Indeed, as the Greek Presidency indicated, these summits represent the high point of hypocrisy. Nitekim Yunanistan Dönem Başkanlığının da belirttiği üzere bu zirveler ikiyüzlülüğün zirve noktasını temsil etmektedir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | ikiyüzlülük | hypocrisy n. | ||
There is an urgent need, ladies and gentlemen, for the people to put an end to this hypocrisy. Bayanlar ve baylar, insanların bu ikiyüzlülüğe son vermesine acilen ihtiyaç vardır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ikiyüzlülük | double dealing n. | ||
General | ikiyüzlülük | dissimulation n. | ||
General | ikiyüzlülük | cant n. | ||
General | ikiyüzlülük | insincerity n. | ||
General | ikiyüzlülük | two-facedness n. | ||
General | ikiyüzlülük | dissemblance n. | ||
General | ikiyüzlülük | dissemblance n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | ikiyüzlülük etmek | cant v. |
General | ikiyüzlülük etmek | dissimulate v. |
General | ikiyüzlülük etmek | dissemble v. |
General | ikiyüzlülük etmek | double-cross v. |
General | ikiyüzlülük etmek | dissimule [obsolete] v. |
General | ikiyüzlülük yapmak | feign v. |
General | ikiyüzlülük yapmak | feine v. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | ahlaki ikiyüzlülük | moral hypocrisy n. |