Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
Spanish - English
Hide
Details
Clear
History :
bir şey ile
bir şey ile
History
Sentences
Meanings of
"bir şey ile"
in English Turkish Dictionary : 2 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
bir şey ile
wherewith
pron.
2
General
bir şey ile
wherewithal
pron.
Meanings of
"bir şey ile"
with other terms in English Turkish Dictionary : 202 result(s)
Category
Turkish
English
Phrasals
1
Phrasals
ile (bir şey) kastetmek
mean by
v.
What is
meant by
lessening the intensity of the conflict in Chechnya?
Çeçenistan'daki çatışmanın yoğunluğunun azaltılması
ile kastedilen
nedir?
More Sentences
General
2
General
hepsi belirli bir mesele veya iş ile bağlantılı olan şey
the whole concern
n.
3
General
belirli bir kişi, nesne ya da makam ile yakından ilişkili olan şey
attribute
n.
4
General
başka bir şey ile karıştırma
confusion
n.
5
General
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey
connascence
n.
6
General
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey
connascency
n.
7
General
(kendini bir şey ile) öne çıkarma
disportment [obsolete]
n.
8
General
(biri, bir şey ile) uğraşma
disposition
n.
9
General
biri veya bir şey ile kendini tanımlama
self-identification
n.
10
General
bir şey ile övünmek
pride oneself on something
v.
11
General
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak
gorge oneself on
v.
12
General
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek
hold a thing over someone
v.
13
General
bir hobi olarak (bir şey) ile ilgilenmek
fool around with
v.
14
General
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek
submit a bid
v.
15
General
bir şey ile bütünleşmek
commune with something
v.
16
General
birini bir şey ile meşgul etmek
busy someone with someone or something
v.
17
General
bir şey ile meşgul olmak
busy oneself with someone or something
v.
18
General
bir şey ile sıkıca birleştirmek
dovetail with something
v.
19
General
bir şey ile büyülemek
enchant someone with something
v.
20
General
bir şey ile zenginleştirmek
enrich with something
v.
21
General
birini bir şey ile meşgul etmek
engage someone in something
v.
22
General
birini bir şey ile meşgul etmek
engross someone in something
v.
23
General
birini bir şey ile büyülemek
enthrall someone with something
v.
24
General
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak
gorge oneself with something
v.
25
General
kendine jilet atmak/kendini bir şey ile kesmek
self-cut
v.
26
General
birini bir şey ile suçlamak
accuse someone of something
v.
27
General
el ile uzanarak bir şey vermek
rax
v.
28
General
(bir şey ile) dolu olmak
abound with
v.
29
General
bir şey ile dolu olmak
be littered with
v.
30
General
sivri bir şey ile delmek
jag
v.
31
General
(bir şey ile) kaplanmak
break out
v.
32
General
(nesneyi) bir şey ile çarpıştırmak
clap
v.
33
General
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek
override
v.
34
General
(kendini bir şey ile) öne çıkarmak
disport
v.
35
General
(bir şey ile) tıka basa doldurmak
gavage
v.
36
General
(bir şey ile) dolup taşmak
stink
v.
37
General
bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili
hang-on
adj.
38
General
bir şey ile aşırı ilgili olan
haunted
adj.
39
General
bir şey ile dolu
lousy
adj.
40
General
(bir şey ile) aynı olan
coterminous
adj.
41
General
bir şey ile tutarlı
self-consistent
adj.
42
General
bir şey ile çelişmeyen
self-consistent
adj.
43
General
(bir şey) ile kaplanmış
in
prep.
44
General
zihni bir şey ile dolu olan kimse
head
suf.
45
General
(belirli bir şey ile) ilişkili şey anlamına gelen son ek
-ia
suf.
46
General
bir şey ile bağlantılı faaliyet anlamına gelen son ek
-ing
suf.
47
General
bir şey ile bağlantılı süreç anlamına gelen son ek
-ing
suf.
48
General
belirli bir konsept ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
suf.
49
General
belirli bir kavram ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
suf.
50
General
(belirtilen) şey, özellik, durum veya eylem ile nitelenen anlamını veren bir son ek
-some
suf.
Phrasals
51
Phrasals
(birini bir şey) ile büyülemek
beguile (someone) with (something)
v.
52
Phrasals
(birini bir şey) ile etkisi altına almak
beguile (someone) with (something)
v.
