English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | blackened adj. | kararmış | ||
Other unhealthy results of smoking included blackened smokers' lungs and rotten teeth. Sigaranın diğer sağlıksız sonuçları arasında sigara içenlerin kararmış akciğerleri ve çürümüş dişleri yer alıyordu. More Sentences |
||||
General | blackened adj. | karartılmış | ||
General | blackened adj. | itibarı zedelenmiş | ||
General | blackened adj. | (yüz) kıpkırmızı olmuş | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | blackened adj. | (et, balık) baharatla kaplanıp aşırı ısıda hızla pişirilerek dışı karartılmış |
English | Turkish | |
---|---|---|
Technical | ||
Technical | blackened scab n. | yüzey kusuru türü |
Medical | ||
Medical | blackened scab n. | kara yara |
Gastronomy | ||
Gastronomy | white pudding with blackened surface n. | kazandibi |