believer - Turkish English Dictionary

believer

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "believer" in Turkish English Dictionary : 10 result(s)

English Turkish
Common Usage
believer n. inanan
Having said all that, I am a believer in subsidiarity.
Tüm bunları söylemişken, ben yetki ikamesine inanan biriyim.

More Sentences
General
believer n. inançlı
He is not a believer whose stomach is filled while his neighbor goes hungry.
Komşusu açken tok yatan inançlı değildir.

More Sentences
believer n. mümin
He is not a believer whose stomach is filled while his neighbor goes hungry.
O, komşusu açken karnı doyan bir mümin değil.

More Sentences
Trade/Economic
believer n. inanan
The Jews are the enemies of the prophets and believers.
Yahudiler peygamberlerin ve inananların düşmanıdır.

More Sentences
General
believer n. iman sahibi
believer n. imanlı
believer n. iman eden kimse
believer n. yandaş
believer n. destekçi
Trade/Economic
believer n. taraftar olan

Meanings of "believer" with other terms in English Turkish Dictionary : 41 result(s)

English Turkish
General
non-believer n. inançsız
non-believer n. dinsiz
non-believer n. bir dine inanmayan
true believer n. fanatik kimse
true believer n. bir şeye kayıtsız şartsız inanan kimse
Idioms
true believer n. sıkı yandaş
true believer n. katı yandaş
true believer n. sıkı savunucu
true believer n. sıkı destekçi
true believer n. katı destekçi
true believer n. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı
true believer n. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı taraftarı
true believer n. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı yandaşı
true believer n. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu
true believer n. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı
true believer n. dava adamı
true believer n. iman sahibi
true believer n. mümin
true believer n. (bir fikre/burçlara/fala) yürekten/çok inanan kişi
true believer n. (bir fikri) sonuna kadar destekleyen kişi
be a great believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı olmak
be a great believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı taraftarı olmak
be a great believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı yandaşı olmak
be a great believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu olmak
be a great believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı taraftarı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) katı yandaşı olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu olmak
be a firm believer in (something) v. (bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı olmak
make a believer of someone v. birini bir şeye inandırmak/bir şeyin kanaatine vardırmak
make a believer out of someone v. birini bir şeye inandırmak/bir şeyin kanaatine vardırmak
be a great believer in (something) v. (bir konuda) kesin bir fikre sahip olmak
be a great believer in (something) v. (bir konuda) belli bir fikrin taraftarı olmak
be a firm believer in (something) v. bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak
be a firm believer in (something) v. bir şeye büyük inanç duymak
be a firm believer in (something) v. bir düşünceye/inanca bağlı olmak
be a great/firm believer in something v. bir şeyin iyi/değerli olduğuna inancı tam olmak
be a great/firm believer in something v. bir şeye büyük inanç duymak
be a great/firm believer in something v. bir düşünceye/inanca bağlı olmak
make a believer of v. -i bir şeye inandırmak/bir şeyin kanaatine vardırmak