| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | hard working adj. | çok çalışkan | ||
|
I'm hard working. Ben çok çalışkanım. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | hard working adj. | çok çalışkan | ||
|
I'm very hard working. Ben çok çalışkanım. More Sentences |
||||
| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | hard-working adj. | hamarat | ||
|
Mary is a very hard-working woman. Mary çok hamarat bir kadın. More Sentences |
||||
| General | hard-working adj. | çalışkan | ||
|
We recognise that most of the officials within the Commission are extremely hard-working. Komisyon bünyesindeki görevlilerin çoğunun son derece çalışkan olduğunun farkındayız. More Sentences |
||||
| General | hard-working accountant n. | çalışkan muhasebeci | ||
| General | hard-working adj. | gayretkeş | ||
| Speaking | ||||
| Speaking | he is working hard to reach his goal n. | amacına ulaşmak için çok çalışıyor | ||
| Speaking | been working really hard lately expr. | son zamanlarda gerçekten çok yoğun çalışmak | ||
