|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
birer birer |
one by one adv.
|
|
One by one, the European teams are disappearing from the green pitches in Korea.
Avrupa takımları Kore'deki yeşil sahalardan birer birer kayboluyor.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
birer birer |
singly adv.
|
|
The task required her to complete each task singly and accurately, one at a time.
Kadının işi, her bir görevi birer birer, ve doğru bir şekilde tamamlamaktı.
More Sentences
|
3 |
General |
birer birer |
one after another adv.
|
|
He examined the spare parts one after another.
Yedek parçaları birer birer inceledi.
More Sentences
|
Phrases |
|
4 |
Phrases |
birer birer |
at a time expr.
|
|
Let's go one at a time.
Hadi birer birer gidelim.
More Sentences
|
Idioms |
|
5 |
Idioms |
birer birer |
one by one adv.
|
|
One by one, the European teams are disappearing from the green pitches in Korea.
Avrupa takımları birer birer Kore'deki yeşil sahalardan kayboluyor.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
hindistan'da kullanılıp her iki ucunda birer çıkıntısı olan bir tahtırevan |
dandi n.
|
|
7 |
General |
hindistan'da kullanılıp her iki ucunda birer çıkıntısı olan bir tahtırevan |
dandy n.
|
|
8 |
General |
(hanedan armalarında) iki farklı figürün birer yarısıyla arma oluşturma |
dimidiation n.
|
|
9 |
General |
birer birer ölmek |
become extinct v.
|
|
10 |
General |
paraları birer birer saymak |
count out money v.
|
|
11 |
General |
birer birer ölmek |
die out v.
|
|
12 |
General |
karşılıklı olarak birer el silah atmak |
exchange shots v.
|
|
13 |
General |
birer birer ölmek |
die off v.
|
|
14 |
General |
birer birer söylemek |
enumerate v.
|
|
15 |
General |
birer birer saymak |
count out v.
|
|
16 |
General |
birer birer saymak |
enumerate v.
|
|
17 |
General |
birer birer almak |
single out v.
|
|
|
18 |
General |
birer birer vurmak |
shoot one by one v.
|
|
19 |
General |
birer birer söylenebilir |
enumerative adj.
|
|
20 |
General |
birer birer sayılabilir |
enumerative adj.
|
|
21 |
General |
birer birer sayılabilir veya söylenebilir |
enumerable adj.
|
|
22 |
General |
birer birer söyleyen |
enumerative adj.
|
|
23 |
General |
birer birer sayan |
enumerative adj.
|
|
24 |
General |
birer birer seçilmiş |
hand-picked adj.
|
|
25 |
General |
birer birer |
last adj.
|
|
26 |
General |
birer birer |
one after the other adv.
|
|
27 |
General |
birer gün arayla |
every other day adv.
|
|
28 |
General |
birer ikişer |
one by one adv.
|
|
29 |
General |
birer ikişer |
one or two at a time adv.
|
|
30 |
General |
birer adet |
one for each adv.
|
|
31 |
General |
birer tane |
one for each adv.
|
|
32 |
General |
birer birer |
one and one adv.
|
|
33 |
General |
birer birer |
particularly adv.
|
|
Phrasals |
|
34 |
Phrasals |
birer birer vurmak |
pick off v.
|
|
35 |
Phrasals |
listedekileri birer birer söylemek/saymak |
list off v.
|
|
36 |
Phrasals |
birer ikişer girmek |
trickle in v.
|
|
37 |
Phrasals |
birer ikişer çıkmak/ayrılmak |
trickle out (of something) v.
|
|
|
38 |
Phrasals |
(bir şeyden/bir yerden) birer ikişer çıkmak/ayrılmak |
trickle out (of something or some place) v.
|
|
39 |
Phrasals |
-den birer ikişer geçmek/girmek/çıkmak |
trickle through v.
|
|
Colloquial |
|
40 |
Colloquial |
birer birer |
onesie-twosie expr.
|
|
Idioms |
|
41 |
Idioms |
birer birer ilerlemek |
work (one's way) down the line v.
|
|
42 |
Idioms |
birer birer |
one at a time expr.
|
|
Speaking |
|
43 |
Speaking |
herkese benden birer içki |
drinks all around expr.
|
|
Politics |
|
44 |
Politics |
abd'de bir eyaletinin sahip olduğu ve her birinden eyalet meclisine birer üye seçilen bölgeleri |
senatorial district n.
|
|
Technical |
|
45 |
Technical |
iki karşıt noktasından birer kablo geçen ve gaz halindeki karışımları elektrik kıvılcımı ile patlatmaya yarayan dayanıklı cam boru |
detonating tube n.
|
|
46 |
Technical |
birer birer sayan |
enumerative adj.
|
|
47 |
Technical |
birer birer söyleyen |
enumerative adj.
|
|
Computer |
|
48 |
Computer |
birer eksiltme |
decrement n.
|
|
49 |
Computer |
birer arttırma |
increment n.
|
|
50 |
Computer |
hepsini birer kez dene |
round robin expr.
|
|
Textile |
|
51 |
Textile |
bir araya geldiğinde giysinin ön kısmının yatay olarak birer yarısını oluşturan kumaş parçalarından herhangi biri |
forepart n.
|
|
Marine |
|
52 |
Marine |
ortadaki kişinin iki, ön ve arkadakilerin birer kürek kullandığı üç kişilik tekne |
randan n.
|
|
53 |
Marine |
ortadaki kişinin iki, ön ve arkadakilerin birer kürek kullandığı üç kişilik kürek çekme yöntemi |
randan n.
