English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | fisherman n. | balıkçı | ||
As a result of all of this, hundreds of indigenous black African fisherman are continuing to die. Tüm bunların sonucunda yüzlerce yerli siyah Afrikalı balıkçı ölmeye devam ediyor. More Sentences |
||||
Fishery | ||||
Fishery | fisherman n. | balıkçı | ||
The decision, though, as to whether or not to scrap a vessel, is one that every fisherman will have to take for himself. Bununla birlikte, bir tekneyi hurdaya çıkarıp çıkarmama kararı, her balıkçının kendi vermesi gereken bir karardır. More Sentences |
||||
Textile | ||||
Textile | fisherman adj. | (kazak) balıkçı yaka | ||
Textile | fisherman adj. | balıkçı yaka kazağa ait | ||
Textile | fisherman adj. | balıkçı yaka kazak ile ilgili | ||
Fishery | ||||
Fishery | fisherman n. | balıkçı teknesi | ||
Fishery | fisherman n. | dalyancı |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | sponge fisherman n. | sünger avcısı |
General | sponge-fisherman n. | süngerci |
Marine | ||
Marine | fisherman knot n. | balıkçı düğümü |
Fishery | ||
Fishery | fly fisherman n. | yem olarak sinek kullanan balıkçı |