English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | disagreeable adj. | huysuz | ||
They're quite disagreeable, aren't they? Oldukça huysuzlar, değil mi? More Sentences |
||||
General | disagreeable adj. | tatsız | ||
Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face. Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi. More Sentences |
||||
General | disagreeable adj. | hoş olmayan | ||
I think it is very disagreeable of Parliament to tell us that it received the proposal too late. Parlamento'nun bize teklifi çok geç aldığını söylemesinin hiç de hoş olmadığını düşünüyorum. More Sentences |
||||
General | disagreeable adj. | nahoş | ||
My own country would find the whole situation even more disagreeable. Benim ülkem bu durumu daha da nahoş bulacaktır. More Sentences |
||||
General | disagreeable adj. | rahatsız edici | ||
Tom is a very disagreeable person. Tom çok rahatsız edici bir kişi. More Sentences |
||||
General | disagreeable n. | nahoş durum | ||
General | disagreeable n. | tatsız olay | ||
General | disagreeable n. | iğrençlik | ||
General | disagreeable adj. | hoşa gitmeyen | ||
General | disagreeable adj. | uygun olmayan | ||
General | disagreeable adj. | yaman | ||
General | disagreeable adj. | sert | ||
General | disagreeable adj. | ters | ||
General | disagreeable adj. | kötü | ||
General | disagreeable adj. | can sıkıcı | ||
General | disagreeable adj. | aksi | ||
General | disagreeable adj. | kavgacı | ||
General | disagreeable adj. | çekilmez | ||
General | disagreeable adj. | dayanılmaz (kimse) |