heykel

Meanings of "heykel" in English Turkish Dictionary : 18 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	heykel	sculpture n.
My job's to recover the sculpture, not play nice. Benim işim heykeli geri almak, millete iyi davranmak değil. More Sentences
2	Common Usage	heykel	statue n.
Dude, check out this statue. Dostum, şu heykele bak. More Sentences
General
3	General	heykel	statue n.
This statue belongs to him. Bu heykel ona ait. More Sentences
4	General	heykel	effigy n.
In Turkey, every school has to have an Atatürk effigy. Türkiye'de her okulun bir Atatürk heykeli olmak zorunda. More Sentences
5	General	heykel	sculpture n.
My job's to recover the sculpture, not play nice. Benim işim heykeli kurtarmak, şirinlik yapmak değil. More Sentences
Technical
6	Technical	heykel	sculpture n.
The floor gave in under the weight of the heavy sculpture. Zemin, ağır heykelin ağırlığı altında çöktü. More Sentences
Archaeology
7	Archaeology	heykel	sculpture n.
My job's to recover the sculpture, not play nice. Benim görevim şirinlik yapmak değil, heykeli kurtarmak. More Sentences
General
8	General	heykel	image n.
9	General	heykel	monument n.
10	General	heykel	iconography n.
11	General	heykel	eikon n.
12	General	heykel	ragment n.
13	General	heykel	busto n.
14	General	heykel	idol [obsolete] n.
15	General	heykel	portrait n.
16	General	heykel	statuary adj.
Art
17	Art	heykel	picture [obsolete] n.
18	Art	heykel	sculp (sculpture) n.

Meanings of "heykel" with other terms in English Turkish Dictionary : 144 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	bronz heykel	bronze statue n.
The bronze statue was broken into pieces. Bronz heykel parçalara ayrıldı. More Sentences
2	General	balmumu heykel	wax sculpture n.
This wax sculpture is very realistic. Bu balmumu heykeli çok gerçekçi. More Sentences
3	General	dikmek (heykel/direk vb'ni)	erect v.
He has built lavish palaces; he has erected statues of himself while his people remain impoverished. Halkı yoksullaşmaya devam ederken o lüks saraylar inşa etti; kendi heykellerini dikti. More Sentences
4	General	(heykel) yontmak	sculpt v.
The sculptor used a chisel to sculpt a beautiful statue. Heykeltıraş güzel bir heykel yontmak amacıyla keski kullandı. More Sentences
