grev - Turkish English Dictionary

grev

Meanings of "grev" in English Turkish Dictionary : 17 result(s)

Turkish English
Common Usage
grev strike n.
The commuters will face a big problem if there is a rail strike.
Demiryolu grevi olursa yolcular büyük bir sorunla karşı karşıya kalacak.

More Sentences
General
grev strike n.
We in Europe reject the theory of preventive strikes against potential dangers.
Biz Avrupa'da potansiyel tehlikelere karşı önleyici grev teorisini reddediyoruz.

More Sentences
Trade/Economic
grev strike n.
As a matter of fact, for you and your government, that strike never happened.
Aslına bakarsanız, siz ve hükümetiniz için o grev hiç gerçekleşmedi.

More Sentences
grev strike action n.
The losses incurred, following 10 days of strike action, have already exceeded Madagascar's annual education budget.
On günlük grev eyleminin ardından ortaya çıkan kayıplar Madagaskar'ın yıllık eğitim bütçesini çoktan aşmış durumda.

More Sentences
Law
grev strike n.
This strike is having disastrous consequences for Madagascar's economy, and last week cost between USD 8-10 million.
Madagaskar ekonomisi için feci sonuçlar doğuran bu grevin geçen haftaki maliyeti 8-10 milyon dolar arasında değişiyor.

More Sentences
Technical
grev strike n.
That was the message of the major European strike by air traffic controllers on 19 June 2002.
Hava trafik kontrolörlerinin 19 Haziran 2002 tarihinde Avrupa'da gerçekleştirdiği büyük grevin mesajı buydu.

More Sentences
General
grev turnout n.
grev industrial action n.
grev stoppage n.
grev walkout n.
grev picket duty n.
grev spot strike n.
Trade/Economic
grev turn-out n.
grev work stoppage n.
grev labour disruption n.
grev walk-out n.
grev walkout n.

Meanings of "grev" with other terms in English Turkish Dictionary : 164 result(s)

Turkish English
General
genel grev general strike n.
Between Barcelona and Seville, the Spanish Government has been informed that a general strike has been called.
Barselona ve Sevilla arasında, İspanyol Hükümetine genel grev çağrısı yapıldığı bilgisi verildi.

More Sentences
grev kırıcı scab n.
Don't be a scab.
Grev kırıcı olma.

More Sentences
grev yapmak strike v.
The factory workers are striking for higher wages.
Fabrika işçileri daha yüksek ücretler için grev yapıyorlar.

More Sentences
grev yapmak go on strike v.
Are the bus drivers going on strike?
Otobüs sürücüleri grev yapıyor mu?

More Sentences
Trade/Economic
genel grev general strike n.
One enlightening example was your refusal to recognise the general strike on the occasion of the Summit of Seville.
Sevilla Zirvesi vesilesiyle yapılan genel grevi tanımayı reddetmeniz aydınlatıcı bir örnektir.

More Sentences
genel grev general strike n.
It was a general strike.
Bu bir genel grevdi.

More Sentences
grev hattı picket line n.
I doubt that Tom has the courage to cross the picket line.
Tom'un grev hattını geçecek cesareti olduğundan şüpheliyim.

More Sentences
grev hakkı right to strike n.
The right to strike is subject to various restrictions and complicated procedures.
Grev hakkı, çeşitli kısıtlamalara ve karmaşık prosedürlere tabidir.

More Sentences
grev yapmak strike v.
The unions are striking, and I have no idea why.
Sendikalar grev yapıyor ve bunun nedeni hakkında hiçbir fikrim yok.

More Sentences
Law
genel grev general strike n.
The labor unions had been threatening the government with a general strike.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.

More Sentences
Politics
genel grev general strike n.
A general strike might be a solution.
Genel grev bir çözüm olabilir.

