English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | enforceable adj. | uygulanabilir | ||
You spoke about a politically binding code, but this is not enforceable. Siyasi olarak bağlayıcı bir kuraldan bahsettiniz, ancak bu uygulanabilir değil. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | enforceable adj. | icra edilir | ||
Secondly, thresholds must be workable and enforceable. İkinci olarak eşik değerler uygulanabilir ve icra edilebilir olmalıdır. More Sentences |
||||
Law | enforceable adj. | uygulanabilir | ||
Although it is in place, it is not enforceable, not at European level or in our countries. Her ne kadar yürürlükte olsa da, ne Avrupa düzeyinde ne de ülkelerimizde uygulanabilir değildir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | enforceable adj. | yürürlüğe konabilir | ||
General | enforceable adj. | icrailik | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | enforceable adj. | infazı kabil | ||
Law | ||||
Law | enforceable adj. | icrası mümkün | ||
Law | enforceable adj. | icra olunabilir | ||
Law | enforceable adj. | infazı mümkün | ||
Law | enforceable adj. | tatbik edilir | ||
Law | enforceable adj. | yasal olarak uygulatılabilir |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | consider valid/enforceable v. | geçerli saymak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | legally enforceable right n. | yasal hak | ||
Law | ||||
Law | enforceable judgment n. | infaz edilebilir karar | ||
Law | enforceable judgment n. | infazı mümkün karar | ||
Law | enforceable judgment n. | infaz edilebilir hüküm | ||
Law | enforceable judgment n. | infazı mümkün hüküm | ||
Law | enforceable copy n. | icrai suret | ||
Law | enforceable measures n. | uyulmadığı takdirde hukuki dava açılmasına sebep olan yasal tedbirler | ||
Law | enforceable provisions of the law n. | yasanın buyurucu nitelikte hükümleri | ||