Common Usage
5	Common Usage	dikme (heykel/direk vb'ni)	erection n.
General
6	General	heykel gövdesi	torso n.
7	General	heykel kaidesi	pedestal n.
8	General	modern heykel	modern sculpture n.
9	General	atlı (heykel)	equestrian n.
10	General	heykel tabanı	pedestal n.
11	General	çok büyük heykel	colossus n.
12	General	duvarda oyuk (heykel vb için)	niche n.
13	General	mermer heykel	marble sculpture n.
14	General	heykel için özellikle duvarda bir oyuk	niche n.
15	General	heykel direk	atlas n.
16	General	dini heykel	icon n.
17	General	balmumu heykel	waxwork n.
18	General	heykel kaidesi	plinth n.
19	General	heykel veya benzeri için oyuk	niche n.
20	General	küçük heykel	statuette n.
21	General	taş heykel	stone statue n.
22	General	heykel tabanı	plinth n.
23	General	heykel tasarımı	sculpture design n.
24	General	londra'da bulunan balmumu heykel müzesi	madame tussauds n.
25	General	dev heykel	colossus n.
26	General	(resim/heykel gibi bir sanat eserinin) açılma töreni	unveiling ceremony n.
27	General	heykel ya da kutsal emanetler için yapılan niş	tabernacle n.
28	General	heykel kaidesi	entablement n.
29	General	heykel tabanı	entablement n.
30	General	(japonya'da) cenaze eşyası olarak mezara konulan kil heykel	haniwa n.
31	General	temel ifade aracı olarak ampul, güneş ve lazer ışınından yararlanan bir heykel formu	light sculpture n.
32	General	sunak basamağını süslemek için kullanılan resim veya heykel	gradino n.
33	General	dini heykel	iconography n.
34	General	anıt heykel	iconography n.
35	General	sunak platformu üzerinde yer alan resim veya heykel	predella n.
36	General	taşınabilir sunağın ön yüzü boyunca uzanan resim veya heykel	predella n.
37	General	mihrabın arkasındaki heykel/tablo	altar piece n.
38	General	Ünlü heykel	famous statue n.
39	General	sentetik malzemeden yapılmış heykel	synthetic sculpture n.
40	General	yaratmak (çamur/mum vb'nden heykel)	model v.
41	General	heykel yapmak	sculpture v.
42	General	yapmak (çamur/mum vb'ne şekil vererek heykel)	model into v.
43	General	yeniden dikmek (heykel/direk vb.)	reerect v.
44	General	yeniden dikmek (heykel/direk vb.)	re-erect v.
45	General	heykel yapmak	make a sculpture v.
46	General	heykel, resim olarak tasvir etmek	image v.
47	General	heykel gibi görünecek şekilde biçimlendirmek	sculpture v.
48	General	heykel değeri katmak	sculpture v.
49	General	heykel gibi (kimse)	statuesque adj.
50	General	heykel niteliği taşıyan	sculptural adj.
51	General	heykel gibi	statuesque adj.
52	General	heykel gibi	sculpturesque adj.
53	General	doğal büyüklükte (resim/heykel)	life-size adj.
54	General	heykel gibi olmayan	unsculptured adj.
55	General	heykel şekli verilmemiş	unsculptured adj.
56	General	heykel gibi	marmorean adj.
57	General	paros adası'nda çıkarılan ve eski dönemde heykel yapımında tercih edilen beyaz bir mermer türüne ait	parian adj.
58	General	destekleyici birim veya arka plana bağlı olmayan (heykel)	free-standing adj.
59	General	heykel gibi	sculpturally adv.
Phrasals
60	Phrasals	(bina/heykel) dikmek	put up v.
Idioms
61	Idioms	heykel gibi kız	a stone cold fox n.
62	Idioms	heykel gibi durmak	hold hard [uk] v.
63	Idioms	heykel gibi hareketsiz	as still as a statue expr.
Institutes
64	Institutes	ankara resim ve heykel müzesi	ankara museum of painting and sculpture n.
65	Institutes	resim ve heykel müzesi ve galerisi	museum and gallery of painting and sculpture n.
66	Institutes	resim ve heykel müzesi	state art and sculpture museum n.
Technical
67	Technical	tunç heykel	bronze statue n.
Architecture
68	Architecture	heykel sütunlar	telamones n.
69	Architecture	kemer aynasında yer alan heykel	lunette n.
70	Architecture	lahdin tepesinde bulunan ve merhumu temsil eden uzanmış pozisyondaki heykel	gisant n.
71	Architecture	bas rölyef tarzında (heykel)	bass-relief adj.
Construction
72	Construction	heykel kaidesi	acroter n.
73	Construction	heykel sütun	caryatid n.
Gastronomy
74	Gastronomy	buzdan heykel	ice sculpture n.
Education
75	Education	güzel sanatlar fakültesi heykel bölümü	faculty of fine arts sculpture department n.
History
76	History	olimpos dağı'ndaki zeus tapınağı için inşa edilip zeus'u oturur halde tasvir eden yaklaşık 12 metre yüksekliğinde bir heykel	olympian zeus n.
