English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be allowed v. | izin verilmek | ||
Tom said he knew Mary might be allowed to do that. Tom, Mary'nin bunu yapmasına izin verilebileceğini bildiğini söyledi. More Sentences |
||||
General | be allowed v. | olur almak |
English | Turkish | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | be allowed to do something v. | (bir şeyleri yapmak için) izin verilmek/izni olmak |