English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | dauntless adj. | gözüpek | ||
She remained dauntless and determined to achieve her goals. Hedeflerine ulaşmak söz konusu olduğunda gözüpek ve kararlı davrandı. More Sentences |
||||
General | dauntless adj. | gözü pek | ||
General | dauntless adj. | korkusuz | ||
General | dauntless adj. | yılmaz | ||
General | dauntless adj. | cesur | ||
General | dauntless adj. | azimli | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | dauntless n. | abd'de üretilip ikinci dünya savaşı'nda kullanılan iki kişilik keşif ve bombardıman uçağı |
English | Turkish | |
---|---|---|
Star Wars | ||
Star Wars | dauntless-class heavy cruiser n. | korkusuz-sınıfı ağır kruvazör |