|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
fosil yakıt |
fossil fuel n.
|
|
EUR 300 billion have now been allocated world-wide to nuclear and fossil fuels.
Dünya genelinde nükleer ve fosil yakıtlara 300 milyar Avro tahsis edilmiştir.
More Sentences
|
Technical |
|
2 |
Technical |
fosil yakıt |
fossil fuel n.
|
|
In view of the limited deposits of fossil fuel, the importance of this development cannot be underestimated.
Sınırlı fosil yakıt yatakları göz önüne alındığında bu gelişmenin önemi küçümsenemez.
More Sentences
|
Automotive |
|
3 |
Automotive |
fosil yakıt |
fossil fuel n.
|
|
This is why the Member States must do everything they can to reduce their consumption of fossil fuels.
Bu nedenle Üye Devletler fosil yakıt tüketimlerini azaltmak için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
insana benzer büyük fosil |
pithecanthropus n.
|
|
5 |
General |
solucan fosil izi |
wormcast n.
|
|
6 |
General |
kılavuz fosil |
key fossil n.
|
|
7 |
General |
mikro fosil |
microfossil n.
|
|
8 |
General |
fosil kalıntı |
fossil record n.
|
|
9 |
General |
kılavuz fosil |
zonal fossil n.
|
|
10 |
General |
fosil yakıtı enerjisi |
fossil fuel energy n.
|
|
11 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesi konusunda bilgili kimse |
oryctologist [obsolete] n.
|
|
12 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesi |
oryctology [obsolete] n.
|
|
13 |
General |
fosil kaydı |
fossil record n.
|
|
14 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesine ait |
oryctological [obsolete] adj.
|
|
15 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesiyle ilgili |
oryctological [obsolete] adj.
|
|
16 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesine ait |
oryctologic adj.
|
|
|
17 |
General |
fosil, mineral ve kayaçların incelenmesiyle ilgili |
oryctologic adj.
|
|
18 |
General |
fosil gibi |
fossil adj.
|
|
19 |
General |
fosil anlamı veren son ek |
-ite suf.
|
|
Trade/Economic |
|
20 |
Trade/Economic |
fosil ekonomisi |
fossil economy n.
|
|
Politics |
|
21 |
Politics |
fosil yakıt teşviği |
fossil fuel subsidy n.
|
|
Technical |
|
22 |
Technical |
fosil yakıtlar |
fossilfuels n.
|
|
23 |
Technical |
fosil yakıtlı santral |
fossil power plant n.
|
|
24 |
Technical |
fosil yakıtlar |
fossil fuels n.
|
|
25 |
Technical |
fosil yakıtlı santral |
fossil-fired power plant n.
|
|
26 |
Technical |
fosil balık |
ichthyolite n.
|
|
27 |
Technical |
katı fosil yakıtlar |
solid mineral fuels n.
|
|
28 |
Technical |
katı fosil yakıtlar |
solid fossil fuels n.
|
|
29 |
Technical |
fosil yakıt tabanlı |
fossil-fuel-based adj.
|
|
Marine |
|
30 |
Marine |
fosil karst |
fossile karst n.
|
|
Mining |
|
31 |
Mining |
kehribar (amber) benzeri bir fosil reçine |
chemawinite n.
|
|
32 |
Mining |
fosil reçine |
fossil resin n.
|
|
33 |
Mining |
içinde fosil, metal, değerli taş, kristal veya çakıl gömülü olan doğal madde |
matrix n.
|
|
34 |
Mining |
yakıldığında sert, keçi gibi bir koku açığa çıkaran bir fosil reçine |
hircine n.
|
|
Biology |
|
35 |
Biology |
fosil fil |
fossil elephant n.
|
|
36 |
Biology |
deniz lalesi sapının fosil boğumu |
entrochite n.
|
|
|
37 |
Biology |
ventriculites veya ilgili cinslerden olan fosil sünger |
ventriculite n.
|
|
38 |
Biology |
yakınsak evrim sonucunda iki fosil türünün benzer görünüşe sahip olup akraba olmaması |
homeomorphy n.
