English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | decision making n. | karar verme | ||
Whatever happens in Nice, decisions need to be taken on decision making. Nice'de ne olursa olsun, karar verme konusunda kararlar alınmalıdır. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | decision making n. | karar verme | ||
Notably, many of these medications could potentially effect mood and his decision making ability. Özellikle, bu ilaçların çoğu potansiyel olarak ruh halini ve karar verme yeteneğini etkileyebilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | decision making n. | karar üreten | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | decision making n. | karar alma | ||
Politics | ||||
Politics | decision making n. | karar oluşturma süreci | ||
Politics | decision making n. | karar alma |