fierce - Turkish English Dictionary

fierce

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "fierce" in Turkish English Dictionary : 30 result(s)

English Turkish
General
fierce adj. ateşli
Wow! You look fierce in that outfit.
Vay canına! Bu kıyafetin içinde çok ateşli görünüyorsun.

More Sentences
fierce adj. azılı
Tom is a fierce competitor.
Tom azılı bir rakiptir.

More Sentences
fierce adj. vahşi
The man backed away from the pack of fierce dogs.
Adam vahşi köpek sürüsünden uzaklaşarak geri çekildi.

More Sentences
fierce adj. kızgın
Tom looks fierce.
Tom kızgın görünüyor.

More Sentences
fierce adj. şiddetli
A fierce heatwave hit the eastern seaboard.
Şiddetli bir sıcak hava dalgası doğu sahillerini vurdu.

More Sentences
fierce adj. sert
I hear the competition is pretty fierce.
Rekabetin oldukça sert olduğunu duydum.

More Sentences
fierce adj. azgın
One reporter said he looked like a fierce bulldog.
Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.

More Sentences
fierce adj. öfkeli
Tom looks fierce.
Tom öfkeli görünüyor.

More Sentences
fierce adj. çok
He takes fierce pride in his country.
Ülkesiyle çok gurur duyuyor.

More Sentences
fierce n. vahşet
fierce adj. şevkli
fierce adj. kötü
fierce adj. berbat
fierce adj. hiddetli
fierce adj. acımasız
fierce adj. delici
fierce adj. keskin
fierce adj. düşmanlıkla nitelenen
fierce adj. düşmanlık gösteren
fierce adj. aşırı güçlü
fierce adj. çok tahripkar
fierce adj. eylem veya duygu açısından şiddetli
fierce adj. dinç
fierce adj. enerjik
fierce adj. gayretli
fierce adv. şiddetle
fierce adv. aşırı
fierce adv. berbat bir şekilde
fierce adv. ateşli bir şekilde
fierce adv. sert bir şekilde

Meanings of "fierce" with other terms in English Turkish Dictionary : 36 result(s)

English Turkish
General
fierce attack n. savlet
fierce virus n. kötücül virüs
fierce criticism n. ağır eleştiri
fierce criticism n. sert eleştiri
fierce criticism n. acımasız eleştiri
fierce storm n. şiddetli fırtına
a fierce criticism n. sıkı bir eleştiri
fierce battle n. çetin savaş
fierce attack n. şiddetli saldırı
fierce compassion n. şiddetli şefkat
become merciless and fierce v. canavar kesilmek
as fierce as adj. kadar yırtıcı
fierce enough adj. yeterince yırtıcı
big and fierce-looking adj. haydut gibi
fierce [obsolete] adj. gururlu
fierce [obsolete] adj. kibirli
fierce [obsolete] adj. küstah
Colloquial
something fierce expr. aşırı derecede
something fierce expr. inanılmaz derecede
something fierce expr. fazlasıyla
something fierce expr. çok fazla
something fierce expr. yoğun olarak
something fierce expr. çok kuvvetli
something fierce expr. şiddetle
something fierce expr. son derece
Trade/Economic
fierce competition n. aşırı rekabet
fierce competition n. amansız rekabet
fierce competition environment n. aşırı rekabet ortamı
fierce competition n. katı rekabet
fierce competition n. kıran kırana rekabet
fierce competition n. sert rekabet
fierce competition n. yoğun rekabet
fierce competition environment n. yoğun rekabet ortamı
Computer
fierce virus n. kötücül virüs
Automotive
fierce clutch n. sert kavrama
fierce clutch n. sert debriyaj