|
|
39 |
Biology |
scaphites veya akraba cinslere mensup fosil kafadanbacaklı |
scaphite n.
|
|
40 |
Biology |
deniz lalesi sapının fosil boğumunu içeren |
entrochal adj.
|
|
Marine Biology |
|
41 |
Marine Biology |
tetrabranchia alt sınıfından olan yumuşakça ya da fosil |
tetrabranchiate n.
|
|
42 |
Marine Biology |
tetrabranchia alt sınıfından olan yumuşakça ya da fosil |
tetrabranch n.
|
|
43 |
Marine Biology |
küçük bir tekerleği andıran fosil deniz lalesi |
trochite n.
|
|
44 |
Marine Biology |
fosil bir mercan cinsi |
alveolite n.
|
|
45 |
Marine Biology |
fosil bir mercan cinsi |
alveolites n.
|
|
46 |
Marine Biology |
yaşayan fosil |
living fossil n.
|
|
47 |
Marine Biology |
fosil derisidikenli |
echinite n.
|
|
48 |
Marine Biology |
fosil ekinoid |
echinite n.
|
|
49 |
Marine Biology |
fosil balık |
monifier n.
|
|
50 |
Marine Biology |
zargana ve akraba fosil formları içeren bir parlak pullu bir balık takımı |
rhomboganoidei n.
|
|
51 |
Marine Biology |
fosil körbalıklardan oluşan bir cins |
myxinikela n.
|
|
52 |
Marine Biology |
fosil körbalıklardan oluşan bir cins |
genus myxinikela n.
|
|
53 |
Marine Biology |
karbonifer dönem'de yaşamış fosil bir körbalık türü |
myxinikela siroka n.
|
|
54 |
Marine Biology |
modern zarganaları ve birçok ilgili fosil balığı içeren parlak pullu bir balık takımı |
ginglymodi n.
|
|
55 |
Marine Biology |
bazı sınıflandırmalarda crassostrea cinsi olarak adlandırılan, istiridyeye benzer bir fosil yumuşakça cinsi |
gryphaea n.
|
|
56 |
Marine Biology |
dikenli fosil sırt yüzgeci |
ichthyodorulite n.
|
|
57 |
Marine Biology |
fosil dermal yüzgeç |
ichthyodorulite n.
|
|
58 |
Marine Biology |
fosil dikenli yüzgeç |
ichthyodorulite n.
|
|
59 |
Marine Biology |
dikenli fosil sırt yüzgeci |
ichthyodorylite n.
|
|
60 |
Marine Biology |
fosil dermal yüzgeç |
ichthyodorylite n.
|
|
61 |
Marine Biology |
fosil dikenli yüzgeç |
ichthyodorylite n.
|
|
62 |
Marine Biology |
coelancanthidae familyasından olan canlı veya fosil |
coelacanthid n.
|
|
63 |
Marine Biology |
kretas dönemi kayaçlarında bulunan fosil bir foraminifera cinsi |
parkeria n.
|
|
64 |
Marine Biology |
fosil amonit içeren |
ammonitiferous adj.
|
|
65 |
Marine Biology |
fosil ekinoid gibi |
echinital adj.
|
|
66 |
Marine Biology |
fosil derisidikenliye benzeyen |
echinital adj.
|
|
Astronomy |
|
67 |
Astronomy |
fosil galaksi |
fossil galaxy n.
|
|
Zoology |
|
68 |
Zoology |
bir tür ufak fosil |
acritarch n.
|
|
69 |
Zoology |
typotheria alt takımından bir fosil |
typothere n.
|
|
70 |
Zoology |
fosil kuşgiller |
archaeornithes n.
|
|
71 |
Zoology |
fosil böcekler |
fossil insects n.
|
|
72 |
Zoology |
fosil kuşları |
archaeornithes n.
|
|
73 |
Zoology |
fosil organizmalar üzerindeki takson |
ichnotaxon n.
|
|
74 |
Zoology |
fosil balıklar |
placodermi n.
