convict

Meanings of "convict" in Turkish English Dictionary : 24 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	convict v.	suçlu bulmak
The person convicted would then have the chance to prove the lawful origin of the property. Suçlu bulunan kişi mülkün yasal kaynağını kanıtlama şansına sahip olacaktır. More Sentences
General
2	General	convict v.	mahkum etmek
Naturally, the principle that it should not be possible to convict someone twice for the same crime is fundamental. Doğal olarak bir kişinin aynı suçtan iki kez mahkum edilemeyeceği ilkesi esastır. More Sentences
3	General	convict v.	suçlu bulmak
The person convicted would then have the chance to prove the lawful origin of the property. Suçlu bulunan kişi mülkün yasal kaynağını kanıtlama şansına sahip olacaktır. More Sentences
Common Usage
4	Common Usage	convict n.	hükümlü
5	Common Usage	convict n.	mahkum
General
6	General	convict n.	mahkum
7	General	convict n.	yargılı
8	General	convict n.	suçlu
9	General	convict n.	kürek mahkumu
10	General	convict n.	ceza giymiş
11	General	convict v.	suçlandırmak
12	General	convict v.	hüküm giydirmek
13	General	convict v.	suçunu ispat etmek
14	General	convict v.	suçlu çıkarmak
15	General	convict v.	suçluluk duygusu yaratmak
16	General	convict v.	suçluluk hissettirmek
Law
17	Law	convict n.	hükümlü
18	Law	convict n.	mahkum
Marine Biology
19	Marine Biology	convict n.	çizgili balık
Card
20	Card	convict n.	bir tür kart oyunu
Archaic
21	Archaic	convict v.	çürütmek
22	Archaic	convict v.	aksini ispatlamak
23	Archaic	convict adj.	hükümlü
24	Archaic	convict adj.	mahkum

Meanings of "convict" with other terms in English Turkish Dictionary : 30 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	ex-convict n.	eski hükümlü
Many American ex-convicts make a new life in Mexico. Birçok Amerikalı eski hükümlü Meksika'da yeni bir hayat kuruyor. More Sentences
Phrasals
2	Phrasals	convict of (something) v.	(bir şeyden) suçlu bulunmak
Fadil was convicted of first degree murder. Fadıl birinci derece cinayetten suçlu bulundu. More Sentences
3	Phrasals	convict of (something) v.	(bir şeyden) mahkum edilmek
Tom was never convicted of the crime. Tom asla suçtan mahkum edilmedi. More Sentences
4	Phrasals	convict of (something) v.	(bir şeyden) hüküm giymek
Layla was convicted of torture. Layla işkenceden hüküm giydi. More Sentences
Law
5	Law	ex-convict n.	eski hükümlü
Many American ex-convicts make a new life in Mexico. Birçok Amerikalı eski hükümlü Meksika'da yeni bir hayat kuruyor. More Sentences
General
6	General	ex-convict n.	ağır bir suçtan dolayı hapiste yatmış kimse
7	General	ex-convict n.	eski tutuklu
8	General	ex-convict n.	sabıkalı
9	General	convict someone of murder v.	birini cinayetten mahkum etmek
10	General	convict [obsolete] v.	kanıtlamak
Phrasals
11	Phrasals	convict someone of something v.	-den suçlu bulmak
12	Phrasals	convict someone of something v.	-den mahkum etmek
13	Phrasals	convict of v.	-den suçlu bulunmak
14	Phrasals	convict of v.	'-den mahkum edilmek
15	Phrasals	convict of v.	'-den hüküm giymek
Colloquial
16	Colloquial	vic (convict) n.	hükümlü
17	Colloquial	vic (convict) n.	mahkum
Law
18	Law	application of convict n.	mahkumun talebi
19	Law	liability of convict n.	mahkumun mesuliyeti
20	Law	plea of autrefois convict n.	sanığın daha önceden de aynı suç nedeniyle mahkum olduğunu gösteren defi
21	Law	autrefois convict n.	suçun tekerrürü iddia olunan defii
22	Law	rehabilitation (of convict) n.	suçlunun ıslahı
23	Law	rape convict n.	tecavüz zanlısı
24	Law	rape convict n.	tecavüz suçu zanlısı
25	Law	sentence or convict v.	mahkum etmek
26	Law	ex-convict adj.	sabıkalı
Marine Biology
27	Marine Biology	convict fish n.	zebra ciklet balığı
28	Marine Biology	convict fish n.	beyaza çalan gövdesinde siyah şeritlerin yer aldığı bir ciklet balığı
29	Marine Biology	convict fish n.	çizgili balık
Slang
30	Slang	convict boss n.	hapishane sisteminde yetkilendirilmiş mahkum