Archaeology
77	Archaeology	müstakil heykel	sculpture in the round n.
78	Archaeology	zemine yapışık olmayan heykel	sculpture in the round n.
Religious
79	Religious	heykel ve dekoratif sanatta isa mesih'in soyunun temsil edildiği soy ağacı	tree of jesse n.
80	Religious	heykel ve dekoratif sanatta isa mesih'in soyunun temsil edildiği soy ağacı	jesse tree n.
Art
81	Art	isa'nın çarmıha gerilmesinin temsili (heykel vs)	calvary n.
82	Art	resim ve heykel sanatında kumaş kıvrımlarının görüntüsünün düzgün biçimde yapılması	casting of draperies n.
83	Art	modellenen formun orijinal yüzeyden daha derine oyulduğu heykel kabartması	cavo-relievo n.
84	Art	modellenen formun orijinal yüzeyden daha derine oyulduğu heykel kabartması	cavo-rilievo n.
85	Art	çıplak heykel/resim	nude n.
86	Art	nü heykel	nude sculpture n.
87	Art	nü heykel	nude statue n.
88	Art	heykel veya seramikten alınan ters kalıp	negative n.
89	Art	heykel ve putlarda tanrının yaşadığı izlenimi yaratan eski bir sanat türü	telestics n.
90	Art	heykel şekli verilmiş madalyon	tondo n.
91	Art	heykel tanımı	toreumatography n.
92	Art	çizim, resim, heykel ve seramik ile dramatik sanatlar ve dansın dahil edildiği sanatlar	line arts n.
93	Art	tors heykel	torso sculpture n.
94	Art	yaşayan heykel	living statue n.
95	Art	ingiltere'de bulunan, kanatlarını açmış bir meleği tasvir eden çelik heykel	angel of the north n.
96	Art	bas rölyef heykel	bas-relief n.
97	Art	şekillerin arka plandan çok az öne çıktığı rölyef heykel	bass-relief n.
98	Art	mermer heykel	marble n.
99	Art	bir tür heykel kabartma stili	mezzo-relievo n.
100	Art	bir tür heykel kabartma stili	mezzo-rilievo n.
101	Art	mezzo-rilievo stili ile yontulmuş heykel	mezzo-rilievo n.
102	Art	bronz heykel	bronze n.
103	Art	gerçek boyutundan büyük heykel	heroic sculpture n.
104	Art	kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel	rilievo n.
105	Art	kendisini çevreleyen arka plandan öne çıkmak için yüzeye oyulmuş şekillerden oluşan heykel	sculptural relief n.
106	Art	kil heykel	clay sculpture n.
107	Art	yarım kabartma heykel	demirelief n.
108	Art	yarım kabartma heykel	demi-rilievo n.
109	Art	(heykel ve mimaride) yunan tarzı hayranlığı veya taklidi	graecism n.
110	Art	(heykel, resim ve mimaride) düşsel özellikler gösteren bir tür süsleme sanatı	grotesque n.
111	Art	(heykel ve resimlerde) kendi bünyesinde ayırt edici birim oluşturan veya daha büyük bir kompozisyonun parçası olan iki veya daha fazla şekil	group n.
112	Art	(arka planı bulunmayan) tam formlu heykel	round [obsolete] n.
113	Art	(heykel yüzeyini) kabaca şekillendirme	impressionism n.
114	Art	(heykel yüzeyini) pürüzlü şekilde biçimlendirme	impressionism n.
115	Art	(heykel yüzeyini) kabaca biçimlendirme	impressionism n.
116	Art	heykel dikme çılgınlığı	statuomania n.
117	Art	polikromatik heykel	polychromatic sculpture n.
118	Art	doğal renkli heykel	polychromatic sculpture n.
119	Art	dansta heykel gibi yavaş pozisyon değişiklikleri	plastic n.
120	Art	dansta heykel gibi yavaş pozisyon değişiklikleri	plastique n.
121	Art	foto-heykel	photosculpture n.
122	Art	fotoğrafla heykel	photosculpture n.
123	Art	(minimal sanatta) heykel	primary structure n.
124	Art	bütün açılardan görülebilen heykel	sculpture-in-the-round n.
125	Art	esnek heykel	soft sculpture n.
126	Art	yumuşak heykel	soft sculpture n.
127	Art	heykel kesiminde kullanılan bir işlem	pointing n.
128	Art	(metal levha, tel ve ahşaptan yapılan) soyut heykel	stabile n.
129	Art	(heykel) oymak	cut v.
130	Art	soyut şekilde ifade etmek (resim, heykel)	present v.
131	Art	(heykel, figür) orijinal olmak	sit v.
132	Art	heykel şekli verilmiş	sculpted adj.
133	Art	heykel şekli verilmiş	sculptured adj.
134	Art	heykel ile ilgili	iconical adj.
135	Art	(heykel) geleneksel tarzda	iconical adj.
136	Art	tasvir ettiği sahneleri belirgin bir kesintiye uğramadan birbirini takip eden (heykel)	continuous adj.
137	Art	(resim, heykel) dış dünyanın doğaya uygun şekilde temsil edilmesine ait veya ilişkili	figurative adj.
138	Art	(resim, heykel) dış dünyanın doğaya uygun şekilde temsili ile nitelenen	figurative adj.
Archaic
139	Archaic	usta elinden çıkmış tablo veya heykel	master n.
140	Archaic	heykel şekli verilmiş	insculptured adj.
Slang
141	Slang	heykel gibi kadın	a good start [australia] n.
Modern Slang
142	Modern Slang	heykel, oyuncak bebek, vitrin mankeni gibi objelere karşı duyulan cinsel ilgi/fetiş	agalmatophilia n.
Star Wars
143	Star Wars	palpatine'in heykel bahçesi	palpatine's statue garden n.
144	Star Wars	tamamlanmamış dev heykel	unfinished colossus n.