|
|
75 |
Zoology |
ancodonta cinsi fosil |
ancodont n.
|
|
76 |
Zoology |
bazı fosil amfibile ve sürüngenlerde köprücük kemiğinin arasındaki ve aşağısındaki zar dokudan gelişen bir kemik |
episternum n.
|
|
|
77 |
Zoology |
eptatretus cinsine ait fosil bir myxini |
eptatretus n.
|
|
78 |
Zoology |
hamam böcekleri ve termitler arasındaki kayıp halka olduğu düşünülen ve yaşayan fosil olarak adlandırılan, avustralya'ya özgü tek yaşayan bir termit |
mastotermes darwiniensis n.
|
|
79 |
Zoology |
hamam böcekleri ve termitler arasındaki kayıp halka olduğu düşünülen ve yaşayan fosil olarak adlandırılan, avustralya'ya özgü tek yaşayan bir termit |
giant northern termite n.
|
|
80 |
Zoology |
hamam böcekleri ve termitler arasındaki kayıp halka olduğu düşünülen ve yaşayan fosil olarak adlandırılan, avustralya'ya özgü tek yaşayan bir termit |
darwin termite n.
|
|
81 |
Zoology |
pensilvanya'da bulunan en eski fosil amfibi |
hynerpeton n.
|
|
82 |
Zoology |
pensilvanya'da bulunan en eski fosil amfibi |
genus hynerpeton n.
|
|
83 |
Zoology |
pensilvanya'da bulunan devonyan bir fosil amfibi |
hynerpeton bassetti n.
|
|
84 |
Zoology |
fosil sucul sürüngenlere ait bir alt sınıf |
ichthyopterygia n.
|
|
85 |
Zoology |
cystoidea sınıfından olan fosil |
cystid n.
|
|
86 |
Zoology |
serpula cinsi solucana ait fosil kabuk |
serpulite n.
|
|
Botanic |
|
87 |
Botanic |
yeni zelanda'da büyük miktarlarda meydana gelen fosil reçinesi |
ambrite n.
|
|
88 |
Botanic |
avrupa ve amerika'ya özgü kömüre dönüşmüş bir fosil bitki |
asterophyllite n.
|
|
89 |
Botanic |
fosil şeklinde bulunan bir ağaç cinsi |
ulodendron n.
|
|
90 |
Botanic |
yeni zelanda'ya özgü bir ağaç olan kaurinin fosil reçinesi |
kapia n.
|
|
91 |
Botanic |
karbonifer döneme ait açık tohumlu bir fosil bitki familyası |
bennettitaceae n.
|
|
92 |
Botanic |
karbonifer döneme ait açık tohumlu bir fosil bitki familyası |
family bennettitaceae n.
|
|
93 |
Botanic |
gövdesinde spiral şeklinde dizilmiş yaprak izlerinin bulunduğu bir fosil bitki familyası |
lepidodendraceae n.
|
|
94 |
Botanic |
gövdesinde spiral şeklinde dizilmiş yaprak izlerinin bulunduğu bir fosil bitki familyası |
family lepidodendraceae n.
|
|
95 |
Botanic |
lepidodendron veya akrabası bir cinse ait bitki veya fosil |
lepidodendrid n.
|
|
96 |
Botanic |
lepidodendraceae familyasına ait, kurtayaklarına benzeyen fosil ağaçların bulunduğu bir cins |
lepidodendron n.
|
|
97 |
Botanic |
baltık bölgesinde yetişen, cadı fındığı benzeri çiçekleri olan fosil bitkilerin bulunduğu bir cins |
hamamelidanthum n.
|
|
98 |
Botanic |
baltık bölgesinde yetişen, cadı fındığı benzeri çiçekleri olan fosil bitkilerin bulunduğu bir cins |
genus hamamelidanthum n.
|
|
99 |
Botanic |
cadı fındığı benzeri ağacı olan fosil bitkilerin bulunduğu bir cins |
hamamelidoxylon n.
|
|
100 |
Botanic |
cadı fındığı benzeri ağacı olan fosil bitkilerin bulunduğu bir cins |
genus hamamelidoxylon n.
|
|
101 |
Botanic |
en eski damarlı bitkilerden biri kabul edilen devonyan fosil bir bitki cinsi |
horneophyton n.
|
|
102 |
Botanic |
en eski damarlı bitkilerden biri kabul edilen devonyan fosil bir bitki cinsi |
genus horneophyton n.
|
|
103 |
Botanic |
(eski adıyla) fosil kurtayağı |
lycopodite n.
|
|
104 |
Botanic |
karbonifer dönem'e tarihlenen fosil bir bitki cinsi |
lyginopteris n.
|
|
105 |
Botanic |
karbonifer dönem'e tarihlenen fosil bir bitki cinsi |
genus lyginopteris n.
|
|
106 |
Botanic |
cycadales takımından bitkiye ait fosil gövde |
cycad n.
|
|
107 |
Botanic |
fosil ağaçsı kibrit otlarını içine alan bir bitki cinsi |
sigillaria n.
|
|
108 |
Botanic |
sigillaria cinsi ağaçsı fosil bir bitki türü |
sigillarid n.
|
|
109 |
Botanic |
sphenopsida alt şubesine mensup bitki veya fosil |
sphenopsid n.
|
|
110 |
Botanic |
stigmaria cinsi bitki veya fosil |
stigmaria n.
|
|
111 |
Botanic |
sigillaria cinsi ağaçsı fosil bitkilere benzer |
sigillarian adj.
|
|
Archaeology |
|
112 |
Archaeology |
iskelet, fosil vb. organik kalıntının organik olmayan replikası |
cast n.
|
|
113 |
Archaeology |
triyas dönemine ait ve soyu tükenmiş olan, vücudunun alt tarafında kemik plakaları bulunan çok büyük bir fosil amfibi |
labyrinthodon n.
|
|
114 |
Archaeology |
triyas dönemine ait ve soyu tükenmiş olan, vücudunun alt tarafında kemik plakaları bulunan çok büyük bir fosil amfibi |
mastodonsaurus n.
|
|
115 |
Archaeology |
ağır gövdeli semender veya timsaha benzeyen, düz kafatası ve konik dişleri olan, triyas dönemine ait soyu tükenmiş fosil amfibiler |
labyrinthodonta n.
|
|
116 |
Archaeology |
ağır gövdeli semender veya timsaha benzeyen, düz kafatası ve konik dişleri olan, triyas dönemine ait soyu tükenmiş fosil amfibiler |
labyrinthodontia n.
|
|
117 |
Archaeology |
kabaca insan eline benzeyen, adını labyrinthodont sürüngenleri tarafından yapıldığına inanılan fosil ayak izinden alan, nesli tükenmiş bir hayvan |
cheirotherium n.
|
|
118 |
Archaeology |
özellikle de nannoplanktonlardan biri olan çok küçük fosil organizma |
nannofossil n.
|
|
119 |
Archaeology |
özellikle de nannoplanktonlardan biri olan çok küçük fosil organizma |
nanofossil n.
|
|
120 |
Archaeology |
fosil kalıntısı |
reliquiae n.
|
|
121 |
Archaeology |
bitki veya hayvanın fosil kalıntısı |
reliquiae n.
|
|
122 |
Archaeology |
halkalı solucanların tarih öncesi dönemlerde oluşturduğu fosil izleri |
nereites n.
|
|
123 |
Archaeology |
nesli tükenmiş tentaculites cinsinden fosil |
tentaculite n.
|
|
124 |
Archaeology |
hem ata hem de gelişmiş canlı formunun özelliklerini taşıyan fosil |
transitional fossil n.
|
|
125 |
Archaeology |
bir trilobit fosil cinsi |
triarthrus n.
|
|
126 |
Archaeology |
silüryen dönemde yaşamış bir fosil trilobit cinsi |
trinucleus n.
|
|
127 |
Archaeology |
üzerinde bitki ve hayvan figürleri bulunan taş veya fosil |
typolite n.
|
|
128 |
Archaeology |
düz veya dikenli olabilen küçük ve dallı bacaklı bir fosil cinsi |
ambocoelia n.
|
|
129 |
Archaeology |
fosil ve minerallerde dallı ağaç görünümü meydana gelmesi |
arborization n.
|
|
130 |
Archaeology |
fosil ve minerallerde dallı ağaç görünümü meydana gelmesi |
arborisation n.
|
|
131 |
Archaeology |
günümüz insanı ile büyük insansı maymun arasında özellikler gösteren çeşitli fosil primatlara verilen ad |
man ape n.
|
|
132 |
Archaeology |
fosil saz |
juncite n.
|
|
133 |
Archaeology |
homo erectus türünden olan fosil |
homo erectus n.
|
|
134 |
Archaeology |
homo floresiensis türünden olan fosil |
homo floresiensis n.
|
|
135 |
Archaeology |
homo habilis türünden olan fosil |
homo habilis n.
|
|
136 |
Archaeology |
gobi çölü'nde bulunmuş ve 75 milyon yıl öncesinde tarihlenmiş uzun arka bacaklı bir fosil |
mononychus olecranus n.
|
|
137 |
Archaeology |
güney-orta amerika'daki fosil kalıntıları ile keşfedilen soyu tükenmiş bir hominin |
rhodesian man n.
|
|
138 |
Archaeology |
güney-orta amerika'daki fosil kalıntıları ile keşfedilen soyu tükenmiş bir hominin |
homo rhodesiensis n.
|
|
139 |
Archaeology |
fosil kafadanbacaklı gagası |
rhyncholite n.
|
|
140 |
Archaeology |
australopithecus afarensis türüne ait fosil örneği |
lucy n.
|
|
141 |
Archaeology |
rotalia cinsine ait fosil bir foraminifer |
rotalite n.
|
|
142 |
Archaeology |
deliklilere ait fosil foraminifer |
rotalite n.
|
|
Environment |
|
143 |
Environment |
fosil yakıt kullanan elektrik santrali |
fossil fuel plant n.
|
|
144 |
Environment |
fosil su |
fossil water n.
|
|
145 |
Environment |
fosil yakıtı |
fossil fuel n.
|
|
146 |
Environment |
fosil kaynakları |
fossil resources n.
|
|
147 |
Environment |
taşlaşmış/fosil orman |
petrified forest n.
|
|
148 |
Environment |
ince katmanda bulunan ve tek bir topluluğun izlerinden oluşan fosil fauna |
faunula n.
|
|
149 |
Environment |
fosil enerji |
fossil energy n.
|
|
150 |
Environment |
fosil yakıt ile salınan ısı enerjisi |
fossil energy n.
|
|
151 |
Environment |
fosil yakıt ile ilgili olmayan |
nonfossil adj.
|
|
152 |
Environment |
fosil yakıttan türetilmemiş |
nonfossil adj.
|
|
153 |
Environment |
fosil yakıt dışı |
nonfossil adj.
|
|
154 |
Environment |
fosil yapılı |
fossil adj.
|
|
155 |
Environment |
fosil yakıta ait |
fossil adj.
|
|
156 |
Environment |
fosil yakıt ile ilgili |
fossil adj.
|
|
Geography |
|
157 |
Geography |
fosil fasiyesi |
fossil facies n.
|
|
158 |
Geography |
fosil yakıtlar |
fosil fuels n.
|
|
159 |
Geography |
fosil buz |
fossil ice n.
|
|
160 |
Geography |
kuzeybatı colorado ile kuzeydoğu utah'taki zengin fosil yataklarını içeren alan |
dinosaur national monument n.
|
|
Geology |
|
161 |
Geology |
devoniyen dönem kaya özelliğine sahip, deniz yosununa ait olduğu düşünülen tüy şeklinde fosil |
cauda galli n.
|
|
162 |
Geology |
los angeles'ta bulunan, 40 bin ila 8 bin yıl öncesini kapsayan dönemde içlerine hapsolmuş tarih öncesi hayvan ve bitkilerden fosil oluşmuş asfalt havuzları |
la brea tar pits n.
|
|
163 |
Geology |
çok sayıda fosil içeren, genellikle ince detaylarına kadar korunmuş ve yumuşak vücut parçalarının göründüğü bir kaya yatağı |
lagerstätte n.
|
|
164 |
Geology |
anahtar fosil |
key fossil n.
|
|
165 |
Geology |
bir çeşit fosil iz |
cruziana n.
|
|
166 |
Geology |
fosil esaslı |
fossil-based n.
|
|
167 |
Geology |
fosil dışkı veya salgı |
coprolite n.
|
|
168 |
Geology |
fosil cevher |
fossil ore n.
|
|
169 |
Geology |
fosil grubu |
fossil community n.
|
|
170 |
Geology |
fosil kalıntı |
fossil recorder n.
|
|
171 |
Geology |
fosil ranidler |
fossil ranids n.
|
|
172 |
Geology |
fosil yakıt santralı |
fossil fuel plant n.
|
|
173 |
Geology |
fosil j-şekilli beslenme oyuğu |
dactylodites ottoi n.
|
|
174 |
Geology |
kılavuz fosil |
key fossil n.
|
|
175 |
Geology |
kılavuz fosil |
zonal fossil n.
|
|
176 |
Geology |
organizmaların göçleri sırasında oluşturdukları fosil izi |
burrow n.
|
|
177 |
Geology |
organizmaların besin ararken bıraktıkları fosil izleri |
fodinichia n.
|
|
178 |
Geology |
taşınmış fosil |
reworked fossil n.
|
|
179 |
Geology |
üreme amaçlı bırakılmış fosil iz yapısı |
calichnia n.
|
|
180 |
Geology |
çıplak gözle görülebilen fosil |
macrofossil n.
|
|
181 |
Geology |
kaya katmanlarını tarihlendirmek için fosil organizmaların incelenmesi |
biostratigraphy n.
|
|
182 |
Geology |
orta ve üst silüryen kayaçlarında yaygın olarak görülen nesli tükenmiş bir fosil mercan cinsi |
halysites n.
|
|
183 |
Geology |
(paleontolojide) fosil ekinoid |
fairy stone n.
|
|
184 |
Geology |
tuhaf şekilli fosil |
fairy stone n.
|
|
185 |
Geology |
fosil kabuğu gibi organik formun toprakta veya kayada bıraktığı iz |
mold n.
|
|
186 |
Geology |
fosil kabuklar içeren grimsi kahverengi bir kireç taşı |
lumachel n.
|
|
187 |
Geology |
fosil kabuklar içeren grimsi kahverengi bir kireç taşı |
fire marble n.
|
|
188 |
Geology |
fosil odun |
rockwood n.
|
|
189 |
Geology |
fosil kopal |
fossil copal n.
|
|
190 |
Geology |
fosil hale gelme |
fossilification n.
|
|
191 |
Geology |
fosil bilimi |
fossilism n.
|
|
192 |
Geology |
huron ırmağı kıyısındaki fosil olmayan bazı kayaçlara ait |
huronian adj.
|
|
193 |
Geology |
huron ırmağı kıyısındaki fosil olmayan bazı kayaçlara ait |
huronian adj.
|
|
194 |
Geology |
(tortul kayaçlar) fosil içeren |
fossiliferous adj.
|
|
195 |
Geology |
(tortul kayaçlar) fosil yapılı |
fossiliferous adj.
|
|
196 |
Geology |
fosil taşıyan |
fossiliferous adj.
|
|
Military |
|
197 |
Military |
fosil buzu |
fossil ice n.
|
|
Ornithology |
|
198 |
Ornithology |
jura döneminde yaşamış serçe büyüklüğünde fosil bir kuş |
sinornis n.
|
|
Reptiles |
|
199 |
Reptiles |
iki temporal açıklığı ve pullu derisi olan fosil ve yaşayan kertenkelelerin bulunduğu alt sınıfın adı |
lepidosauria n.
