English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | flatly adv. | kesinlikle | ||
The Ombudsman found there had been maladministration and the Commission flatly refused to reverse the situation. Ombudsman kötü yönetim olduğunu tespit etti ve Komisyon durumu tersine çevirmeyi kesinlikle reddetti. More Sentences |
||||
General | flatly adv. | açıkça | ||
He rejected my offer flatly. Önerimi açıkça reddetti. More Sentences |
||||
General | flatly adv. | düz olarak | ||
General | flatly adv. | tamamen | ||
General | flatly adv. | sıkıcı bir şekilde | ||
General | flatly adv. | gayretsiz olarak | ||
General | flatly adv. | ruhsuz şekilde | ||
General | flatly adv. | donuk ve kayıtsız şekilde | ||
General | flatly adv. | üçüncü boyuttan yoksun şekilde | ||
General | flatly adv. | duygu belli etmeksizin |