53
Phrasals
(birini bir şey) ile avucuna almak
beguile (someone) with (something)
v.
54
Phrasals
(birini bir şey) ile avucunun içine almak
beguile (someone) with (something)
v.
55
Phrasals
(birini bir şey) ile eğlendirmek
beguile (someone) with (something)
v.
56
Phrasals
(birini bir şey) ile avutmak
beguile (someone) with (something)
v.
57
Phrasals
(birini bir şey) ile oyalamak
beguile (someone) with (something)
v.
58
Phrasals
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek
beguile (someone) with (something)
v.
59
Phrasals
(birini bir şey) ile büyülemek
beguile someone with something
v.
60
Phrasals
(birini bir şey) ile etkisi altına almak
beguile someone with something
v.
61
Phrasals
(birini bir şey) ile avucuna almak
beguile someone with something
v.
62
Phrasals
(birini bir şey) ile avucunun içine almak
beguile someone with something
v.
63
Phrasals
(birini bir şey) ile eğlendirmek
beguile someone with something
v.
64
Phrasals
(birini bir şey) ile avutmak
beguile someone with something
v.
65
Phrasals
(birini bir şey) ile oyalamak
beguile someone with something
v.
66
Phrasals
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek
beguile someone with something
v.
67
Phrasals
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile kaplamak
coat (someone or something) with (something)
v.
68
Phrasals
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile bürümek
coat (someone or something) with (something)
v.
69
Phrasals
birini ya da bir şeyi bir şey ile kaplamak
coat someone or something with something
v.
70
Phrasals
birini ya da bir şeyi bir şey ile bürümek
coat someone or something with something
v.
71
Phrasals
(bir şeyi bir şey) ile karşılaştırmak
collate (something) with (something)
v.
72
Phrasals
(biri ya da bir şey) ile entrika çevirmek
collude with (someone or something)
v.
73
Phrasals
biri ya da bir şey ile entrika çevirmek
collude with someone or something
v.
74
Phrasals
birini ya da bir şeyi bir şey ile kirletmek
contaminate someone or something with something
v.
75
Phrasals
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something together
v.
76
Phrasals
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
toss something together
v.
77
Phrasals
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
slap something together
v.
78
Phrasals
birini bir şey ile şımartmak
indulge someone with something
v.
79
Phrasals
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak
seize someone with something
v.
80
Phrasals
bir şey ile oynamak
diddle with something
v.
81
Phrasals
birini bir şey ile meşgul etmek
occupy someone with something
v.
82
Phrasals
birini bir şey ile zehirlemek
poison someone with something
v.
83
Phrasals
birisini bir şey ile teselli etmek
console someone with something
v.
84
Phrasals
birisini bir şey ile savunmak
defend someone with something
v.
85
Phrasals
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak
tempt someone with something
v.
86
Phrasals
birine bir şey ile vurmak
strike someone or something with something
v.
87
Phrasals
birisini bir şey ile kandırmak
deceive someone with something
v.
88
Phrasals
birini bir şey ile yollamak/göndermek
send someone away with something
v.
89
Phrasals
bir şey ile çeşnilendirmek
season something with something
v.
90
Phrasals
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak
entice someone with something
v.
91
Phrasals
birini bir şey ile oyalamak
occupy someone with something
v.
92
Phrasals
bir şey ile oynamak
play with something
v.
93
Phrasals
bir şey ile idare etmek/idareli olmak
scrape along on something
v.
94
Phrasals
birine bir şey ile vurmak
hit someone with something
v.
95
Phrasals
birini (taktığı/giydiği) bir şey ile tanımak
identify someone by something
v.
96
Phrasals
birini bir şey (fikir) ile doldurmak
imbue someone with something
v.
97
Phrasals
bir şey ile tıka basa dolmak/şişmek
bulge with something
v.
98
Phrasals
bir şey ile baş etmek
cope with something
v.
99
Phrasals
bir şey ile başa çıkmak
cope with something
v.
100
Phrasals
birini bir şey ile alaya almak
taunt someone with something
v.
101
Phrasals
bir şeyi bir şey ile aydınlatmak
illuminate something with something
v.
102
Phrasals
birini bir şey ile ödüllendirmek
reward someone with something
v.
