English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be enlightened v. | aydınlanmak | ||
Her face was enlightened by happiness. Yüzü mutlulukla aydınlanmıştı. More Sentences |
||||
General | be enlightened v. | feyiz almak | ||
General | be enlightened v. | aydınlatılmak |