More Sentences
General
bir grup grev gözcüsü picket n.
grev kırıcı blackleg n.
kesinti (grev yüzünden meydana gelen) stoppage n.
grev gözcüsü picket n.
grev sırasında çalışmak isteyen işçilere engel olma picketing n.
yasadışı grev yapma wildcatting n.
grev sigortası strike insurance n.
grev bozucu rat n.
grev kırıcı strike breaker n.
grev kırıcılığı strikebreaking n.
grev türleri types of strike n.
grev bozucu strikebreaker n.
grev kırıcı strikebreaker n.
grev gözcülüğü picketing n.
küçük çaplı grev lightning strike n.
(hindistan'da) genel grev bandh n.
yürüyüş, grev gibi gösterilere katılan kimse demonstrator n.
yürüyüş, grev gibi gösterilere katılan kimse demonstrant n.
işe geri dönmeye niyetli olanları bulmak için grevciler arasında dolaşan grev kırıcı roper n.
sendika tarafından düzenlenen grev spot strike n.
grev yapmak be on strike v.
grev yapmak go out v.
grev yapmak walk out v.
grev yapmak strike work v.
grev gözcülüğü yapmak picket v.
ilan etmek (toplantı/seçim/grev vb'nin yapılacağını) call v.
grev kararı almak go on strike v.
grev başlatmak pull v.
grev yapmak picket v.
grev bozmak fink v.
(işçiler) grev yapmak stick out v.
(grev nedeniyle) çalışmaya ara vermek strike v.
(grev nedeniyle) işi bırakmak strike v.
(grev nedeniyle) işi askıya almak strike v.
grev öncesi döneme ait prestrike adj.
Phrasals
bir şey için grev yapmak strike for something v.
(bir şey) üzerine grev yapmak strike over (something) v.
(bir şeye) karşı grev yapmak strike over (something) v.
(bir şey) için grev yapmak strike over (something) v.
Colloquial
bir yerden diğerine hızlıca hareket edecek şekilde organize olmuş grev gözcüsü flying picket n.
grev yapmak stage a walkout v.
Idioms
1929'da new orleans'ta grev yapan işçilere bölgedeki bir restoranın yapıp verdiği sandviç (poor boy'un kısaltılmışı) po' boy n.
grev yapmak hit the bricks v.
grev yapmak go out on strike v.
grev yapmak walk out v.
grev yapmak hit the pavement v.
grev yapmak down tools v.
grev yapmak lay down tools v.
grev yapmak down tools [uk] v.
grev yapmak take to the bricks v.
Speaking
bu işyerinde grev vardır this company is on strike expr.
bu iş yerinde grev var this company is on strike expr.
bu iş yerinde grev var this workplace is on strike expr.
bu işyerinde grev vardır this workplace is on strike expr.
Trade/Economic
ani grev lightning strike n.
çapraz grev sözcülüğü cross picketing n.
dolaylı grev secondary strike n.
direkt grev direct strike n.
doğrudan grev direct strike n.
grev kırıcısı strikebreaker n.
grev kırıcı işçi scab n.
grev tehdidi walkout threat n.
grev kırıcı işçi strike breaker n.
grev komitesi strike committee n.
grev sırasında çalışan işçi blackleg n.
grev gözcülüğü picketing n.
grev oylaması strike ballot n.
grev görevlisi picket n.
grev sırasında işçilere yapılan ödeme strike pay n.
grev fonu strike fund n.
grev kırma strikebreaking n.
grev kırma strike breaking n.
grev hakkı right of strike n.
grev kırıcılığı strikebreaking n.
grev kırıcılığı blacklegging n.
grev kırıcılığı scabbing n.
grev sigortası strike insurance n.
grev kırıcı strikebreaker n.
grev ve lokavt strike and lock-out n.
grev sırasında çalışan işçi strikebreaker n.
grev maaşı strike pay n.
grev sırasında rakip iki sendika arasında patlak veren müdahale krizi cross picketing n.
grev gözcüsü picket n.
grev kırıcı işçi blackleg n.
grev kampanyası strike campaign n.
grev çağırışı strike call n.
grev ödemesi strike pay n.
grev kırıcı strikebraker n.
grev ücreti strike pay n.
grev oylaması strike vote n.
grev şartı strike clause n.
grev çağrısı strike call n.
işçilerin iş yerini terk etmeden yaptıkları grev sit-down strike n.
iş karışıklıkları (grev vb) labor disturbances n.
kanundışı grev quick strike n.
kanunsuz grev unofficial strike n.
kanuni grev lawful strike n.
liman vb'nin grev nedeniyle hizmet verememe durumu strikebound n.
meşru grev lawful strike n.
resmi grev official strike n.
resmi olmayan grev wild-cat n.
sendika onayı olmadan yapılan grev wild-cat strike n.
sınırlı grev pin strike n.
sendika onayı alınmadan yapılan grev wildcat strike n.
umumi grev general strike n.
yasal grev lawful strike n.
yasal grev legal strike n.
yasadışı grev wild-cat strike n.
yasadışı grev illegal strike n.
yasadışı grev wild-cat n.
resmi grev official strike n.
grev yapan işçiler arasında karışıklık yaratarak onları haksız duruma düşürmeye çalışan kimse goon n.
grev gözcülüğü yapmak picket v.
grev gözcülüğü yapmak form a picket line v.
grev yapmak come out v.
grev nedeniyle işsiz kalmak be unemployed due to a strike v.
grev yapmak come out on strike v.
grev yaptırmak bring out [uk] v.
grev nedeniyle hizmet veremeyen strikebound adj.
grev yüzünden çalışamayan strikebound adj.
grev nedeniyle sekteye uğramış strikebound adj.
grev nedeniyle felç olmuş strikebound adj.
grev eğilimli strike-prone adj.
grev halinde on strike expr.
Law
grev kıran kişi blackleg n.
grev yapma strike n.
grev ve lokavt danışma kurulu strike and lockout advisory committee n.
kanunsuz grev wildcat strike n.
kanunsuz grev illegal strike n.
Politics
toplu sözleşme ve grev hakkı right to bargain collectively and to strike n.
sendikaların grev yapmasını engellemeyi amaçlayan antistrike adj.
sendikanın onayını almamış (grev) unofficial adj.
Institutes
kuruluşa aykırı grev unconstitutional strike n.
Industry
grev kırıcı jackleg n.
genel grev bundh [india] n.
şirketin sendikalaşmış çalışanlarının protestoya konu olmayan başka bir şirketin de bulunduğu alanda grev gözcülüğü yapması common-situs picketing n.
karşı grev sözcüsü counterpicket n.
grevcilerin bir başka tedarikçi firmayı grev gözcüsü olarak kullanması secondary picketing n.
iş yerinden olmayanların grev gözcülüğü secondary picketing n.
karşı grev sözcülüğü olarak (yeni sözcülük) oluşturmak counterpicket v.
Insurance
grev teminatı strikes cover n.
grev, kargaşa ve halk hareketleri strikes riots and civil commotions n.
grev, kargaşalık, halk hareketleri ve kötü niyetli zararlar strike, riot, civil commotions and malicious damage n.
grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, kötü niyetli hareketler ve terör (glkhh-knh) strike, lockout, riot, civil commotion-malicious acts and teror n.
kargaşalık, halk hareketleri ve grev riot and civil commotion and strikes n.
Military
grev sözcüsü picquet n.
grev sözcüleri grubu picquet n.
Music
(protesto, grev için sergilenen) ahenksiz ses rough music n.
Slang
grev kırıcı işçi olarak görev yapmak rat n.
grev kırmak rat n.
grev kırıcı ratter n.
grev kırıcıların kaptanı noble n.
grev kırıcı operasyonlardan sorumlu gözetmen noble n.