|
|
200 |
Reptiles |
iki temporal açıklığı ve pullu derisi olan fosil ve yaşayan kertenkelelerin bulunduğu alt sınıfın adı |
subclass lepidosauria n.
|
|
Entomology |
|
201 |
Entomology |
fosil böcek |
entomolite n.
|
|
Slang |
|
202 |
Slang |
taş, mineral, değerli taş, fosil koleksiyoneri |
rock hound n.
|
|
Modern Slang |
|
203 |
Modern Slang |
silika veya kuvars kristalleriyle taşlaştırılmış fosil dinozor kemiği |
agatized dinosaur bone n.
|
|
Paleontology |
|
204 |
Paleontology |
taşınmış fosil |
derived fossil n.
|
|
205 |
Paleontology |
diprotodon cinsi hayvana ait fosil |
diprotodon n.
|
|
206 |
Paleontology |
indeks fosil |
guide fossil n.
|
|
207 |
Paleontology |
hangi jeolojik dönemde yaşadığı bilindiğinden içinde bulunduğu kayaç katmanının tarihlenmesinde kullanılabilen fosil |
guide fossil n.
|
|
208 |
Paleontology |
bir fosil balık cinsi |
gyracanthus n.
|
|
209 |
Paleontology |
fosil izi |
ichnite n.
|
|
210 |
Paleontology |
fosil izi |
ichnolite n.
|
|
211 |
Paleontology |
fosil yumurta |
ovulite n.
|
|
212 |
Paleontology |
demokratik kongo cumhuriyeti'nde ortaya çıkan sert bir fosil reçine |
congo n.
|
|
213 |
Paleontology |
demokratik kongo cumhuriyeti'nde ortaya çıkan sert bir fosil reçine |
congo copal n.
|
|
214 |
Paleontology |
demokratik kongo cumhuriyeti'nde ortaya çıkan sert bir fosil reçine |
congo gum n.
|
|
215 |
Paleontology |
fosil bir kaplumbağa cinsi |
gopherus n.
|
|
216 |
Paleontology |
fosil bir kaplumbağa cinsi |
genus gopherus n.
|
|
217 |
Paleontology |
yaygın görülen mezozoik bir fosil |
belemnite n.
|
|
218 |
Paleontology |
coryphodon cinsi fosil |
coryphodon n.
|
|
219 |
Paleontology |
cyathophyllidae familyasından fosil bir mercan |
cyathophylloid n.
|
|
220 |
Paleontology |
cyathophyllidae familyasından fosil bir mercan |
cup corals n.
|
|
221 |
Paleontology |
anahtar fosil |
index fossil n.
|
|
222 |
Paleontology |
anahtar fosil |
guide fossil n.
|
|
223 |
Paleontology |
anahtar fosil |
zone fossil n.
|
|
224 |
Paleontology |
çokgen biçimli hücreleri olan bir fosil mercan cinsi |
favosites n.
|
|
225 |
Paleontology |
tarak biçimli yaprakları olan karbonlu fosil bitkileri içeren bir cins |
pecopteris n.
|
|
226 |
Paleontology |
boynuz biçimli fosil deniz kabuğu |
cornu ammonis n.
|
|
227 |
Paleontology |
kuşu andıran fosil kalıntısı |
ornithoidichnite n.
|
|
228 |
Paleontology |
cycadofilicales takımı ile eş zamanlı nesli tükenmiş fosil bir açık tohumlu bitki şubesi |
pteridospermaphyta n.
|
|
229 |
Paleontology |
enkrinit kayaca ait fosil kök |
screw stone n.
|
|
230 |
Paleontology |
lyginopteridales takımından olan fosil |
seed fern n.
|
|
231 |
Paleontology |
indeks fosil |
index fossil n.
|
|
232 |
Paleontology |
gösterge fosil |
index fossil n.
|
|
233 |
Paleontology |
fosil örneği |
fossil specimen n.
|
|
234 |
Paleontology |
fosil numunesi |
fossil specimen n.
|
|
235 |
Paleontology |
pycnodontidae familyasından olan balık veya fosil |
pycnodont n.
|
|