freshen - Turkish English Dictionary

freshen

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "freshen" in Turkish English Dictionary : 41 result(s)

English Turkish
Common Usage
freshen v. tazelemek
The bartender freshened up his cocktail.
Barmen, adamın kokteylini tazeledi.

More Sentences
General
freshen v. havalandırmak
She freshened the room by opening the windows.
Kadın, pencereleri açarak odayı havalandırdı.

More Sentences
freshen v. ferahlatmak
As evening approached, the breeze freshened.
Akşam yaklaşırken esinti ferahlatıyordu.

More Sentences
Common Usage
freshen v. tazeleştirmek
General
freshen v. canlanmak
freshen v. ferahlamak
freshen v. zindeleşmek
freshen v. serinlemek
freshen v. kuvvetlenmek (rüzgar)
freshen v. tazeleşmek
freshen v. artmak
freshen v. tazelenmek
freshen v. canlandırmak
freshen v. sertleşmek
freshen v. (rüzgar) sertleşmek
freshen v. (inek) doğurmak
freshen v. tuzunu çıkarmak
freshen v. (su) tuzluluğunu kaybetmek
freshen v. tazelenip kendine gelmek
freshen v. elini yüzünü yıkayıp toparlanmak
freshen v. taze görünüme kavuşmak
freshen v. renklenmek
freshen v. canlanmak
freshen v. dinçleşmek
freshen v. daha az tuzlu hale getirmek
freshen v. ilginçleştirmek
freshen v. yeni hale getirmek
freshen v. renklendirmek
freshen v. canlandırmak
freshen v. parlaklaştırmak
freshen v. (istiridyeleri, midyeleri) daha taze suya koymak
freshen v. tazelenerek daha iyi görünmek
freshen v. toparlanarak daha ferah hissetmek
freshen adj. tazeleştirilmiş
Marine
freshen v. (halatı) oynatarak sürtünmenin aşındırdığı yerden kurtarmak
freshen v. dirise etmek
freshen v. (kartları) baştan dağıtmak
Medical
freshen v. (dokulara) kaynaşmayı ve iyileşmeyi teşvik için taze yüzey kazandırmak
Gastronomy
freshen v. (içeceğe) eklemek
freshen v. (içkiyi) sertleştirmek
Agriculture
freshen v. (inekler) buzağıladıktan sonra süt vermeye başlamak

Meanings of "freshen" with other terms in English Turkish Dictionary : 24 result(s)

English Turkish
General
freshen up v. tazelemek
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

More Sentences
Common Usage
freshen up v. ferahlamak
General
freshen up v. daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak (bir yeri)
freshen up v. yüzünü yıkayıp kendine bir çekidüzen vermek
freshen up v. rahatlamak
freshen up v. yıkanmak
freshen up v. canlanmak
freshen up v. yenileştirmek
Phrasals
freshen someone or something up v. birini/bir şeyi daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak
freshen someone or something up v. birini/bir şeyi tazelemek
freshen someone or something up v. birini/bir şeyi yenileştirmek
freshen someone or something up v. birini bir şeyi canlandırmak
freshen someone or something up v. birini/bir şeyi rahatlatmak
freshen someone or something up v. birini/bir şeyi ferahlatmak
Colloquial
freshen up v. makyajını tazelemek
Idioms
freshen up v. ferahlamak
freshen up v. rahatlamak
freshen up v. yıkanıp paklanmak
Technical
freshen up v. canlandırmak
freshen up v. canlılık vermek
Marine
freshen ballast v. gemiyi dengede tutan malzemeleri kaydırmak
freshen the hawse v. geminin zincir yatağını yenilemek
freshen the way v. geminin hızını artırmak
freshen ballast v. gemiyi dengede tutan malzemeleri eski haline getirmek