103
Phrasals
birisini bir şey ile kandırmak
delude someone with something
v.
104
Phrasals
birini bir şey ile ilgili azarlamak
scold someone about something
v.
105
Phrasals
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak
grab someone with something
v.
106
Phrasals
bir şey ile idare etmek/idareli olmak
scrape along with something
v.
107
Phrasals
posta ile birine bir yerden bir şey göndermek
mail something from some place
v.
108
Phrasals
posta ile birine bir şey göndermek
mail something to someone
v.
109
Phrasals
(maça/oyuna) bir şey ile başlamak
lead with something
v.
110
Phrasals
(bir şey ile) karşılık vermek
counter with something
v.
111
Phrasals
(bir şey ile) misilleme yapmak
counter with something
v.
112
Phrasals
(biri/bir şey ile) uğraşmaya başlamak
start in on someone or something
v.
113
Phrasals
(bir şey ile) yormak/bezdirmek
weary with
v.
114
Phrasals
(birini bir şey ile) aynı kefeye koymak
equate someone with something
v.
115
Phrasals
yeni bir şey ile ilgili birinin görüşlerine başvurmak
try something on with someone
v.
116
Phrasals
(bir şey ile) paniğe kapılmasına neden olmak
panic someone by something
v.
117
Phrasals
(birisi ya da bir şey) ile doldurmak
cram with (someone or something)
v.
118
Phrasals
birini bir şey ile eleştirmek
criticize someone for something
v.
119
Phrasals
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak
deaden something with something
v.
120
Phrasals
birini ya da bir şeyi bir şey ile boğmak
deluge someone or something with something
v.
121
Phrasals
(biri/bir şey) ile ilgili üzüntüsünü/acısını dile getirmek
weep for (someone or something)
v.
122
Phrasals
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak
interface someone or something with someone or something
v.
123
Phrasals
(biri/bir şey ile biri bir şey) arasında koşturmak
run from (someone or something) to (someone or something
v.
124
Phrasals
bir şey ile gitmek
belong with
v.
125
Phrasals
eski bir şeyi yeni bir şey ile birleştirmek
vamp up
v.
126
Phrasals
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek
fortify (someone or something) against (something) with (something)
v.
127
Phrasals
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak
fortify (someone or something) against (something) with (something)
v.
128
Phrasals
(biri ya da bir şey) ile sürtüşmek
rub (up) against (someone or something)
v.
129
Phrasals
(bir şey ile) sürüklenmek
carry someone along (with something)
v.
130
Phrasals
bir şey ile eş anlamlı olmak
amount to something
v.
131
Phrasals
bir şey ile eş anlamlı olmak
amount to something
v.
132
Phrasals
ile (bir şey) ayarlamak
arrange (something) with
v.
133
Phrasals
ile (bir şey) planlamak
arrange (something) with
v.
134
Phrasals
ile (bir şey) düzenlemek
arrange (something) with
v.
135
Phrasals
ile (bir şey) organize etmek
arrange (something) with
v.
136
Phrasals
ile (bir şey) tertip etmek
arrange (something) with
v.
137
Phrasals
ile bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek
arrange with
v.
138
Phrasals
bir şey ile meşgul olmak
have on
v.
139
Phrasals
(birini bir şey) ile eleştirmek
criticize (one) for (something)
v.
140
Phrasals
(bir şey) ile haşır neşir olmak
deal in (something)
v.
141
Phrasals
(bir şey) ile çalışmak
deal in (something)
v.
142
Phrasals
(birini/bir şeyi bir şey) ile tanımak
identify (someone or something) by (something)
v.
143
Phrasals
posta ile (birine) bir şey göndermek
mail (something) to (one)
v.
144
Phrasals
ile (bir şey) demek istemek
mean by
v.
145
Phrasals
ile birlikte bir şey sürmek
ride with
v.
Phrases
146
Phrases
(biri/bir şey) ile ilgili olarak
so far as (someone or something) is concerned
expr.
Colloquial
147
Colloquial
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından
between (someone or something) and (someone or something else)
expr.
148
Colloquial
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında
between (someone or something) and (someone or something else)
expr.
Idioms
149
Idioms
ağzına kadar (bir şey) ile dolu
full to the brim with (something)
n.
150
Idioms
bir şey ile aklını bozmak
have a bee in the bonnet
v.