|
|
54 |
Marine |
omurganın iki yanında birer pervanesi olan gemi |
twin screw n.
|
|
Mining |
|
55 |
Mining |
çokyüzlünün her bir yüzüne küçük birer piramit yerleşmesiyle oluşan katı şekil |
pyramidion [obsolete] n.
|
|
Physics |
|
56 |
Physics |
birer yukarı ve aşağı kuarkın yanı sıra bir de garip kuark içeren, elektriksel olarak nötr durumdaki atom altı hadron parçacığı |
lambda baryon n.
|
|
57 |
Physics |
birer ucundan birleşen iki farklı metal telden yapılmış bir tür termometre |
thermocouple n.
|
|
58 |
Physics |
birer ucundan birleşen iki farklı metal telden yapılmış bir tür termometre |
thermocouple junction n.
|
|
Chemistry |
|
59 |
Chemistry |
bütün bileşik moleküllerinin birer birim olduğunu savunan teori |
unitary theory n.
|
|
Biology |
|
60 |
Biology |
yavrunun her ebeveynden birer kalıtımsal faktör edinmesi için gamet oluşumunda her bir kalıtsal faktörün iki kopyaya ayrıldığını ortaya koyan ilke |
law of segregation n.
|
|
Biochemistry |
|
61 |
Biochemistry |
(çift sarmallı dna'nın) ikili dizilerini birer dizi haline gelecek şekilde ayırmak |
denature v.
|
|
Zoology |
|
62 |
Zoology |
ön ve arkasında birer yaklaştırıcı kası bulunan yapraksı solungaçlı yumuşakçaları içeren bir takım |
dimya n.
|
|
Fishery |
|
63 |
Fishery |
aynı anda birer balık yakalayan iki balıkçı |
double-header n.
|
|
Literature |
|
64 |
Literature |
kelimelerine sırayla birer hece veya ölçü birimi eklenen dize veya kıta |
rhopalic n.
|
|
65 |
Literature |
kelimelerine sırayla birer hece veya ölçü birimi eklenen kıtalar yazma |
rhopalism n.
|
|
66 |
Literature |
kelimelerine sırayla birer hece veya ölçü birimi eklenen dize veya kıta olma |
rhopalism n.
|
|
67 |
Literature |
dizesindeki kelimeleri sırayla birer hece uzayan |
rhopalic adj.
|
|
68 |
Literature |
dizelerine sırayla birer hece veya ölçü birimi eklenen |
rhopalic adj.
|
|
69 |
Literature |
dizesindeki kelimeleri sırayla birer hece uzayan (şiir) |
ropalic adj.
|
|
Philosophy |
|
70 |
Philosophy |
ilişkileri birer varlık olarak ele alan doktrin |
relationism n.
|
|
71 |
Philosophy |
soyut kavramların, genel kavramların, evrensellerin gerçek olmadığını, yalnızca birer addan ibaret olduklarını öne süren doktrin |
terminism n.
|
|
72 |
Philosophy |
genel kavramların başka bir deyişle tümellerin gerçek olmadığını birer addan ibaret olduklarını öne süren realizm karşıtı felsefe akımı |
nominalism n.
|
|
73 |
Philosophy |
ilişkileri birer varlık olarak ele alan doktrin ile ilgili |
relationist adj.
|
|
Baseball |
|
74 |
Baseball |
her iki takımdaki oyuncuların birer vuruş sırası |
inning n.
|
|
Card |
|
75 |
Card |
(pinaki oyununda) birer papaz ve kızdan oluşan el |
round trip n.
|
|
76 |
Card |
(pinaki oyununda) birer papaz ve kızdan oluşan iki yüz kırk puanlık el |
roundhouse n.
|
|
Music |
|
77 |
Music |
aralarında birer ölçü fark olan iki tonun birbiri arasında değişimi |
trill n.
|
|
|
78 |
Music |
aralarında birer ölçü fark olan iki tonun birbiri arasında değişimi |
thrill n.
|
|
79 |
Music |
aralarında birer ölçü fark olan iki tonun birbiri arasında değişimi |
shake n.
|
|
80 |
Music |
aralarında birer ölçü fark olan iki tonun birbiri arasında değişimi |
trillo n.
|
|
Mythology |
|
81 |
Mythology |
her iki ucunda birer kafası bulunan ve ileri-geri hareket edebilen zehirli bir yılan |
amphisbaena n.
|
|
Archaic |
|
82 |
Archaic |
her bir tarafında birer tane olan |
singular adj.
|
|
Engineering |
|
83 |
Engineering |
ses örneklemede iki müzikal ses frekansı arasındaki birer oktavlık kısımların her birine verilen ad |
cent n.
|
|
Ornithology |
|
84 |
Ornithology |
avrasya'ya özgü yanaklarında birer siyah benek bulunan bir serçe |
whitecap (passer montanus) n.
|
|
85 |
Ornithology |
kanatlarında birer beyaz benek ve kafasında sarı sarkık gerdanları bulunan, genellikle ehlileştirilebilir olup konuşabilen asya'ya özgü bir sığırcık |
hill myna (gracula religiosa) n.
|
|
86 |
Ornithology |
avrasya'ya özgü yanaklarında birer siyah benek bulunan bir serçe |
mountain sparrow n.
|
|
Reptiles |
|
87 |
Reptiles |
gözlerinin üstünde boynuza benzeyen birer çıkıntı olan bir kuzey afrika zehirli yılanı |
horned viper (cerastes cerastes) n.
|
|