Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | güvence altına almak | guarantee v. | ||
Growth, yes, but guaranteeing the basic pillars, real cohesion, real convergence. Büyüme, evet, ama temel dayanakların, gerçek uyumun, gerçek yakınsamanın da güvence altına alınması. More Sentences |
||||
General | güvence altına almak | secure v. | ||
Achieving competitive businesses and securing continued economic growth are tasks requiring a concerted effort. Rekabetçi işletmelere ulaşmak ve sürekli ekonomik büyümeyi güvence altına almak, ortak çaba gerektiren görevlerdir. More Sentences |
||||
General | güvence altına almak | assure v. | ||
They must be resolved to assure the future of the region. Bölgenin geleceğini güvence altına almak için kararlı olunmalıdır. More Sentences |
||||
General | güvence altına almak | enlist v. | ||
General | güvence altına almak | enlock v. | ||
General | güvence altına almak | insure v. | ||
General | güvence altına almak | pull v. | ||
General | güvence altına almak | secure [obsolete] v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | güvence altına almak | nail down v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | kesin güvence altına almak | clench v. |
Phrasals | ||
Phrasals | belli şeyleri kontrat süresince güvence altına almak | lock in v. |
Phrasals | kontratla güvence altına almak | lock in v. |
Idioms | ||
Idioms | ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü | anaconda mortgage n. |
Idioms | (bir şeyi) güvence altına almak | make certain of v. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | (hisse senedi veya tahvil) alışını güvence altına almak | underwrite v. |
Law | ||
Law | (bir fikir, ülkü veya felsefeyi) yasa ile güvence altına almak | enshrine v. |
Politics | ||
Politics | önergenin vs. geçişini güvence altına almak | carry v. |
Military | ||
Military | askeri birliklerle donatarak güvence altına almak | garrison v. |