151
Idioms
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek
hassle someone about something
v.
152
Idioms
bir şey ile çelişmek
run counter to something
v.
153
Idioms
bir şey ile ters düşmek
be counter to something
v.
154
Idioms
bir şey ile ters düşmek
go counter to
v.
155
Idioms
bir şey ile çelişmek
be counter to something
v.
156
Idioms
bir şey ile çelişmek
go counter to
v.
157
Idioms
bir şey ile ters düşmek
run counter to something
v.
158
Idioms
bir şey ile ilgili şikayeti olmak
have a beef with something
v.
159
Idioms
birini bir şey ile şarta bağlamak
get enmeshed in a web of one's own spinning
v.
160
Idioms
bir şey ile yatıp onunla kalkmak
hot on something
v.
161
Idioms
bir şey ile aklını bozmak
have a bee in one's bonnet
v.
162
Idioms
bir şey ile ilgili her şeyi bilmek
know all the angles
v.
163
Idioms
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek
hassle someone with something
v.
164
Idioms
bir şey ile meşgul olmak
fuss with something
v.
165
Idioms
bir şey ile bağlarını koparmış olmak
be cut adrift
v.
166
Idioms
bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak
have to live with something
v.
167
Idioms
birinin önünü bir şey ile tıkamak
put something in the way of someone
v.
168
Idioms
kendini bir şey ile şımartmak
treat oneself with something
v.
169
Idioms
tatlı dil ile birini bir şey yapmaya ikna etmek
sweet-talk somebody into doing something
v.
170
Idioms
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek
learn to live with something
v.
171
Idioms
(özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak
have nothing on someone or something
v.
172
Idioms
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek
wear (one's particular profession's) hat
v.
173
Idioms
ile bir şey yaşamak
have a brush with
v.
174
Idioms
doğrudan (birisi ya da bir şey) ile uğraşmak yerine üslerine yönelmek
go above (someone or something)
v.
175
Idioms
dış dünya ile ilgisiz/ilişiksiz olarak bir şey yapmak
do something in a vacuum
v.
176
Idioms
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
work miracles (for/on/with somebody/something)
v.
177
Idioms
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
work miracles (for/on/with somebody/something)
v.
178
Idioms
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
work wonders (for/on/with somebody/something)
v.
179
Idioms
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
work wonders (for/on/with somebody/something)
v.
180
Idioms
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
do wonders (for/on/with somebody/something)
v.
181
Idioms
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
do wonders (for/on/with somebody/something)
v.
182
Idioms
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
do miracles (for/on/with somebody/something)
v.
183
Idioms
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
do miracles (for/on/with somebody/something)
v.
184
Idioms
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
hear the end/the last of somebody/something
v.
185
Idioms
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
see the end/the last of somebody/something
v.
186
Idioms
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
knock something together
v.
187
Idioms
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something together
v.
188
Idioms
(bir şey) ile ilgili yardım etmek
lend a hand with (something)
v.
189
Idioms
(bir şey) ile ilgilenmeyi bırakmak
turn away from something
v.
190
Idioms
(bir şey ile) kafasını dağıtmak
take your mind off
v.
191
Idioms
(bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak
take a stand on (something)
v.
192
Idioms
(bir şey) ile ilgili tutumundan vazgeçmemek
take a stand on (something)
v.
193
Idioms
ile birlikte/beraber bir şey yapmak
throw in with
v.
194
Idioms
bir şey ile süslenmiş/ bezenmiş/dekore edilmiş
graced with something
adj.
195
Idioms
bir şey ile dolu
chock full of something
expr.
196
Idioms
(bir şey ile) dolup taşmış
up to the ears
expr.
Psychology
197
Psychology
bir şey ile kafayı bozmuş
fixated
adj.
Chemistry
198
Chemistry
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili
thiosulphuric
adj.
199
Chemistry
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili
thiosulfuric
adj.
200
Chemistry
bir şey ile izometrik, polimerik veya ilgili olan anlamı veren bir ön ek
meta-
pref.
Linguistics
201
Linguistics
önceden bahsedilen bir şey ile ona atıfta bulunan zamir arasındaki ilişki
anaphoric relation
n.
Latin
202
Latin
belirsiz bir şeyin daha belirsiz bir şey ile açıklanması
ignotum per ignotius
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir şey ile
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy